8 Mayıs 2025 21:03

Mecliste tutuklular için adalet çağrısı: “Tutukluluğu cezaya dönüştüren adalet anlayışı iflas etmiştir”

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu ve DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklanan 34 kişiye yönelik ağır tecrit koşullarını, politik tutukluların aileleriyle birlikte Meclis'te düzenledikleri basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Meclis'te yaptığı basın açıklamasında, Sincan Cezaevi’nde tecrit altında tutulan iki genç tutsağın durumuna ve Türkiye’deki yargılama süreçlerinin keyfiyetine dikkat çekti.

Bayhan, sözlerine cezaevinde tutulan genç siyasal tutsaklar Uğur Ok ve Okan Danacı’nın ailelerinin toplantıya katıldığını belirterek başladı. “Onlar bizim misafirlerimiz. Her şeye rağmen buradalar. Meclis’e geldikleri için teşekkür ediyorum,” dedi.

Cezaevlerinin bir ülkenin demokratiklik düzeyini gösteren temel göstergelerden biri olduğunu vurgulayan Bayhan, “Bugün 8 Mayıs. Faşizmin yenilgisinin 80. yılı. Ancak biz hâlâ Türkiye’de cezaevlerinde yaşanan baskı ve faşizan uygulamaları konuşuyoruz,” ifadelerini kullandı.

İskender Bayhan: “Soru önergelerimize cevap verilmiyor, adalet sistemi felç olmuş durumda”

Bayhan, 8 Mart’ta Marmara Kapalı Cezaevi’nden 34 tutsağın hiçbir gerekçe belirtilmeden 7 farklı cezaevine sürgün edildiğini, bunlar arasında Uğur Ok ve Okan Danacı’nın da bulunduğunu açıkladı. Ne ailelerin ne de avukatların bu sevklerin nedenine dair bilgilendirilmediğini belirtti.

Tutuklama gerekçelerinin de oldukça çarpıcı olduğunu belirten Bayhan, "Yasal bir partinin kongresine katılmak, Atılım gazetesinin gecesine katılmak ve bir protestoya katılmak. Okan arkadaşımız bu etkinliklerde bile yer almamışken, tutuklanmasının gerekçesi olarak bunlar gösterildi" dedi. Bayhan, bu durumun Türkiye’de ceza hukukunun cezalandırmaya dönüşmüş halinin en açık örneği olduğunu söyledi.

Bayhan, Uğur ve Okan’ın 24 Ocak’tan bu yana dört buçuk aydır tutuklu olduğunu, ancak hâlâ iddianamelerinin yazılmadığını belirtti. “28 Mart’ta Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a bu durumu sorduk, hâlâ yanıt alamadık. Bu tutukluluk artık cezaya dönüşmüş durumda. Bu bir işkencedir,” dedi.

“Tehlikeli mahpus” bahanesiyle yüksek güvenlikli hapishaneye sürgün

Bayhan, iki genç tutsağın daha önce Silivri Cezaevi’nde bulunduklarını, ancak iddianamesi dahi yazılmamışken “tehlikeli mahpus” gerekçesiyle Sincan Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sürgün edildiklerini ifade etti. “Bu cezaevi ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerin kaldığı bir cezaevi. Bu gençler hakkındaki davalar henüz açılmamış. Ne yasa ne hukuk tanınmış,” dedi.

Uğur Ok’un kronik akciğer hastası olduğunu da hatırlatan Bayhan, ailelerin verdiği bu bilgiyi özellikle Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un da dikkatine sundu:

“Uğur Ok’un ilaçları zamanında verilmediği için durumu ağırlaşmış pozisyonda. Buradan cezaevi müdürüne de, Sincan Cezaevi müdürüne de, savcısına da, Adalet Bakanı’na da sesleniyoruz. Yahu, zulüm üstüne zulüm! Cezaevi içinde cezaevi...Bunlar unutuluyor sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Bunların hepsi, yarın gerçekten sizlerin siciline, sizlerin ruhuna, sizlerin karnesine birer kara leke olarak yazılacak. Lütfen, bunun bir an önce düzelmesi için gerekli adımı atın. Gerekli uyarıları yapın.”

Ailelerin dört temel talebi var

Bayhan, söz konusu genç tutukluların ailelerinin kamuoyuna dört temel talebi olduğunu belirtti:

  • Savunma hakkını engelleyen koşulların kaldırılması,
  • Tutukluların aynı koğuşta kalmalarının sağlanması,
  • Sevklerinin İstanbul’daki adliyelere yakın cezaevlerine yapılması,
  • İddianamelerin bir an önce hazırlanarak tutuksuz yargılamaya geçilmesi.

Çiçek Otlu: “Kuyu tipi cezaevleri insanlık dışı, tecrit politikasından vazgeçilmeli”

DEM Parti İstanbul Milletvekili Çiçek Otlu, düzenlenen basın toplantısında Türkiye’deki cezaevi sistemine ve artan tecrit uygulamalarına dikkat çekti. Otlu, Türkiye’nin hapishane politikalarının 12 Eylül askeri darbesinden bu yana kronik bir hal aldığını ve ülkenin dört bir yanının adeta yarı açık cezaevine çevrildiğini belirtti.

Son yıllarda inşa edilen S ve Y tipi hapishaneler, tutsaklar tarafından “kuyu tipi” olarak tanımlanıyor. Otlu, bu hapishanelerin pencere ve havalandırmadan yoksun, üç kişilik ağır izolasyon hücrelerinden oluştuğunu ve tutsakların günde yalnızca bir saat havalandırmaya çıkarıldığını belirtti. Elektronik kapılar ve "bas konuş" sistemleri sebebiyle, tutukluların bazen gardiyanlarla dahi fiziksel temasta bulunamadığını ifade etti.

DEM Parti olarak daha önce bu cezaevlerinde yaşanan hak gasplarını raporlaştırdıklarını hatırlatan Otlu, “Tecrit insanlık suçudur. Tutsakların iradesi dışında zorla yapılan sürgün sevk uygulamalarına da son verilmelidir,” ifadelerini kullandı.

Gergerlioğlu: “Bu cezaevleri insan haklarını ağır şekilde çiğniyor”

DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Meclis’te düzenlenen basın toplantısında, S ve Y tipi yüksek güvenlikli cezaevlerindeki ağır koşulları ve insan hakları ihlallerini gündeme getirdi. Gergerlioğlu, “İnsanları bir şekilde mahkeme ederek cezaevine atabilirsiniz, böyle bir anayasal durum var. Ama hakkını, hukukunu, insan haklarını ağır bir şekilde çiğneyerek yok edemezsiniz” dedi.

Satiye Ok: “Kardeşim hastaydı, ilaçlarını vermediler, kan tükürdükten sonra verdiler”

Sincan Cezaevi’nde tutulan Uğur Ok’un ablası Satiye Ok, Meclis’te düzenlenen basın toplantısında söz aldı. Cezaevinde yaşanan ağır koşulları ve hasta tutukluların yaşadığı hak ihlallerini anlattı.

“Uğur’la görüşten çıkıp geldim. Sürgün edildiğinde ilaçları bir hafta boyunca verilmedi. Söylemesine rağmen, ilaçları yanında olmasına rağmen verilmedi. Kan kusunca, kan tükürünce vermek zorunda kaldılar,” diyen Satiye Ok, Uğur Ok’un akciğer rahatsızlığı olduğunu, buna rağmen tedavi edilmediğini belirtti.

“Bir kere hastaneye götürüldü, o da sıra gelmediği için doktor ‘mesaim bitti’ deyip muayene etmeden geri gönderdi. Bunun üzerinden bir ay geçti, hâlâ götürülmedi,” sözleriyle yaşanan ihmalleri dile getirdi.

Satiye Ok, Uğur’un aynı zamanda Suruç gazisi olduğunu hatırlattı: “O dönem IŞİD’in katledemediği gençleri bugün yüksek güvenlikli hapishanelerde çürütüyorlar.”

Uğur Ok’un tutulduğu S tipi cezaevinin ağır koşullarını da anlatan Satiye Ok, “Günde sadece bir, bir buçuk saat havalandırmaya çıkarılıyorlar. Güneş neredeyse hiç yok. Kuyu tipi boşuna denmiyor. Bir insanın yaşamını sürdürmesi mümkün değil,” dedi.

Ailelerin yaşadığı zorluklara da dikkat çekti: “Biz yoksul emekçi insanlarız. İstanbul’dan kalkıp Sincan’a gitmek çok zor. Sadece mahpusa değil, ailesine de zulmediliyor.”

Cezaevi pencerelerine takılan tel örgülerin kaldırılmasını, hasta tutsakların tedavi edilmesini ve sürgünle gönderilen tutukluların eski cezaevlerine iadesini talep eden Satiye Ok, “Buralar ne insani, ne vicdani, ne de bir insanın kalabileceği yerler. S ve Y tipi cezaevleri kapatılmalıdır” dedi.

Kamuoyuna da çağrıda bulunan Satiye Ok, “Buraların kapatılması için toplumsal duyarlılığımızı arttıralım, birlikte yan yana duralım” diyerek sözlerini tamamladı. (Haber Merkezi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

TÜPRAŞ’ta öfke seli

TÜPRAŞ’ta öfke seli

Ülkenin en büyük sanayi kuruluşu ve kârlılık oranı en yüksek şirketi TÜPRAŞ’taki toplu sözleşme, gece yarısı operasyonuyla imzalandı. İşçi ücretlerine yapılan zam, Erdoğan-Şimşek programının hedeflerine uygun olarak yüzde 35 oldu. Hem düşük zamma hem de sözleşmenin kendilerine sorulmadan imzalanmasına tepki gösteren TÜPRAŞ işçileri, yürüyüş yaptı, yol kapattı. İşçiler ek protokol istedi.

35-40 bin TL Sözleşme öncesi TÜPRAŞ’taki ortalama işçi ücretleri

608 bin TL Bir ayda bir işçiden elde ettiği net kâr

78 bin 292 TL Türk-İş'in açıkladığı yoksulluk sınırı

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli getirildi.

Evrensel'i Takip Et