Nitelikli eğitim ve öğretmenlerimiz için direniyoruz
Okul idarecileri bizleri disiplin cezalarıyla, okuldan atmakla, polisiyle yıldırmaya çalıştı, ancak biz yılmadık ve hükumetin geri atmasına karşın taleplerimizi savunmayı sürdürüyoruz.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Hakan TUNA
Cemile Yeşil Anadolu Lisesi
Çorlulu lise öğrencileri olarak son haftalarda yaşanan olayları hem büyük bir üzüntü hem de büyük bir umutla takip ediyorduk. Elbette hiçbirimiz AKP rejiminin okullarımıza da musallat olacağını beklemiyorduk. Fakat şimdi anlıyoruz ki hükümet kalifiyeli, liyakatli ve tek işi ülkemizin geleceği için parlak gençler yetiştirmek olan öğretmenlerimizi haksız yere okullarımızdan sürgün etmiştir. Yıllarca eğitim sisteminin içini boşaltıp eğitimi körelten AKP’nin hiçbir uygulamasını doğru bulmadığımız ve mağdur olduğumuz gibi bu son kararları da kesinlikle kabul etmiyoruz. Yıllarca kamu bütçesinin kısa kısa okullarımızın ne hale geldiği zaten ortadadır. Sınıflarımız; yetersiz hizmetli sayısı ve maddi imkansızlıklar nedeniyle temizlenememekte, tuvaletlerimizde herkesin ihtiyacı olan sabun ile peçeteler bulunmamakta, normal sayısı 25 olması gereken sınıflarımızın mevcudu 46 öğrenciye kadar çıkmaktadır. Devlet okulu öğrencilerine reva görülen bu şartların üstüne, bizleri ve bizlerin eğitimini herkesten çok önemseyen öğretmenlerimizin de haksız sebeplerle ayırılması hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. Şimdiye kadar birçok başarılı öğrenci yetiştirmiş öğretmenlerimizi açığa almak, kalitesi düşük okullara sürgün etmek, yerlerine henüz yeni mezun tecrübesiz öğretmenleri atamak; kendi bacağına sıkmaktan, koskoca bir ülkenin geleceğini karartmaktan ve zaten bozuk olan eğitim sistemini daha da bozmaktan başka bir şey değildir. Şu anda Tekirdağ’daki Çorlu Fen Lisesinden, Mehmet Akif Anadolu Lisesinden ve Çorlu Anadolu İmam Hatip Lisesinden öğretmenler görevlerinden ya uzaklaştırılmış ya da sürgün edilmiştir. İktidarın bu kararlarına biat etmiyoruz direniyoruz, nitelikli eğitim ve öğretmenlerimizi istiyoruz.
Ayrıca tüm bu haksız uygulamalara karşı tepki koyduğumuzda da görevleri öğrencilerin eğitim hakkını gözetmek olan okul idarelerinin bizleri baskılamaya çalıştıklarını görüyoruz. Tek istekleri kaliteli bir eğitim olan öğrenciler, WhatsApp gruplarından tehdit edilerek susturulmaya çalışılmıştır. Ancak biz korkmuyor ve susmuyoruz, bu haksızlığa karşı direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz. Biz elbette biliyoruz ki AKP rejimi işçiden, köylüden, gençten, öğrenciden korkmaktadır. Zira, “Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu”. Bu nedenle kaçıp bir yerlere saklanacak değiliz, imkanlarımız elverdiği sürece direnişimizi sürdüreceğiz.
Bu süreci nasıl örgütledik?
Lise öğrencileri olarak elbette susacak değildik. Bunun için, ne kadar zor olsa da, bilinçli öğrenciler olarak örgütlendik ve sıra arkadaşlarımızı da bilinçlendirmeye gayret gösterdik. En başta yapılan sürgünlerin niçin hukuksuz olduğunu ve bu haksızlıklara karşı niçin susmamamız gerektiğini öğrenci arkadaşlarımıza telkin ettik. Devamında bir araya gelerek afişler hazırladık. Hazırlanan afişleri ilk olarak okul dışlarına, sonrasında ise okul içlerine astık. Bununla birlikte öğrenciler arasında ciddi bir bilinçlenme oluştuğunu söyleyebiliriz. Öyleki kimi öğrenciler bir şekilde yere düşmüş afişleri yerden kaldırarak duvarlara geri asmış, fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşmış ve yapılanları desteklemiştir. Hakkımızı aradığımızın farkında olan öğretmenlerimizden bize destek verenler de oldu.
Çorlu dışında yaşanan genel eylemler ise yine umutlarımızı yeşertmiştir. Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa gibi büyük şehirlerde yaşanan oturma eylemleri ve onları takip eden, sokaklara taşan eylemler öğrencilerin sesini duyurmuştur. Oluşturulan merkez komiteleri ve üniversitelilerle yapılan dayanışma ve yardımlaşmalar, eylemleri daha da büyütmüş ve beraber sürdürdüğümüz direnişimiz güçlenmiştir. Lakin bu elbette hukuksuz atanmış yahut kadro dışı bırakılmış öğretmenlerimizi unutacağımız anlamına gelmiyor. Bu noktada tepkimizi sürdürmek oldukça önemli. Ne yazık ki küçük yerleşim yerlerinde örgütlenmek ise haylice zor. Birçok parti ve sendika merkez şehirlere odaklanırken buralarda olması gerektiği kadar güçlü değiller. Direnişi sürdürmek ve direnmek birkaç şehirle sınırlı kalmamalı, direniş memleketin her yanına uzanarak toplu ve örgütlü bir hal almalıdır.
Bu noktada engellemeler de olmadı değil. Okul idarecileri bizleri disiplin cezalarıyla, okuldan atmakla, polisiyle yıldırmaya çalıştı. Hatta birkaç öğretmen öğrencilere el kaldırmaya bile cüret etti. Ancak biz yılmadık ve direnişimizi sürdürdük. Ayrıca iktidarın okullara baştan aşağı donatılmış polisler gönderecek kadar bizden korkuyor oluşuna katıla katıla güldük. Diğer yandan eylemler sırasında birçok yandaş ve eğitim düşmanı öğretmen de ifşa oldu. Bunlar arasında okulda silahla poz verenlerden tutun da öğrencilere sarkıntılık edecek raddeye varanlara kadar birçok öğretmen ve idareci memuriyetlerinden alındı. Bu da liseli gençlerin büyük mücadelesinin bir nişanesi olarak kaldı.
Mücadelemiz henüz sonlanmadı!
19 Mart ile başlayan süreci öğrenciler olarak takip ettiğimiz gibi faşist AKP iktidarının okullarımıza el sürmesine karşı ülkecek direndik. Üniversiteli abi/ablalarımızla dayanışma içinde bulunarak oturma eylemlerinde bulunduk, halkı bilinçlendirmek için afişler tasarlayıp astık. Hükümetin geri adım atmasına karşın isteklerimizin hala daha tam olarak yerine getirilmediğini anlıyor ve bu hukuksuzluğun son bulmasını diliyoruz.
Çorlulu lise öğrencileri olarak bu baskı yönetiminin elbette son bulacağına ve aydınlık güzel günler göreceğimize, adil ve eşit bir dünyayı kendi ellerimizle kuracağımıza olan inancımız tamdır. Kendi iradelerini halkın iradesinden büyük görenlerin geçici güç hırsının buna engel olamayacağını da biliyoruz. Diğer bütün haksızlığa uğrayan okulların haklı direnişini destekliyor, onlara selamlarımızı gönderiyoruz.
Evrensel'i Takip Et