Gelenekten Geleceğe Türkiye Yüzyılı Mimarisi: Yurttaşa maliyet, kente suç, AKP’ye rant
"Türkiye Yüzyılı Mimarisi" kitabı, şehir hastaneleri, geçiş garantili köprüler ve dev projeleri övse de, bu yapılar kamu bütçesine büyük yük getiriyor, çevresel tahribata yol açıyor.

Fotoğraf: AA
Geçtiğimiz günlerde İletişim Başkanlığı, “Gelenekten Geleceğe Türkiye Yüzyılı Mimarisi” isimli bir kitap yayımladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yazdığı ön sözde kitap, “Özel bir çalışma niteliği taşımakta ve devletimizin bütün imkanlarıyla, kadim kültürümüzün mirasını modern bir bakış açısıyla buluşturan mimari anlayışını en ince detaylarına kadar işlemektedir. Bu eser, geçmiş ile gelecek arasında güçlü bir köprü kurma hedefimizin ve ayrıca Türkiye Yüzyılı’nda daha yaşanılabilir, daha güçlü, daha müreffeh bir ülke inşa etme çabamızın somut bir örneğidir” şeklinde tanıtılıyor.
Milletin Evleri (külliyeler ve Türkevi), ibadethaneler, kültür-sanat mekanları, ulaşım ve haberleşme yapıları, yerleşim ve yaşam alanları, sağlık ve spor yayınları ve adaletin evleri olmak üzere 7 bölümden oluşan kitap; adeta 23 yıllık bir 'kent suçu' kataloğu. Çamlıca, Taksim gibi yapımı oldukça tartışmalı camiler, İstanbul Havalimanı, geçiş garantili yap-işlet-devret köprüler, sağlığa erişimi imkansız kılan şehir hastaneleri, yok edilen Hasankeyf... Tüm bunlar kitapta ‘Türkiye Yüzyılı Mimarisi’ için birer övünç kaynağı. Kentleri talan ederken bir yandan da kamu bütçesinde kara delik açan bu yapılar, öz sözde yer aldığı gibi birer “kadim mimari örneği” mi?
Şehir hastaneleri: Sağlık değil, rant merkezi
Fotoğraf: Evrensel
Kitapta Türkiye Yüzyılı mimarisine örnek gösterilen bir başka 'yapı' türü şehir hastaneleri şöyle tanıtılıyor: "Şehir hastaneleri, sağlık hizmetlerinin daha etkin sunumuna olanak sağlamasının yanı sıra, diğer konaklama tesisleri, sosyal yaşam alanları, alışveriş imkanları ve modern peyzaj tasarımlarıyla bir “yaşam merkezi” olarak nitelendirilmektedir." Kamu özel iş birliği ile yapılan şehir hastanelerine yapım aşamasından sonra da 'müşteri' garantisi veriliyor. Şehir merkezlerinin dışında, adeta AVM gibi tasarlanan şehir hastaneleri kamu bütçesine de yük oluyor. 2024 bütçesinden şehir hastanelerine 83 milyar 697 milyon TL ayrılırken 2025’te bu rakam 104 milyar 601 milyon TL’ye çıkıyor. 2025’te sayıları 25 olan şehir hastanelerine hizmet alımı için 37 milyar, kira bedeli için ise 67 milyar TL ödenecek. Bu sağlık bütçesinin yüzde 10’unundan fazlası demek. Ayrıca 17 şehirdeki 18 şehir hastanesi için müteahhitlere 2017-2024 döneminde toplam 132 milyar 367 milyon 346 bin TL ödeme yapıldı. Ödemenin, “kullanım bedeli” ve “zorunlu hizmet geri ödemeleri” kapsamında yapıldığı belirtildi.
Bu şehir hastanelerinden Gaziantep, Adana, Yozgat, Bursa, Elâzığ, İstanbul Çam ve Sakura Şehir Hastanesi ve Sancaktepe Şehir Hastanesini Rönesans Holding; Kayseri, Konya ve Manisa Şehir Hastanesini YDA İnşaat; İzmir-Bayraklı, Kocaeli, Ankara Etlik Şehir Hastanesini Türkerler İnşaat; Isparta, Eskişehir, Tekirdağ Şehir Hastanesini Akfen Holding işletiyor.
Darmadağın edilen Sur da kitapta
Fotoğraf: MA
Yine kitapta yer alan iki örnek Diyarbakır Sur ve Hasankeyf. 2015’te sokağa çıkma yasakları sonrası yaşanan süreçten dolayı yıkılan ve ‘Sur’u Toledo yapacağız’ söylemleriyle sağlam yapıların dahi korunmadığı Sur’un reklamı yapılıyor.
Sur’da 2015'te başlayan yıkım acele kamulaştırma kararları ile sürdürüldü. 2016’da Sur’un yüzde 82’si kamulaştırıldı. Yıkımın gerçekleştiği alanlar üzerine kentin kimliğinden uzak yeni yapılar inşa edildi. Diyarbakır Mimarlar Odası verilerine göre Sur'da 4985 bina hasar gördü. Operasyondan sonra acele kamulaştırılan 6 mahalledeki tüm yapılar yıkıldı, yerlerine 500 konut ve 200 iş yeri yapıldı. Olaylar sırasında 5 bin 440 aile Sur'dan göç etti. Yaklaşık 30 bin kişi şehrin farklı yerlerine taşındı. Ancak yapılan konut sayısı, göç eden ailelerin yüzde 10'una bile yetmiyor. Yıkımın ardından ise mağdurlara üç seçenek sunuldu. İsteyene para, kabul etmeyenlere kentin dışındaki TOKİ konutları teklif edildi. Yeni inşa edilen bahçeli villa tipi konutlar da mağdurlara önerilen diğer seçenek. Ancak gelir düzeyi zaten oldukça düşük olan ailelere teklif edilen konutların en ucuzu 2020 yılında 400 bin TL’den başlıyordu. Fiyatları 1 milyon TL’ye kadar ulaşan konutlar da vardı. Şimdi ise Sur’daki konut fiyatları 3 milyondan başlayıp 12 milyona dayanıyor. Sur’da artık Surlular yaşayamıyor.
Bunun yanı sıra UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Hevsel Bahçeleri de telafi edilemeyecek hasarlar aldı.
12 bin yılın yok oluşu
Yine mimari projeler arasında yer alan bir diğer proje de Hasankeyf’in yok olmasına neden olan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) projesi. 12 bin yıllık antik kent Hasankeyf'in sular altında kalmasıyla binlerce insan yerinden edildi ve geniş bir coğrafyada tahribat yaşandı. ‘Modern Hasankeyf’ denen yeni bölgeye zorunlu göç başladı.
Ilısu Barajı, GAP barajları içinde en pahalısı. Bu nedenle, Ilısu Barajının Hasankeyf’i yok etmeyecek boyutta yapılmasının ekonomik fizibiliteyi nasıl etkileyeceği tartışma konusuydu. Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ve Hidroelektrik Santrali (HES) projesi Cengiz ve Nurol ortaklığında alınan yıkım projesinin maliyeti 2.2 milyar dolar bugünkü kurla 80.6 milyar TL.
Ilısu Barajı ile sular altında bırakılan Hasankeyf, süren yıkım ve taşıma işlemlerinde yeni bir rant kapısı oldu. Baraj nedeniyle kimi tarihi eserlerin taşınması için yaklaşık 350 milyon TL harcandı. Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğü, Ilısu Barajının iki günlük drone çekimi için yarım milyon lira harcandı. İhaleyi, tek başına katılarak 452 bin TL teklifle alan Asil Organizasyon Anonim Şirketi’ydi.
Erdoğan’ın ‘imzaları’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde Yassıada’da Taksim Camisi’nin 28 Mayıs’ta açılacağını açıkladı. Taksim Camii’nin açılışı Gezi direnişinin yıl dönümüne ‘denk’ geldi. Üstelik caminin ‘müjdesi’ Yassıada’da verildi. İktidarın bir sembol yaratmak uğruna dev bir şantiyeye çevrilen küçük adadan verilen bir başka simge müjdesi oldu. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Taksim’de temeli atılan caminin inşaatını Sur Yapı’nın “Allah rızası için” üstlendiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’un her yerinden görünecek” talimatıyla yaptırdığı ve AKP tarafından her fırsatta övünülen Çamlıca Camisi için ise İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) caminin yapımından bugüne kadar harcadığı tutar ortaya çıktı. İBB cami için aydınlatmadan temizliğe, güvenlikten bakım ve onarıma kadar toplam 290 milyon 601 bin 510 dolar harcadı. Bugünkü kurla hesaplandığında cami işleri için 10 milyar 639 milyon 061 bin lirayı buluyor.
Kuzey Ormanlarının üstüne havaalanı
Fotoğraf: Onur Çoban/AA
Açılışı cumhuriyetin kuruluşunun 95'inci yıl dönümü olan 29 Ekim 2018 tarihine denk gelen İstanbul’a üçüncü bir havalimanı inşa edilmesi fikrinin ortaya atılması 2005 yılına kadar uzanıyor. 17 firmanın şartname aldığı ancak dört grubun teklif verdiği ihaleyi kazanan Cengiz-Kolin-Limak-MAPA-Kalyon Ortak Girişim Grubunu oluşturan şirketler, kamuoyunda yakından biliniyor. Daha önce enerji dağıtım ve metro hattı gibi büyük altyapı ihalelerini alan bu şirketlerin adı 17 Aralık 2013'te yolsuzluk iddialarıyla ilgili başlatılan operasyonlarda da geçmişti.
Para yutan beton bahçeler
TOKİ’nin konut üretiminin ivme kaybettiği 2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Gider yuvarlanırsınız” diyerek millet bahçelerini gündeme getirdi. “Yuvarlanılacak bahçeler” aslında müteahhitlere akan milyonlarca liranın çeşmesi, “zenginlere ucuz kredi” oldu. Yeri geldi askeri alana yapıldı bu bahçeler, yeri geldi ormanda ağaç kesildi.
Çok geçmeden 2022 yılında sözleşmeler imzalanmaya başlandı. Ancak maaliyetler dudak uçuklatıyordu. Millet bahçelerinin içine yapılan restoranlar, kamu binaları paraların “harcandığı” yerlerin kılıfıydı. 2022 yılının haziran ayında TOKİ’nin harcamaları Meclise gündem oldu. O dönem TOKİ tarafından yapılan harcama, TBMM’nin 2 milyar 198 milyon TL’lik 2022 yılı bütçesini bile aştı.
En büyük harcamanın yapıldığı millet bahçesi İstanbul Havaalanına yapılan oldu. Tamı tamına 2 milyar 174 milyon TL harcandığı belirtilen millet bahçesinin maaliyeti “ceylan derisi koltuklarla döşenmiş” meclisin bir yıllık maaliyetine çok yakındı. Onu İstanbul Rumelihisarı Millet Bahçesi 149 milyon 320 bin TL ile takip etti. İstanbul Kumbaba’ya 130 milyon, Tokat Millet Bahçesi’ne 53 milyon 25 bin TL, Ankara Keçiören Millet Bahçesi’ne 92 milyon 929 bin TL Malatya Yeşilyurt Millet Bahçesi’ne 83 milyon 258 bin TL, Bitlis’teki millet bahçesine 94 milyon 123 bin TL, Ağrı Murat Nehri’ndeki millet bahçesine 205 milyon TL, Konya Ilgın’a 57.5 milyon TL, Kayseri Melikgazi 2. Etap Millet Bahçesi’ne 108 milyon 890 bin TL, Rize İyidere’deki millet bahçesine 43 milyon 777 bin TL ayrılmıştı.
Üstelik ‘Ağaç dikiyoruz’ diye propaganda edilen bu millet bahçeleri için ormanlar imara açıldı, ağaçlar kesildi, mevcut yeşil alanlar ‘çocuk evi, kamu binası’ diye diye betona boğuldu. İstanbul Üsküdar’da yapılan millet bahçesi için orman arazisine çocuk köyü yapıldı. Millet bahçelerine yönelen tepkinin nedeni buydu. Yıldız Teknik Üniversitesinin bahçesini de içine alan millet bahçesi için Murat Kurum övgüler düzerken öğrenciler projeye karşı eylemler yaptı. Yine millet bahçesi yapılması planlanan Aydos Ormanı’nda halkın projeye karşı çıkmasının ardından orman yangını çıkması şüphelere neden oldu. “Orman”, “doğal nitelikli yeşil alan” ve “koruma alanı” vasfında olan Validebağ Korusu ise yine bu projelerle betona boğuldu. Proje gerçekleştirilsin diye korunun vasfı değiştirildi. Ardından mahkeme kararı iptal etti ancak beton Validebağ Korusu’na döküldü.
Tabii bu projeler İstanbul’da yoğunluk kazansa da hemen hemen her ilde gerçekleştirilmesi için kollar sıvanmıştı. Geçen yıl 4 bin 277 riskli apartmanın tespit edildiği Hatay ve Maraş’ta inşa edilen 4 millet bahçesi için kamunun kasasından tam 140.6 milyon TL çıktı. Kentte eylül 2020’de yapımına başlanan millet bahçesi için 49 milyon 616 bin 166 TL gözden çıkarılmıştı.
ABD’nin ‘şaheseri’
Kitaptaki bir diğer yapı da ABD New York’taki Türkevi. BM Genel Merkezinin karşısında bulunan bina Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğine ve New York Başkonsolosluğuna ev sahipliği yapıyor.
IBM şirketinin idari merkezi olarak 1958’de inşa edilen bina, 1977’de 3 milyon dolara Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alındı. 2006'da binanın 5.5 milyon dolara yeni alınan yanındaki bina ile birleştirilip yeniden yapılması planlandı. 2011 yılında boşaltıldı ancak yıkım işlemlerine başlanamamıştı. 5 katlı binayı 5.5 milyon dolara satın alan Dışişleri Bakanlığı, bu binanın da yıkımını tamamladıktan sonra yerine projesi tamamlanan 35 katlı gökdelen inşa edecekti. Bina ancak 2013 yılında boşaltılabildi ve 2021’de yeni inşaatı tamamlandı. Yapımını Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yapan IC İçtaş İnşaat ile ABD merkezli şirket Tishman üstlendi. Binanın yıkılıp yenisinin yapılması beklendiği yıllar boyunca başka bir binaya taşınan Başkonsolosluk ve Daimi Temsilcilik için yıllarca kira ödendi. 35 katlı 20 bin metrekarelik yeni binanın maliyeti 291 milyon 260 bin 400 dolar oldu. Emporis’in verilerine göre Türkevi, Manhattan’ın en büyük 186. binası.
Geçtiğimiz yılın sonlarında Türkevi’nin yeni yangın yönetmenliğine uymamasına rağmen New York Belediye Başkanı Eric Adams tarafından rüşvet alınarak binaya ruhsat vermesiyle gündemdeydi. 2023 yılında FBI ve savcılık tarafından başlatılan araştırma sonunda yolsuzluk ve rüşvet dahil, 5 farklı suçlamanın yöneltildiği 57 sayfalık iddianame hazırlandı. İddianamede “Adams müdahale etti ve gökdelen Türk yetkilinin istediği gibi açıldı” yazıyordu.
Her sene milyarlar inşaat şirketlerine
Kitapta geçiş garantili köprüler de ‘mimari eser’ olarak yer alıyor. Nurol, Makyol, Astaldi, Yüksel, Özaltın ve Güriş firmalarının ortaklığı ile kurulan OTOYOL AŞ’ye (NÖMAYG) ihale edilen Osmangazi Köprüsünün maliyeti 1 milyar 500 milyon dolardı. Günlük 40 bin geçiş garanti edildi. Osmangazi Köprüsü için imzalanan sözleşmeye göre garanti edilen araç geçiş sayısının tutturulamadığı durumda araç geçiş ücretinin yüzde 100’ü, tutturulduğu durumda dahi yüzde 72’si Hazine tarafından şirkete ödeniyor.
IC İçtaş İnşaat ve Astaldi Konsorsiyumu ICA’ya yaptırılan Yavuz Sultan Selim Köprüsünde de durum farklı değil. 4.5 milyar TL’ye mal olan köprüye günlük 135 bin geçiş garanti edildi. Köprüden geçen araç ücreti 80 lira olsa da kur farkı ile garantili araç geçiş ücreti 204 TL oldu. Hazinenin şirkete köprüden geçen her araç için ödeyeceği fark tutarı 124 lira yükseldi. Araç geçsin geçmesin günlük 27 milyon 540 bin lira şirketlerin kasalarına girecek.
Daelim ve SK, Limak, Yapı Merkezi ortaklığında kurulan OGG’ye yaptırılan 1915 Çanakkale Köprüsünün maliyeti ise 2 milyar 545 milyon avro. Köprüye günlük 45 bin geçiş garanti edildi. 2022 yılında dönemin Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, düzenlediği basın toplantısında “Önümüzdeki yıldan sonra yap-işlet-devlet (YİD) projeleri kendi kendilerini destekleyecek” ifadelerini kullanmasına rağmen sadece 2024 yılında Hazineden YİD projesi köprü ve otoyol işletmecilerine 60 milyar 294 milyon TL garanti ödemesi yapıldı. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et