Gençlik hareketinin talepleri kiminle ortaklaşacak? | "Ortaklaşma çabası, yarını kimin kuracağını belirleyecek"
Prof. Dr. Gamze Yücesan: 1960’lı ve ’70’li yıllarda işçiler ve öğrenci gençlik arasında bir kader birliği fikri hakim hale geldi. Bu da o dönem için bir sınıf kapasitesi yaratmayı başardı.

Dilan Temiz
[email protected]
19 Mart’tan bu yana süren toplumsal tepkide önemli bir rol oynayan gençliğin eylemleri; farklı taleplerle, farklı mekanlarda varlığını sürdürüyor. 19 Mart’ta yükselen ‘genel grev’ sesi ile yaklaşan 1 Mayıs, gençlik hareketinin işçi sınıfının talepleri ve hareketiyle yan yana gelmesi sorusunu da ortaya atıyor.
Daha öncesinde tarih sahnesi, Türkiye’de farklı dinamikleri olan bu iki hareketin yan yana gelebildiği dönemlere şahit oldu. Böylesi dönemlerin karakterlerini, taleplerini, eylem biçimlerini Prof. Dr. Gamze Yücesan ile konuştuk. 1960’lar ve 1970’lerin işçi ve gençlik hareketleri üzerinden sorularımızı yanıtlayan Yücesan; ortaklaşa mücadelenin o dönemde emperyalizme karşı bağımsızlık, sosyal adalet ve özgürlük talepleri etrafında birleştiğini anlattı.
Türkiye’de işçi ve gençlik hareketleri hangi dönemlerde yan yana gelebildi? Bu dönemlerde talepler ortaklaştı mı, ortaklaşılan zemin neydi?
Türkiye’de işçi ve gençlik hareketlerinin birlikte yürüdüğü yıllar kuşkusuz 1960’lar ve 1970’lerdir. Bu yıllarda Türkiye’de, toplumsal uyanış dalgasına önderlik edecek bir gençlik mücadelesi tarih sahnesine çıktı. Gençlik hareketi, buzkıran rolü üstlendi.
’60’lı yıllarda gençlik, üniversite özerkliği ve eğitim için boykotlar başlattı. Eğitim sistemindeki bozukluğun emperyalizme bağımlılıktan kaynaklandığı düşüncesi yaygınlaştı. Özgür ve demokratik üniversite mücadelesi, antiemperyalist ve bağımsızlıkçı bir mücadele hattıyla genişledi, mücadeleyi şekillendiren “bağımsız bir Türkiye” fikriydi.
"Sınıf temelli bir ortaklık, mücadeleyi büyüttü"
Devrimci gençliğin antiemperyalist mücadelesi emekçi halk kesimlerinin direnişiyle birleştiğindeyse toplumsal muhalefet doruk noktasına ulaştı. Köylülerin başlattığı toprak işgallerine, karaborsaya karşı mücadeleye, köy yolları için yürüyüşlere gençliğin katılımı büyük oldu. Gençlik hareketi, işçi sınıfıyla da buluştu. Bu yıllarda Kavel, Singer, Paşabahçe grevleriyle başlayan süreç 15-16 Haziran eylemleriyle yükseldi. “Gençliğin yolu, işçi sınıfının yoludur!” diyen ve sınıfı savunan gençlik tüm bu eylemlerde yer aldı.
’70’ler Türkiye’sinde de benzer bir şekilde toplumsal uyanışın başını öğrenciler ve gençler çekti. 12 Mart darbesi sonrası gençlik hareketi bir fırtınaya dönüştü. Bu dönemde gençlik, antifaşist mücadeleyi örgütledi ve faşizme karşı halk mücadelesinin de öncüsü haline geldi. Bu süreçte gençlik yükselen işçi hareketinin ve sendikal hareketin de parçası oldu.
Bu dönemlerde gençleri işçi sınıfını yan yana gelmeye zorlayan koşullar nelerdi? Hangi taleplerde mücadeleyi ortak hale getirdi ve geliştirdi?
’60’lı ve ’70’li yıllara baktığımızda dört başlık üzerinde düşünebiliriz: Siyasallaşmanın özneleri, siyasallaşmanın örgütlenmesi, siyasal talepler ve ufuk, siyasal eylemlilikler. Bu yıllarda siyasallaşmanın özneleri işçi sınıfı ve işçi sınıfının yanında yer alan gençlerdi. Yan yana geliş, sınıf temelli bir ortaklık üzerinden büyüdü. Gençler ve işçi sınıfı, bir emekçiler ulusu olarak kendini kurmaya yöneldi. Örgütlenmede sendikalar, gençlik örgütleri, emekçilerin öz örgütlülükleri oldukça güçlüydü.
"Bir kader birliği oluştu"
Siyasal talepler ise antikapitalist ve antiemperyalist taleplerdi. Siyasal eylemlilikte geniş katılımlı, kitlesel eylemler belirleyici oldu. Büyük grevler, mitingler ve kampanyalar işçilerin ve gençlerin hem yan yana gelmesini hem de söz ve siyasetlerini kamuoyuna duyurmasını mümkün kıldı. Gençler ve işçiler daha iyi bir ülke özleminde ortaklaştı. Bu bağlamda temel taleplerden önde geleni ekonomik ve siyasal alanda emperyalizm karşıtlığıdır. Bu bağımsız bir ülke talebinde kendini gösterir. Bir diğeri ise sosyal adalettir. Bu talep, sosyal demokrasiden sosyalizme kadar genişleyen toplumsal eşitlikçi siyasal tahayyülleri ortaya çıkarmıştır. Bir diğer temel talep de antifaşizmdir. Bu, Soğuk Savaş koşullarında halka karşı girişilen her türlü saldırıya karşı öz savunmayı gündeme getirmiştir. Son olarak bahsedebileceğimiz talep ise, öz yönetim ve doğrudan demokrasidir. O yıllarda özellikle iş yerlerinde işçilerin üretimde ve aynı zamanda yönetimde yer almasını mümkün kılan somut pratikler ortaya çıkmıştır. Tüm bu süreçte işçiler ve öğrenci gençlik arasında bir kader birliği fikrihakim hale geldi. Bu da o dönem için bir sınıf kapasitesi yaratmayı başardı. Sınıf kapasitesi sınıfın sözünü, eylemliliğini ve toplumsal gücünü karşı sınıfa dönük oluşturabilme gücünü işaret eder. Bugün de ortak mücadele çabalarını aslında sınıf kapasitesini yeniden hayata geçirebilme arayışları olarak değerlendirebiliriz.
"Sınıf birliğinin kurulabilmesi hayati önemde"
Bugün açısından 19 Mart’tan bu yana son dönemlerde görmediğimiz kadar kitlesel bir gençlik hareketi söz konusu. Bugünün koşullarının farklılıkları benzerlikleri neler?
Bugüne kadar gençlere ve işçilere bu iktisadi, siyasal ve ideolojik koşulları reva gördüler. Hem gençlerin hem de işçi sınıfının direnme kararlılığını çalmaya çabaladılar. Ama olmadı. Bir kez daha hayat, asfaltın içinden fırlayan çiçekler gibi iktidarın planlarına sığmadı. Gençlik deviniyor ve yarını kurmak için hareketleniyor. Bugün sokaklarda yükselen, gençlerin gelecek talebidir. Diğer yandan işçi sınıfı da hareketli. 2000’li yılların tümüne yayılan sendikal direnişler ve çoğunlukla örgütsüz, iş yeri tabanlı gerçekleşen işçi eylemleri ülkenin her yanında çoban ateşleri gibi yanıyor.
Bugün gençlik ve işçi hareketinde, aralarındaki uzaklaşmalara ve yan yana olamayışa inat, müthiş bir ortaklaşma filizleniyor: Ülkenin kurtuluşu ve yeniden kuruluşu için taleplerde ortaklaşma. Gençlik hareketi ve işçi sınıfı hareketi arasındaki bağ, yeni bir ülke özleminde birleşiyor. Gençlik ve işçi hareketinin bir sınıf hareketine dönüşmesi önümüzdeki günlerde belirleyici olacak. Bu topraklarda geçmişten bugüne gençlik ve işçi hareketi, “emekten yana, tam bağımsız bir ülke” hayaline sadece sahip olduğunu değil, aynı zamanda bunu gerçekleştirmeye gücü olduğunu da gösterdi. Yarını, gençliğin ve işçi sınıfının hayali ve bu hayali gerçekleştirme gücü belirleyecek.
Evrensel'i Takip Et