Tüm Köy Sen Genel Başkanı Çetin: İktidar tarımı tekeller lehine dönüştürdü
Tüm Köy Sen Genel Başkanı Çetin tarım politikalarının, uluslararası tarım tekellerinin çıkarlarına göre şekillendiğini kaydetti.

Fotoğraf: ANKA
Gözde Tüzer
[email protected]
Tüm Köy Sen Genel Başkanı Şuayip Çetin ülkede tüketicinin, yoğunlukla emekçilerin gıdaya ulaşamamasının esas nedenini ücretlerinin düşüklüğünün yanı sıra; üretim maliyetinin yüksek olması olarak açıkladı. “Tarımsal ya da hayvansal üretimde, yem, tohum, gübre ya da zirai ilaç ve elektrik ve mazot başta olmak üzere, girdi maliyetlerini arttıran etmenler var. Yani üreticilerin kârlılığı değil, aksine üretimden kopmasına neden olan bir süreç işletiliyor” diyen Çetin, dünya ülkelerinin gıda enflasyonunun ortalamasının yıllık yüzde 4 olduğunu ama Türkiye’de yüzde 40’ı aşan gıda enflasyonu olduğunu hatırlattı. Çetin “Bu gıda enflasyonunun yüksek olması, üretimin kalemlerindeki fiyat yükseklikleri, girdi maliyetlerinin yüksekliği; dışa bağımlı olma ile ilintili” ifadelerini kullandı.
Çetin “Dışa bağımlılık nasıl gerçekleşti?” sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Akaryakıtımız, mazotumuz, petrolümüz yok, onda dışa bağlıyız. Ama dünyada petrol fiyatları düştüğü halde, varil başına petrol fiyatları bizde yükselir. Çünkü büyük tüccarlardan, büyük sermayeden yani alınması gereken yerlerden vergi alınmaz. Boşalan hazine; üreticilerden, emeklilerden, işçilerden, emekli sınıflardan alınan ağırlıklı dolaylı vergilerle doldurulmaya çalışılır. Böyle baktığımızda üretim maliyeti dışa bağımlılıktan yükseliyor.”
Tarımsal desteklerin üretim kalemlerinin içinde hiçbir anlamı olmadığını belirten Çetin, Tarım Kanunu’nu hatırlatarak şöyle diyor: “Çiftçilere milli gelirin yüzde 1’i oranında tarımsal destek verilmesi gerekiyor. Bu 2025 için 645 milyar lira. Ama 2025 bütçesinde üreticilere destek olarak bağlanan rakam sadece 135 milyar lira. Bu destekleri de 2026’da alacağız. Yüzde 50 enflasyonu da düşünürsen bize verilen destek komik rakamlar olacak. Yani hiçbir işe yaramayacak.”
Tarım tekellerinin talepleri ile üretilen politikalar
Ülkede üretmek, ürettirmek yerine; ithalatçı politikaların uygulanması için ithalatçıların desteklendiğini ve bunun “tesadüf olmadığını” belirten Çetin “Bu, mevcut iktidarın, uluslararası tarım tekerlerinin talepleri doğrultusunda gerçekleştirdiği bir politikanın ürünü. Bu arada da bu ithalat politikalarıyla, kendi yandaşlarını da beslenmiş oluyorlar” ifadelerini kullandı.
Hal böyle olunca çiftçi yaşı da ilerliyor. Çetin “Köylerde nüfus azaltıldı. Büyükşehir yasasıyla birlikte, okullar kapatıldı, tarım politikaları bu hale sokuldu. Oradan göç eden gençler; şehirde sanayinin, ucuz iş gücü olarak rekabete sokuldu. Somut bir gerçeklik de var. Asgari ücret 22 bin 104 lira. Ne kadar komik bir rakam değil mi? Ama seneye vurunca 265 bin lira yapar. Bugün orta ölçekli bir çiftçinin cebine yılda 250 bin lira girmez. Yani tarımda asgari ücretten çok daha komik bir halde” dedi.
Özelleştirmeler, yok olan kurumlar, kooperatifler…
Son olarak tüm bu yaşananların “Bilmezlik mi yoksa özel bir tarım politikası mı?” olduğunu sorduğumuz TÜM KÖY SEN Başkanı durumu şöyle anlatıyor: “Nemalanma hali var. Ama ondan daha çoğu, uluslararası tarım tekerlerinin Türkiye’yi yöneten iş birlikçilerine dayattığı politikaların yaşam bulma halini yaşıyoruz. Özellikle 1980’den sonra, ‘90’lı yıllarda daha ağırlıklı olmak üzere özelleştirmeler tüm alanlarda devreye sokuldu. Tarımı destekleyen birlikler, kooperatifler, gübre fabrikaları, et süt kurumları gibi kurumlar vardı.
Şimdi FİSKOBİRLİK doğru dürüst çalışmıyor. TARİŞ üreticilerin yararına çalışmaz hale getirildi. Süt Endüstrisi Kurumu, Et Balık Kurumu gibi kurumlar üreticileri destekleyen kurumlardı. Şeker fabrikaları, hayvancılığa da destek sunan bir alandı.
Herkes biliyor bunu. Biz vatandaşın bildiğini, Tarım Bakanlıkları bilmez mi; iktidarlar, hükümetler, devleti yönetenler bilmez mi? Elbette bilirler. Bunlar bile isteye uygulanan politikalar. Bu yüzden, ‘AKP’nin tarım politikası yok’ diyemeyiz. Bir tarım politikaları var ve bu ‘Tarımı ve hayvancılığı uluslararası tekerlerin lehine çökertme’ politikası. Ülkeyi bu haliyle işgal ettirme, teslim etme politikası.”
‘Nedir bu; ilaç, mazot, gübre, sulama, elektrik parasından çektiğimiz?’
Manisa’da üzüm üreticisi 78 yaşındaki Süleyman Erkol geçen sene üzümü 65 liradan, bu sene 105 liradan erkenden sattığını belirterek şu anda ise üzümün 80 liraya kadar düştüğünü söyledi. Erkol “Yurt dışından, İran’dan, Mısır’dan, Özbekistan’dan kuru üzüm alıyorlar tüccarlar, işletmeciler. Dışarıdan gelen üzümleri burada işliyor, paketliyorlar, kendi markasını vuruyor, Türk üzümü diye yurt dışına gönderiyor. Hem pazarı bozuyorlar, onların üzümü bizim kadar kaliteli değil” dedi.
Üretim maliyetlerine dair endişelerini dile getiren Erkol “Nedir bu; ilaç, mazot, gübre, sulama, elektrik parasından çektiğimiz? Bu ay ben 4 bin 600 lira elektrik ödedim. Mazot 50 liraya dayandı. Bu iş hep traktörle yapılan iş. Amelenin parası bin lirayı geçti” dedi.
‘Keşke örgütlü bir tarım kooperatifi yapılabilse’
Bir diğer üzüm üreticisi ise Mevlüt Ertan ise “Kervan yolda düzülür mantığıyla hareket ediliyor” diyor ve devam ediyor: “Başıboş kaldı tarım ve hayvancılık. Aracılara, tüccara kaldık. İktidar ucuz olsun diye hayvan ithal ediyor ama iktidara yakın 1-2 şirket 6 dolara ithal ettiklerini 12 dolara satıyor. O, 6 dolar birilerine peşkeş çekiliyor, vatandaş yine et yiyemiyor. İktidara yakın olan birileri hep payı götürüyor. Keşke örgütlü bir tarım kooperatifi yapılabilse…”
Evrensel'i Takip Et