08 Mart 2013 13:19

Eleştiri ne kelime…

TİYATRO eleştirisinin genelde iki işlevi olduğu düşünülebilir. Kısa vadeli ve uzun vadeli işlev. Birincisi, sahnelenen bir oyunla ilgili bir yandan sanatçılara, diğer yandan seyircilere yönelik yorum yapmaktır. İkincisi de tiyatronun ve sanatçıların tarihine belge bırakmaktır. Çünkü ister tiyatrolarla, ister oyun yazarı, yö

Eleştiri ne kelime…
Paylaş

Seçkin Selvi

TİYATRO eleştirisinin genelde iki işlevi olduğu düşünülebilir. Kısa vadeli ve uzun vadeli işlev. Birincisi, sahnelenen bir oyunla ilgili bir yandan sanatçılara, diğer yandan seyircilere yönelik yorum yapmaktır. İkincisi de tiyatronun ve sanatçıların tarihine belge bırakmaktır. Çünkü ister tiyatrolarla, ister oyun yazarı, yönetmen, oyuncu, müzik, dekor-kostüm, ışık tasarımcısı ve koreograflar hakkında bilgi almak istediğimiz zaman başvuracağımız kaynaklar bize nicel bilginin dışında bir şey vermez. Bir tiyatroda neler oynanmış, bir yazar kaç oyun yazmış, yönetmen kaç oyun sahnelemiş, oyuncu kaç oyunda başrol oynamış vb. bilgiler. Ama bu kaynaklar ne yapıldığını belirtirken, nasıl yapıldığı hakkında bilgi veremezler. İşte eleştirinin tarihe belge bırakma işlevi budur. Bir oyunun yalnızca metnini eleştirmek ise, uzun vadeli işlevin araştırma olarak tanımlanabilecek alanıdır.
Buradan yola çıkarak, ülkemizde olanlara bakacak olursak, her iki işlevin de askıda olduğu görülüyor. Tiyatro alanında emek verenlerin büyük çoğunluğu, eleştiri sözcüğüne tamamen olumsuz bir anlam yükleyip eleştirilmekten hoşlanmıyorlar. Oysa eleştirmen, onları karşısına alan değil, yanlarında olmaya, daha iyiye varmalarına destek vermeye çalışan kişidir. Oyunun içinde yer alanların gözlerine ilişemeyenleri işaret edecek “üçüncü göz”dür.
Tiyatro izleyicisine seçimlerinde yardımcı olacak yorumlar sunma işlevi ise büsbütün acınacak durumdadır. Sıradan seyirci, daha çok günlük gazete okuru olduğu ve yazılı ve görsel medya da bırakın eleştiriyi, sanat haberlerini bile sadece galalara gelen “ünlü”lerden söz etmenin ötesine geçemediği için, eleştirinin izleyiciye ulaşması neredeyse olanaksız. Neyse ki, şimdilerde internet ve soysal medya bu konuda biraz soluk alınacak bir alan yaratıyor, yozlaştırılmazsa tabii.


ŞÜKREDİYORUZ!

Bu yazdıklarım, olması gerekenle ilgili genel bir tanımlama. Oysa bugün ülkemizde sanatın, sanatçının, yazarın hak ettiği yere getirilmesi şöyle dursun, şu ya da bu nedenle suçlanmadığına şükredecek duruma geldiği koşullarda yaşıyoruz. Eleştiri ne kelime…


İZLEYİCİ İLE ELEŞTİRMEN ARASINDAKİ FARK

Eleştiri, sorumluluk yükleyen bir uğraştır. Çalakalem sayfalar çiziktirmekten özenle kaçınmayı gerektiren, söylediğiniz her sözün arkasında durabilmek için, her sözün gerekçesini belirtmek zorunda olduğunuz bir iştir. “Beğendim” ya da “Beğenmedim”, “Dekor çok güzeldi”, “Başroldeki oyuncu ne kadar etkileyiciydi” gibi sözler, ancak izleyicinin söyleyebileceği sözlerdir. Eleştirmen ise neyi neden beğendiğini, neyi oyunun özüne değin hangi yanlışlardan dolayı beğenmediğini, dekorun estetiğini değil de o oyuna uygunluğunu, oyuncunun o oyundaki karakteri nasıl oluşturduğunu gerekçeleriyle değerlendirmek zorundadır.

*Tiyatro Eleştirmeni


Hazırlayan: Erkan ARAZ
[email protected]

evrensel.net

ÖNCEKİ HABER

Negatif düzen

SONRAKİ HABER

Tiyatro konusunda ekilen biçiliyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa