Kayyım yokuşunu örgütlü mücadelemizle aşacağız
Aslında bütün bu sürecin en büyük kazanımı, birleşince bizi ciddiye almak zorunda olduklarını göstermek oldu.

Fotoğraf: Mürsel Ç.
Arınç DENİZOĞLU
İstanbul Üniversitesi
Sevgili Dostlar,
Son 40 günde yaşanılan olaylar neticesinde, 19 Mart günü artık herhangi bir takvim günü olmaktan çıkıp örgütlülüğün ve mücadelenin modern bir tezahürü haline gelmiştir. Üniversitemizin tüm fakültelerinde başlayan isyan ateşine siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler öğrencileri olarak biz de katıldık. Bölümümüzdeki tüm apolitikliğe rağmen siyaset öğrencisi olmamızdan da gelen bir sorumlulukla sesimizi yükselttik. Taleplerimiz özgür ve demokratik üniversite, şenlik ve eğlencelerle donatılmış bir kampüs, ÖTK’ları yeniden inşa etmek, kayyım düzenine son vermek gibi paydalarda ortaklaşıyordu. Öğrenciler olarak bölümümüzde forumlar aldık, buluşmalar düzenleyip kendi sorunlarımızı ve ileriki süreçte neler yapabileceğimizi konuşabileceğimiz ortamlar yarattık. İktidarın bir gecede KHK çıkararak ihraç ettiği hocalarımızın fiziksel olarak yanımızda olamamalarına, bölümümüzü yandaş hocalarla doldurmalarına ve üniversitemizde korku iklimi yaratmaya çalışmalarına rağmen bizler; hocalarımızla açık dersler yapmaya, boykot sürecinde üniversitenin bileşenleriyle beraber çalışkanlığımızı ve azmimizi sürdürmeye devam ettik. Bu yaptıklarımız aslında bir bakıma meselenin salt diploma iptali olmadığını gösterdi.
Okulumuzda kayyım döneminde yıllardır yapılamayan şenlikleri bu şekilde yapabildik. Kararsız sıra arkadaşlarımızı sürece dahil edip bu yolda beraber yürüdük. ÖTK’yı tanıtmayı üstlenip ana gündem konusu haline getirdik. Kayyım rektörle bu konuda görüşme yaptık ve aslında sürecin en büyük kazanımı, birleşince bizi ciddiye almak zorunda olduklarını göstermek oldu.
Birlikte daha güçlüyüz
Sürecin başında örgütlü olmayan birçok arkadaşımız, artık kendilerine beraber yol yürüyebilecekleri örgütler aramaya başladı. Bunlardan biri de benim. 19 Mart tarihinde örgütsüz bir genç iken, geldiğimiz noktada bunun böyle gitmeyeceğini ve bağımsız olarak çok güçsüz göründüğümü anlayarak örgütlendim. Çünkü artık bahanem kalmamıştı, örgütlenmediğim ve sesimin cılız çıktığı her geçen gün, iktidara güç kazandırıyordum. Kalben bizimle olmak bir yana, fiziksel olarak yoldaşlık edebildiğiniz zaman ciddiye alınabilir, görünür kitleler haline geliyorsunuz. Örgütlülük, hedefinizi somutlaştırır, neden boykot ettiğimizi, neden genel grev istediğimizi, üniversitede neden kayyım istemediğimizi anlatır. Örgüt kelimesinin tabu olmadığını, birlik, beraberlik, yoldaşlık anlamlarına geldiğini, sanıyorum ki arkadaşlarımıza daha iyi anlatıyoruz artık. Örgütlü olmak, birimiz düşünce diğerimizin kaldırması demekti; sesimizin duvara çarpıp yere düşmesi değil, kendine alan bulması ve yükselmesi demekti.
Daha güçlü ve örgütlüyüz artık,
Örgütlenmekten vazgeçecek halimiz de yok
İnancımızı ve öfkemizi yitirmeyeceğiz
Yalnız olmadığımızı unutacak halimiz de yok
Gelin, beraber yürüyelim bu yolda. Biliyoruz, yol engebeli bir patika ama birleşince hangi güç durduracakmış bizi? Çok kalabalığız ve biz böyle güzeliz, görünen o ki örgütlüyüz, yani olmamız gerektiği gibiyiz. Birbirimize tutunarak kenetlenip atlayacağız bu hendekten ve göreceğiz örgütlenmenin değiştirdiği mücadele ruhumuzun meyvelerini.
En devrimci selamlarımla…
Evrensel'i Takip Et