30 Nisan 2025 04:35

Metal fabrikalarında hoşnutsuzluk artıyor

Türk Traktör, MAN, Beko, Erkunt, Hidromek, Mitaş, Bozankaya... Ülkedeki en büyük fabrikalarda çalışan on binlerce işçi, 1 Mayıs’ı kötü koşullarda karşılıyor.

Metal fabrikalarında hoşnutsuzluk artıyor

Fotoğraf: AA

Demir Dikkan
[email protected]


Ankara – İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a artık saatler kaldı. Türk Traktör, MAN, Beko, Erkunt, Hidromek, Mitaş, Bozankaya... Ülkedeki en büyük fabrikalarda çalışan on binlerce işçi, 1 Mayıs’ı kötü koşullarda karşılıyor. Öyle ki kredi kartlarına borçlanmayan, borcu borçla kapatmayan, çıkış ararken kumara bulaşmayan neredeyse yok. Ücretler artık barınma, eğitim, sağlık, beslenme gibi temel ihtiyaçları dahi karşılamaya yetmiyor. Çalışma baskısı, iş yoğunluğu ise had safhada. Diğer yandan da ‘maliyet’ unsuru olarak göründüğü için alınmayan önlemler sonucu kopan parmaklar, seken ayaklar, çürüyen ciğerler... İşçilerin ihtiyaçlarına kör, taleplerine sağır olmuş sendika bürokratları ise adeta sessizlik yemini içinde.

Yüksek kâr, korku iklimi ve kaizen yöntemi

Türk Traktör daralma gerekçesiyle yüzlerce işçiyi çıkardı. Yetmeyince ekstra ücret ve tazminat vererek işçilerden işten çıkmalarını istedi. Gerekçe üretimin düşmesiydi. Fabrika yöneticileri toplantılarda “2026-2027 geldiğinde fabrikayı dahi durdurabiliriz” diyerek korku salıyordu. Fakat Türk Traktör 2024 yılında 5.4 milyar TL net kâr elde etti. “Sözde siparişler düşük, üretim daralacak. Ama iş kaizen uygulamasına gelince başka türlü oluyor. Üretim sürekli yoğun. Yeri geliyor kaizen puanı düşük olanlar fabrika yönetimi tarafından azarlanıyor, işten çıkarma tehditleri savruluyor. Bunların hiçbiri ücrete yansımıyor. Alım gücümüz hiç oldu. Daha şimdiden ücretin yüzde 20’si vergiye gidiyor, daha da artacak” diyor 8 yıldır çalışan bir işçi.

Bir diğeriyse kaizen uygulamasını özetliyor: “Kaizenin Türkçesi iyileştirme. İşçilerin iş tanımının dışında olmasına rağmen bazı işleri zorla yaptırılmasının bir yöntemi. Böylece işçiler puanlarına göre ufak hediyelerle ödüllendirilirken üretim daha yoğun olduğu için fabrikanın kârı çok artıyor. Olan yine bize oluyor, sırtımızdan kazanç artıyor.”

Birlik arayışı, direniş ve kazanımlar

Aynı uygulama Erkunt fabrikalarında da var. Sözleşme döneminde dört fabrikada bir araya gelip taleplerini belirleyen işçiler insanlık dışı çalışma koşullarına ve bu tip uygulamalara da tepki göstermişti. Bu süreçte kimi kazanımlar elde edildi. Ancak haftalardır 60 bin net ücret, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin iyileştirilmesi, sendikacıların (Türk Metal) işçiden habersiz adım atmaması gibi taleplerini dile getiren işçilerin karşısına patron sadece enflasyon farkı zam teklifiyle çıktı. “Patronun düşükten geleceğini bekliyorduk ancak bu insafsızlıkta son nokta. İnsan gibi çalışmıyoruz. Milyonluk arabalar yenileniyor, yeni üretim tezgahları geliyor ama işçiye para yok. diye tepki gösteriyor işçiler. Sendikacılara da “Bize sormadan imzalamayın” diyor. Hidromek de aynı şubede ve sözleşme sürecinde. İşçilerin talepleri Erkunt işçilerininkiyle benzer.

Seçimler var, demokrasi yok

Türk Metal Ankara Şube 3. Olağan Genel Kurulu öncesi fabrikalarda delege seçimleri yapıldı. Bunlardan biri de Beko. İşçilerden biri yıllardır burada çalışmasına rağmen ilk defa seçim gördüğünü söylüyor. Seçimlerin formaliteden olduğunu belirten işçiler, “Adaylar zaten belli. Seçimi son dakika haber veriyorlar. Keşke böyle olmasa da işçiyi anlayan, bilen birilerini kendimize temsilci yapsak” sözleriyle durumu özetliyorlar. Bu tepkiler seçimin gündeme geldiği hemen bütün fabrikalarda benzerlik gösteriyor.

İhmallerin bedelini işçi ödüyor

Mitaş patronu geçtiğimiz dönem toplu sözleşmeye uymayacağını açıklamış, işçilerin üretimi fiilen durdurmasıyla geri adım atmak zorunda kalmıştı. Ancak işçiler üzerindeki baskılar sürüyor. Yüzlerce kiloluk bir parçanın düşmesiyle ayağı parçalanan bir işçi, tedavisi sürerken işten atıldı, tazminatı dahi verilmedi. “Ben yıllarca bu fabrikaya emek verdim. Bir kere olsun işimi aksatmak aklıma gelmedi. Ancak benim elimde olmayan nedenlerle gerçekleşen kaza sonucu sakat kalmama rağmen fabrika yönetimi beni harcadı. Yılların birikimi olan alın terime, tazminatıma da el koydu. Aylar oldu ses seda yok. İçerideki işçi arkadaşlarıma baskı kurup şahit olma diyorlar. Ben üç çocuğumla kirada oturarak, sakat ayağımla nasıl hayatta kalacağım?​” diyor. Birçok işletmede oldukça düşük ‘maliyetle’ karşılanabilecek işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri daha fazla kâr için göz ardı ediliyor.

Üretim artıyor, vardiyalar uzuyor, hayat zorlaşıyor

MAN’da da koşullar diğer işletmelerden çok farklı değil. Günlük otobüs üretiminin 18’e ulaşması hedefleniyor. Üretim genişlerken işçiler de çift vardiya çalışmaya başladı. Gece ve gündüzün birbirine karıştığını söyleyen işçiler üretimin artmasına, kâr oranlarının yükselmesine rağmen kendi hayatlarının zorlaşmasına tepkili. “1 Mayıs gücümüzü göstermek için fırsat, önümüzde sözleşme dönemi var ama sendika (Türk Metal) hiç oralı değil” diyor.

Yan haklarda artış, gerçek kaybı gizliyor

Bozankaya’da işçiler ücretlerine yüzde 18, sosyal haklarına yüzde 47 zam aldı. Enflasyonun dahi altında zamlanan ücretler çoktan erimiş durumda. Türk Traktör’de olduğu gibi üretimin düşebileceği gerekçesiyle fedakarlık söylemleri başlamış durumda.

Birçok fabrikadan ortaya çıkan toplam tablo işçilerin güvencesizliğe, daha yoğun sömürüye mahkum edildiğini, gelecek açısından da daha ağır koşulların gelmekte olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bu metal fabrikaları beyaz eşyadan, iş makinesine ve otobüslere geniş bir üretim çeşitliliğine sahip. Milyarlarca lira kâr ediliyor. Faizsiz krediler, hibe edilen teşvikler de cabası. Üstelik yerli ve milli diye pazarlanan Erdoğan-Şimşek programının karşısında Hindistanlı Mahindra tekeline ait olan Erkunt, İtalya ortaklı Türk Traktör, Alman sermayesi olan MAN var. Yerlilik-millilik bahane uluslararası sermaye ile iş birliği şahane...

Birlik ve mücadeleden başka yol yok!

İşçiler ise sendikaların tepesine çöreklenmiş bürokratların da etkisiyle 1 Mayıs’a ek mesai yapılabilecek bir gün ya da nefes alınabilecek bir tatil vakti olarak yaklaşıyor. İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü özellikle genç kuşakların hafızalarında kendi gücünü gösterebileceği, birliğini güçlendireceği, talepleri için dövüşeceği bir gün olmanın henüz uzağında. Daha iyi bir iş bulmak, ek iş yapmak vd. çözüm yolları ilk durak. Ancak yukarıdaki durum büyüyen bir hoşnutsuzluğun ve gelişmekte olan arayışların da büyüyeceğini ortaya koyuyor. Metal işçilerinin artık sabredecek takati, insanca yaşam için birlikte mücadeleden başka şansı yok.

Evrensel'i Takip Et