1 Mayıs 2025 00:13

Yine tüm yollar denizlere çıkıyor

Denizlerden öğrenmek isterken Deniz’in parkasının renginde yahut o dönemin olaylarının nostaljisinde, magazininde saplanıp kalanlar günün sonunda Denizlerden öğrenmemişlerdir.

Yine tüm yollar denizlere çıkıyor

Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel

Memduh Bilgili

ODTÜ

Mart eylemlilikleri ile beraber hepimizin gündemine mücadele ve mücadelenin yöntemleri oturmuş vaziyette. Türkiye’nin dört bir yanında üniversite topluluklarında, Öğrenci Temsilcileri Konseylerinde (ÖTK) ve Öğrenci Meclislerinde Türkiye gençliği olarak mücadelemizi nasıl ilerletmemiz gerektiğine dair akıl yürütmeye devam ediyoruz. Bu süreçleri ise biraz el yordamı ile ilerletmekteyiz, halen sistematik eylemlilik biçimlerine ne yazık ki ulaşamadık. İlerletmemiz gereken sistematik mücadelenin ön koşulu ise hedefleri örgütlülük, örgütlü mücadelenin ta kendisi. Mevzubahis örgütlü mücadele öne çıkarken Türkiye gençliğinin tüm nitelikleri ile kendine yer bulabileceği genişlikte bir mücadele ekseni oluşturmanın önceliği de milliyetçi ve cinsiyetçi söylemlerin eylem alanlarında kendisine yer bulması ile daha da ayyuka çıkmakta. Bu zihin fırtınası içinde elbette yönümüzü geçmişe, mücadelenin en bıçkın zamanlarına, 68’lere ve 78’lere de dönüyoruz. Bir yandan öğrenci mücadelesinin genişleyeceği ve öbür yandan mücadeleye dahil olanların devrimcileşeceği bir denklem üretmeye çabalarken Denizler yolumuza ışık tutuyor. Üniversite gençliği olaraksa gençlik mücadelesinin Türkiye genelinde en karşılık bulduğu dönemlerden ders çıkararak tek adam rejimini nasıl alaşağı edeceğimize dair bir yol bulmaya çabalıyoruz, mücadele üzerine düşünürken mücadeleyi de örmeye devam ediyoruz.

Geçmişe saplanıp kalmayı değil mücadeleyi örgütlemeliyiz

68’li ve 78’li yılları kendimize kılavuz edinmişken dikkat etmemiz gereken husus 68 Kuşağı’nın gökyüzünden gelen hoş bir ses olmadığı ve hala dersliklerde ve sınıflarda yaşamaya devam ettiğidir. Devrimci önderlerin hikayelerini, o yılların deneyimlerini inceliyor olmak gençliğin taktik ve stratejisini ortaya koyması için su götürmeyecek bir gerçeklikte gerekli, ancak bunu ortaya koyarken belirli çevrelerde sınırlı tartışmalarda tıkanıyor olmanın bize getirileri oldukça düşük. Öğrenci hareketinin kadınları, Kürtleri ve LGBTİ’leri hedef tahtasına oturtan iktidarın ajandasına karşı bir tutum koyması, değiştirici ve dönüştürücü bir yol izlemesi gerekiyor. İşte tam bu noktada Denizlerin değiştirip dönüştürme perspektifi bizlere bir miras olmalıdır. Magazinel denebilecek düzeyde “O bunu demiş, o şunu yapmış” hikayelerini anlatırken ya da dinlerken bu hikayelerin şu anda ne anlam ifade ettiğini düşünmediğimizde, arşivcilikte ve nostaljik hikayelerde tıkanmış oluruz. Kolektif bir hafıza oluşturmaya ve hafızayı tazelemeye yönelik ihtiyaçlarla çıktığımız yolda kendini tekrar eden, bir netice bulamayan tartışmalarda boğuluyor olabiliriz. Bu ihtimallerden sakınıyorsak takip edeceğimiz çizgi bugünkü gençlik hareketine katkı sağlayacak cinsten tartışmalar yürütmek, aksi yönde ilerleyecek tartışmalarla dar grupçuluğu örgütlemiyor olmak olmalı.

Geçmişin hikayelerinin belleğimizden çıkıp tartışmalarda filizlendiği noktalarda, yaşamın gerçekliğinde vuku bulmaya başladığında nereye başvuracağımızı düşünelim. Yetkili bir merci var mı? Yanıt elbette olumsuz, bu hareketin özneleri de nesneleri de bizleriz. Yaptığımız her hamlenin hepimizde bir karşılığı ve gelecekte mücadelenin belleğinde bir yeri oluyor.

Denizleri nasıl sahipleniriz?

Denizler antiemperyalist ve antifaşist mücadeleyi atölyelerde ve dersliklerde, meydanlarda ve köylerde ilmek ilmek dokudular. Bu mücadeleyi örerken Türkiye halklarının kardeşliğini, hayatın sahi kavgasının sınıf kavgası olduğunu ve bu kavgada tüm ezilenlerin işçi sınıfının safında kendisine yer bulduğunu öğrettiler. Öğrencilerin sınıfın safında hizalandığı bir kavga ile ancak özlem duyulan dünyaya, devrime ve sosyalizme gidilebileceğini anlattılar. Kavgalarını Türkiye halklarıyla beraber, Türkiye halkları için verdiler. Halka rağmen bir kavga vermediler ve halka rağmen kavga ettiklerini düşünenlerle uzlaşmadılar. Denizleri sahiplenirken Türk ve Kürt halklarının kardeşliği, Marksizm-Leninizm ideolojisi ve bir saniye bile tereddütte bulunmadan o günün koşullarında gençliğin mücadelesini en kuvvetli şekilde ilerletmeleri sahiplenilmelidir. Denizlerden öğrenmek isterken Deniz’in parkasının renginde yahut o dönemin olaylarının nostaljisinde, magazininde saplanıp kalanlar günün sonunda, ironiktir ki, o dönemin devrimci atmosferini bugüne taşıdığını sanarken kuru kuruya hikayeler anlatırlar, Denizlerden öğrenmemişlerdir. Yusuf’u, Hüseyin’i ve Deniz’i o dönemin “heyecanlı gençleri” olarak anlatıp burada sıkışıp kalarak 68 devrimcilerini sanki bir anlık fevri kararları ile mücadeleye atılan insanlarmışçasına lanse eden burjuva siyaset çizgisini ve Denizlerin mücadelesini sahiplendiğini düşünen ama fabrikalarda, üniversitelerde, sokaklarda ve meydanlarda mücadeleyi büyütmek adına adımlar atmayanları eleştirdiğimiz takdirde Denizlerin çizgisini daha net görebiliyor olacağız.

Bir zamanlar anlatılan güzel hikayeler mücadelenin dünüyken mücadelenin bugünü Denizlerden devralınan ama Denizleri de aşan bir noktadadır. 1968’den bugüne geçen 57 yılda bugün daha ileriden mücadelenin tutulmasında esas olan parti ile, örgütlü mücadele ile ilerleyen bir siyasettir. Denizlerin hayallerini Erdalların partisi göğüslemişti. Bugünse Mart eylemlerinden 1 Mayıs’a uzanan zamanda öğrendiklerimizle örgütlü mücadeledeyi büyütmek gençlik olarak bizlere düşüyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs

Ekmek, barış, adalet ve özgürlük için…

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi ve emekçiler 1 Mayıs’ı, iktidarın çok katmanlı saldırıları, derinleşen yoksulluk, baskı ve küresel ölçekte bir savaş tehdidiyle karşılıyor. İşçinin olduğu her yerde alanlara çıkacak olan emekçiler, insanca yaşanacak ücret, barajsız-yasaksız sendika hakkı, siyasi baskıların ve yasakların son bulması ve barış taleplerini haykıracak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et