04 Mart 2013 14:39

Ev işçileri köle de değil, kiralık da!

Sabahın ilk ışıklarıyla evlerinden, başka evlere çalışmaya giden, gittiği evde canı çıkana kadar temizlik yapan, bebek, hasta bakan kadınlar... Sayıları gün geçtikçe artıyor ama net bir rakam vermek zor, çünkü kayıtlı değiller. Kimler mi? Ev işçileri... Hoş, yasada işçi olarak bile görülmüyorlar

Ev işçileri köle de değil, kiralık da!
Paylaş
Özge Ayaz / Gülşah İmrek

Ev işçileri neden kayıt altına alınmıyor?
Serpil: Aslında sistemin böyle bir tercihi var. Bu ucuz emek, sistemin önemli bir boşluğunu kapatıyor. Yaşlı, hasta, engelli, çocuk bakımı gibi hizmetleri normalde devlet, ücretsiz olarak kamuya sunmalı. Fakat son dönemlerde artan bir şekilde bu hizmetler özelleştiriliyor. Sosyal hizmetler kısıtlanıyor ve bu alan tamamen piyasalaştırılıyor. Ev işçileri eğer kayıtsız, güvencesiz olursa bu hizmetler çok daha ucuz bir şekilde halledilebilir. Bu tabloda kayıtsız, güvencesiz çalışma zaten sistemin tercih ettiği bir şey.  

İSTİSNA MADDESİ YA KALKAR YA KALKAR!

Ev işçileri yasalarda nasıl görülüyor?
Sevgi: İş Yasası’nın 4. maddesinde kimlerin işçi olduğu, kimlerin olmadığı yazar ve bu madde ev işçilerini, işçi saymamaktadır. Oysa ortada bir gerçek var: ev işi iştir, evler işyeridir, ev işçisi işçidir. Bunun görünmesi ve yasal düzenlemeler yapılması zorunludur. Ev işçileri bir de Genel Sağlık Sigortası Yasasında bir maddede tanımlanmıştır. Bu maddeye göre de: sürekli ve düzenli çalışanlar işçi ve SSK kapsamında sayılır, sürekli ve düzenli çalışmayan, prim gün sayısı belli bir oranın altında kalanlar ise işçi ve SSK’li sayılmaz. Bu ikisi arasındaki çelişki, aslında İş Yasası’ndaki istisna maddesinden kaynaklanıyor. İş Yasası’ndaki 4. madde kaldırılmış olsa, Genel Sağlık Sigortasındaki bu çelişki ortadan kalkmış olacak.
Tartışmalar ve alanda yürütülen mücadeleler ev işçiliği kavramını sorunun muhataplarına kabul ettirdi ve şöyle bir düzenleme yapıldı; Borçlar Yasası’na ev işçileriyle ilgili birkaç madde eklendi. Fakat bazı haklar tanınmış olsa bile ev işçilerinin çalışma koşullarından kaynaklanan özgün koşulların hiçbirini kapsamıyor ve ev işçisini işçi olarak saymıyor. Dolayısıyla da yine elde var sıfır.


FATIMA ALDAL DAVASI GÖRÜNÜRLÜĞÜ ARTIRDI

Ev işçilerinin taleplerinin bu kadar görünür olmasında, sesinin daha çok duyulur olmasında simgeleşen bir dava var Fatıma Aldal. Bir çok ev işçisi açısından da bu davayla birlikte “Biz de işçiyiz” kavramı oluştu sanki...
Sevgi: Fatıma Aldal davası kritik bir noktada durdu. Çünkü Fatıma Aldal bir ev işçisi olarak 25 sene emek verip, hiçbir sigorta hakkı olmaması, iş kazası geçirmesi, iş kazası geçirdiği halde bunun bir iş kazası olarak tanımlanmaması, hiçbir yasal hakkının olmaması, ailesinin bu kapsamda düştüğü durum... İşte dava boyunca tüm bunlar deşifre edildi. Ev işçilerinin görünmemesi tercihi böylelikle ortaya çıkarıldı. Önümüzdeki celse 28 Mayıs 2013 günü saat 10.30’da Kartal Anadolu 16. Ceza Asliye Mahkemesinde görülecek. O gün bilirkişi raporumuz da gelmiş olacak. Bunun bir iş kazası olduğu ortaya çıkacak. Biz bunun  iş cinayeti olduğunu ortaya çıkarmak üzere yine orada olacağız. Herkesi Fatıma Aldal davasını sahiplenmeye çağırıyoruz.


‘KİRALIK İŞÇİ DEĞİLİZ, OLMAYIZ!’

Hükümetin ev işçilerini işçi olarak görüp İş Yasası’nı almak gibi bir niyet var mı yoksa ev işçilerini başka projeler mi bekliyor?
Serpil:
Hükümet arayış içinde, hem evde hastasına, engellisine baktığı için yardım verdiği kadınları hem de ev işçilerini bir şekilde sosyal güvence şemsiyesi altına alacak, ama nasıl? Ev işçilerine dair yapılan, bürokratların ve milletvekillerinin katıldıkları çalıştaylarda “ev işçileri acaba özel istihdam büroları ya da kiralık işçi bürolarının altına alınabilir mi?​” üzerinden konuşmalar oldu. Ulusal İstihdam Stratejisinin hedeflerinden biri işgücünün esnekleştirilmesi, kiralık işçi bürolarının hayata geçirilmesi. Bu son derece tehlikeli, tüm kazanılmış hakları yok eden ve işçileri güvencesizleştiren bir yasa olur çıkarsa. Zaten halihazırda özel istihdam büroları var ama bunlar sadece aracılık yapabiliyorlar, bir işçiyi kendi bünyelerinde çalıştıramıyorlar. İşçileri alıyorlar ve başka evlere işçi olarak gönderiyorlar. Bütün bu tablonun bir şekilde düzenlemesini planlıyor hükümet. Belki hepsini aynı kategoride düzenlemeyecek ama gündelikçi ev işçilerini kiralık işçi bürolarının çatısı altında toplamaya çalışıyor.

Böyle bir durumda sonuç ne olur?
Serpil:
Belki bir kısmı normal işçiler gibi düzenlenecek ama bir kısmını da kiralık işçi bürolarına ya da özel istihdam bürolarına yönlendirecekler. Bu büroların yetki alanları da genişletilecek. İşçileri kiralama statüsü kazanacaklar. Bu şekilde bir piyasa oluşturmaya çalışıyorlar, bunu yaparken de ev işçilerini bu alana itiyorlar. Siz bir kiralık işçi bürosundasınız, patronunuz o. Çalıştığı yeri denetlemek istediğiniz zaman ofisi mi denetleyeceksiniz, mantıksız! Çalıştığı yeri denetlemeniz lazım. İşçi sağlığı, iş güvenliği açısından bakmanız gereken yer onun çalıştığı yerdir. İşyerini şurası gösterirsek, şuradan kurtarırız gibi bir çözüm olamaz. Burada düşünülen tam olarak sermayenin, sistemin ihtiyaçlarına göre düzenlemek. Bunu genel olarak işçiler emekçiler için yaparken, Fatıma Aldal gibi ev işçileri de mağdur olacak. Bir şekilde gelen bu saldırıların bir parçası da ev işçilerine düşecek.


GÜVENCE TALEBİYLE 8 MART’A

8 Mart yaklaşıyor, bu sene ev işçileri 8 Mart’ta alanlara hangi taleplerle çıkacaklar?
Serpil: Öncelikle bu cinsiyetçi iş bölümünün ortadan kalkmasını istiyoruz. O yüzden ev içi hizmetin, ev işlerinin ve bakım hizmetinin kamusal alanda devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyoruz. Ayrıca ev kadınlığından da bahsetmek isterim. Ev kadınlığı mecbur kalınmış bir köleliktir. Biz ev kadınları için de güvence talep ediyoruz. Aynı zamanda ev kadınlarının yaptığı işin de kamusal alana taşınmasını söylüyoruz. Ev işçileri için bugünden yarına talebimiz: 5 yıl sigortalarının devlet tarafından ödenmesi, iş yasası kapsamına alınması, aynı zamanda İş Sağlığı Ve İş Güvenliği kapsamında da ‘istisna’ olarak geçiyor. Onun da değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Bizlere artık kimse “dayanın” demesin, dayanmıyoruz çünkü. İMECE olarak ev işçilerine sendikalaşma çağrısıyla 8 Mart’a gidiyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

‘Eşitsizlik kader değil’

SONRAKİ HABER

Sürekli çalış, borçla yaşa!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...