7 Mart 2025 20:07

İzmir Barosu: “Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadeleye devam edeceğiz”

İzmir Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla açıklama yaparak, “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, sürdürdüğümüz mücadeleyi güçlendirmenin önemine inanıyoruz” diye konuştu.

İzmir Barosu: “Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadeleye devam edeceğiz”

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/ Evrensel

İzmir Barosu, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Alsancak’ta yer alan İzmir Barosu binası önünde gerçekleştirilen açıklamada basın metnini İzmir Barosu YK Üyesi Av. Zöhre Dalkıran okudu.

8 Mart’ın cinsiyetlendirilmiş iş bölümü neticesinde hem ücretsiz yeniden üretim emeğinin konusu kılınan hem de eşit işe eşit ücret alamayan, iş yerinde ayrımcılığa ve şiddete maruz kalan tüm kadınların ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin hayata geçirilmesi ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için mücadele veren herkesin onurla andığı bir gün olduğunu kaydeden Dalkıran, “Siyasi iktidar, küresel sağ popülist politikaların gücünü de arkasına alarak ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti yok sayarak, yaşanan şiddet olaylarını ‘münferit vaka’ söylemiyle meşrulaştırmaya çalışıyor. Ancak gerçekler ortada. 2025 yılında kadınlar hala en büyük mücadeleyi yaşamak için veriyorlar. 2024 yılında 444 kadın, 2025 yılının ilk iki ayında 65 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Kadınlar evlerinde, okullarında, işyerlerinde, sokakta öldürüldü” diye konuştu.

Kadın cinayetlerinin aynı zamanda, siyasi iktidarın politikalarının bir ifadesi olan söylemler nedeniyle artmakta olduğunu dile getiren Dalkıran, “Hatırlayalım, siyasi iktidarın özneleri yıllar içerisinde kadınlara yönelik neler söylediler: ‘Böyle tiplerle takılmasaydı, hayatına aldığı erkeğe dikkat etseydi’ dediler; ‘Su testisi suyolunda kırılır’ dediler; ‘Adam da cinnet geçirmiş, tahrik etmiştir, demek ki haklıdır’ dediler. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için politikalar üretme konusunda uluslararası sorumluluğu bulunan siyasi iktidarın bu sorumluluğunu yok sayması, aksine kadınların yıllar içerisinde mücadele ederek elde ettikleri haklarını ellerinden almaya çalışması kadınların hayatlarına mal oluyor” dedi.

izmir barosu açıklama

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/ Evrensel

‘İktidar kadınları aileye hapsetmeye çalışmaktadır’

Bunun en güncel örneklerinden birinin “Aile Yılı” ilanında görüldüğünü kaydeden Dalkıran, “Kadınları birer insan üretme makinesi gibi gören ve nüfus artırma politikalarının nesnesi kılmaya çalışan siyasi iktidar, kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik şiddeti artıracak politikalarına devam ediyor. Buna karşı bizler, İzmir Barosu olarak geçtiğimiz ay, sivil toplum örgütlerinin katkı ve katılımlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini büyütmek için ‘Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Aile Yılı Tartışmaları Çalıştayı’ gerçekleştirdik. Bu çalıştayda özetle şunu tespit ettik: Siyasi iktidar yeniden inşa etmeye çalıştığı aile ile kadınların emek ve değerlerini ‘annelik ve ücretsiz eviçi hizmet’e indirgemekte; ortaya konan nüfus politikalarıyla kadını insan üretim makinesi gibi gören bir anlayış benimseyerek aileye hapsetmeye çalışmaktadır. LGBTİ+’ları sözde kutsal aile ve manevi değerler adı altında kriminalize ederek ‘sapkın, düşman, öteki’ ilan etmeyi ve toplumdan yok etmeyi hedeflemektedir” ifadelerini kullandı.

‘Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadeleyi güçlendirmenin önemine inanıyoruz’

Ardından taleplerini sıralayan Dalkıran, “Taleplerimiz toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetin son bulması için örgütlenme özgürlüğünün ve ayrımcılıktan korunma hakkının temini; toplumsal cinsiyete duyarlı istihdam politikaları üretilmesi, eşit işe eşit ücret hakkının sağlanması, kreş hakkı gibi kadının sosyal hayattaki konumu güçlendirecek politikalar üretilmesidir. Tüm bu yaşananlar karşısında siyasi iktidar tarafından üretilen kadın ve LGBTİ+ düşmanı söylemlere karşılık üretmenin ötesinde, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için, sürdürdüğümüz mücadeleyi güçlendirmenin önemine inanıyoruz” diye konuştu.

‘Kadınların eşit bireyler olarak yer aldıkları bir dünyanın umuduyla mücadeleye devam’

​İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırmaları Merkezinin hazırladığı “Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddet ve Bir Biçimi Olarak Tacize Karşı Politika Belgesiyle” toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacizin önlenmesi ve talep halinde etkin soruşturma ve yaptırım mekanizmalarının oluşturulması için politikalarını ortaya koyduklarını dile getiren Dalkıran, “İmzaladığımız bu politika belgesi aracılığıyla, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizlikleri, şiddet ve bir biçimi olarak tacizi ayrımcı muamele kapsamında değerlendirmeyi ve insan hakları ihlali olarak kabul etmeyi ve önlemek için etkin bir mekanizma oluşturmayı taahhüt ettik. Bu girişimimizin diğer kamu kurumları ve özel kuruluşlar tarafından da benimsenip hayata geçirilerek yaygınlaştırılması çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Son olarak mücadeleye devam edeceklerini belirten Dalkıran, “Kadınların en temel insan hakları için her gün mücadele etmek zorunda kaldığı bu günlerde her 8 Mart olduğu gibi bu 8 Mart’ta da kadınların sokakta arkasına bakmadan yürüyebileceği, istedikleri gibi giyinebildiği, kahkahalarla gülebildiği, okuyabildiği, büyüyebildiği, öldürülmediği, aileye hapsedilmeye çalışılmadığı, toplumda eşit bireyler olarak yer aldıkları bir dünyanın umuduyla mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı. (Evrensel)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Boykot dersi

Boykot dersi

Eylem yasaklarına, uygulanan şiddete rağmen protestoların kitleselleşmesine engel olamayan iktidar, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu yüzlerce yurttaşı, evlerini basarak gözaltına aldı. Operasyona, ‘Eşitsizlik, adaletsizlik üreten saray düzenizi gözaltılarla ayakta tutamazsınız’ tepkisi geldi. Üniversiteliler boykot çağrısı yapıp, hazırlıklara başladı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Fahrettin Altun: Türkiye sokağa teslim olmayacak.

Evrensel'i Takip Et