Eğitim Sen: Eğitim emekçileri nutuk değil sorunlarına çözüm istiyor
‘24 Kasım'ın her yıl öğretmenlerin en temel ve acil sorunlarının görmezden gelindiği bir gün olarak kutlandığını belirten Eğitim Sen; “Eğitim emekçileri nutuk değil sorunlarına çözüm istiyor” dedi.

Arşiv | Fotoğraf: Evrensel
Eğitim Sen genel merkezi “24 Kasım Öğretmenler Günü” nedeniyle bir açıklama yaptı
Tüm dünyada öğretmenlerin 5 Ekim tarihini ‘Dünya Öğretmenler Günü’ olarak kutladığı ifade edilen açıklamada; “Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrasında ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’ olarak ilan edilmiş, ancak her yıl öğretmenlerin en temel ve acil sorunlarının görmezden gelindiği bir gün olarak kutlanmıştır. 24 Kasım tarihi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul ettiği gün olması açısından tarihsel bir gerçekliği ve önemi olduğu açıktır. Ancak bu durum, ‘24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 12 Eylül darbecileri tarafından ilan edildiği gerçeğinin üzerini örtmemelidir. Bizler açısından 24 Kasım tarihi, bu yönüyle 12 Eylül’ün karanlık zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin oluşturmak istediği örgütsüz, itaatkâr ve makbul öğretmen profilinin kabul ettirilmeye çalışıldığı simgesel bir gündür” denildi.
“ÖĞRETMENLİK HIZLA DEĞERSİZLEŞMİŞ VE NESNELEŞMEYE BAŞLAMIŞTIR”
Öğretmenlerin 24 Kasım’ı, öğretmenlik mesleğini değersizleştiren ve itibarsızlaştıran, öğretmenlerin acil ekonomik sorunlarına çözüm üretmeyen, eşit işe eşit ücret ilkesini ortadan kaldıran, özlük haklarını zayıflatan, öğretmenler arasındaki ayrımcılığı ve eşitsizliği derinleştiren politika ve uygulamalarla karşıladığının altı çizilen açıklaamada şu ifadelere yer verildi; “Yakın geçmişe kadar eğitim sistemi içinde önemli bir özne olan öğretmenler ve öğretmenlik mesleği, bilim dışı ve piyasacı politikaların uygulanmasına paralel olarak hızla değersizleşmiş ve nesneleşmeye başlamıştır. Mevcut sistemin nesneleştirerek ‘teknisyen’ düzeyine indirmeye çalıştığı öğretmenler ve öğretmenlik mesleği yeni tehditler ile karşı karşıyadır. Bugün öğretmenler, karar alma konumundan önemli ölçüde uzaklaştırılmış ve mesleğe yönelik özgürlük alanları kısıtlanmıştır. Öğretmenin kendi başına alıp uygulayabileceği birçok karar kendisine hazır olarak sunulmaktadır. Böylelikle öğretmen, sistemin içinde edilgen, verilen komutları yerine getirmekle sınırlandırılmış, etkisiz bir uygulayıcı düzeyine indirgenmiştir.”
“BEYAZ ÖNLÜKLE SORUNLARIN ÜZERİNİ ÖRTMEKTEN VAZGEÇİN”
Öğretmenlerin ve diğer eğitim emekçilerinin acil çözüm bekleyen onca sorunu varken Millî Eğitim Bakanlığının (MEB) 24 Kasım’da öğretmenlere ‘beyaz önlük’ giydirmek için yoğun bir çaba içine girdiği hatırlatılan açıklamada; “MEB tarafından önlük giymenin zorunlu olmadığı açıklanmasına rağmen fiilen bir dayatma haline gelmiş bulunan ‘beyaz önlük’ uygulaması sendikamızın almış olduğu ‘serbest kılık kıyafet giyme’ kararıyla çelişmektedir. MEB’e tavsiyemiz bu tür girişimler üzerinden eğitim emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarının üzerini örtmekten vazgeçmesi, asıl işine odaklanmasıdır” denildi
“HER GEÇEN YIL DAHA DA YOKSULLAŞIYOR, GEÇİNEMİYORUZ!”
Kadrolu, sözleşmeli ve ücretli gibi çalışma statüsü farklılıkları üzerinden çalıştırılan, başöğretmen, uzman öğretmen gibi yapay ayrımlar üzerinden ayrıştırılan, ihtiyaç olduğu halde ataması yapılmayarak işsiz bırakılan öğretmenlerin saygınlığı ciddi anlamda aşındırıldığı, öğretmen emeğinin hızla değersizleştirildiği vurgulanan açıklamada; “Türkiye’de görev yapan eğitim ve bilim emekçileri, OECD ülkeleri arasında ekonomik, sosyal ve özlük haklar açısından son sıralarda yer almayı sürdürmektedir. Siyasi iktidar yıllardır “bütçeden aslan payını eğitime ayırdıklarını” iddia etse de yüzbinlerce eğitim emekçisi açlık sınırına yakın, yoksulluk sınırına uzak bir ücretle geçinmeye çalışmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Eğitim emekçilerinin, özellikle büyükşehirlerde yüksek kiralar nedeniyle ciddi anlamda barına sorunu yaşadığı, gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle sağlıklı beslenemediği vurgulanan açıklamada şöyle denildi; “Faturalara yansıyan gerçek enflasyon, çarşıda, pazarda, mutfakta yaşanan hayat pahalılığı resmi enflasyonun çok üzerindedir. Türkiye ekonomisinde son yıllarda, özellikle geçtiğimiz yıllar içinde yaşananlar, döviz kurları ve altın fiyatlarındaki ani yükselişler ve TL’deki değer kaybı, resmi enflasyonun yükselmeye devam etmesi vb. gibi nedenler, sayıları bir milyonu geçen eğitim ve bilim emekçisinin çalışma ve yaşam koşullarını ciddi anlamda olumsuz etkilemeyi sürdürmektedir.”
“EĞİTİM EMEKÇİLERİ GEÇTİĞİMİZ 10 YILDA YARI YARIYA YOKSULLAŞMIŞTIR”
Göreve yeni başlayan bir öğretmenin aldığı maaşın ABD doları bazında 10 yıl önceki seviyeye ulaşamadığına işaret edilen açıklamada; “10 yıl önce maaşıyla 14 çeyrek altın alabilen bir öğretmen, bugün maaşıyla ancak 7 çeyrek altın alabilmektedir. Çeyrek altın üzerinden bakıldığında eğitim emekçileri geçtiğimiz 10 yılda yarı yarıya yoksullaşmıştır. Eğitim-öğretim sürecinin emektarları olan yardımcı hizmetliler, memurlar, idari ve teknik personel açısından bakıldığında durum çok daha vahim boyutlardadır. Eğitim emekçileri gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arar hale getirilmiştir. Eğitim, öğretim ve bilim hizmeti alanında yıllardır büyük bir özveriyle görev yapan idari ve teknik personel, memur ve yardımcı hizmetler sınıfında çalışan eğitim emekçilerinin durumu çok daha vahimdir. Eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde büyük emekleri olan, ancak diğer eğitim emekçileri ile eşit haklara sahip olmayan bu arkadaşlarımız, kendilerine yüklenen her türlü angaryayı tartışmasız yerine getirmek zorunda bırakılmaktadır” denildi.
“NUTUK DEĞİL, SORUNLARIMIZA ÇÖZÜM ÜRETİLMESİNİ İSTİYORUZ”
Yıllardır öğretmenlerin dile getirilen taleplerinin karşılanmadığı ve yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretilmediği vurgulanan açıklamada; “Öğretmeniyle, memuruyla, yardımcı hizmetlisi, idari ve teknik personeliyle bir milyonu aşkın eğitim emekçisinin yaşadığı ekonomik, sosyal ve mesleki sorunları çözmek için yıllardır adım atmayanların, gerçek sorunlarımızı görmezden gelenlerin her yıl aynı cümlelerle tekrarladıkları bildik nutukları daha fazla dinlemek istemiyoruz” ifadelerine yer verildi.
“Millî Eğitim Bakanlığının 24 Kasım öncesinde bakanlık tarafından hazırlanan bir web sayfası (öğretmeniz.meb.gov.tr) üzerinden “Eğitim Neferlerine Minnet” Kampanyası başlatıldığını açıklanmıştır. “24 Kasım Öğretmenler Günü” vesilesiyle başlatılan kampanyada öğretmenlere yönelik çeşitli kamu kurumları ve özel firmaların indirim kampanyalarının “müjde verir gibi” sunulması dikkat çekicidir” denilen açıklamada bir taraftan öğretmenlik mesleğinin kutsallığından ve öneminden bahsedilirken, öğretmenlerin yaşadıkları ekonomik zorlukları itiraf edercesine çeşitli alanlarda yapılan indirim kampanyalarından bahsedilmesinin büyük bir çelişki olduğunun altı çizildi.
Sadece öğretmenlere değil, tüm eğitim ve bilim emekçilerine insanca yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yaşam koşullarının yaratılması gerektiğine işaret edilen açıklamada. “Bunun için de başta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır düzeye yükseltilmelidir. Türkiye’de eğitim emekçilerine İnsanca yaşayacak maaş ve çalışma koşulları sağlandığı zaman “Eğitim Neferlerine Minnet” gibi içi boş kampanyalar yapılmasına gerek kalmayacaktır” denildi
“HÜKÜMETİN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENLERİ OLMAYI SÜRDÜRECEĞİZ!”
Dünyanın her yerinde eğitim emekçilerinin hükümetlere değil; öncelikle öğrencilerine ve halka karşı sorumlu olduğu vurgusu yapılan açıklamada; “İktidarın öğretmenlik mesleğini değersizleştiren, eşit işe eşit ücret ilkesini yok sayan tüm dayatmacı politika ve uygulamalara rağmen hükümetin değil, halkın öğretmenleri olmanın bilinciyle hareket etmeyi sürdüreceğiz bilinmelidir” ifadeleri kullanıldı.
“Öğretmenlerin her türlü otoriteye koşulsuz itaat eden ‘hükümet memurları’ haline getirilmek istenmesine, kariyer basamakları üzerinden bölünmesine, öğretmen ve eğitim yöneticileri atamalarının ‘siyasi torpil’ gölgesinde yapılmasına itiraz ediyoruz.
Nitelikli eğitimin; iş güvencesine sahip, ekonomik, özlük ve demokratik hakları en gelişkin bir şekilde sağlanmış, geleceğe güvenle bakabilen öğretmenle mümkün olabileceği gerçeği dikkate alınmalı ve mesleğimizi itibarsızlaştıran her türlü politika ve uygulamaya son verilmelidir.
Sadece öğretmenlerin değil, kötü ve sağlıksız koşullarda çalışan; hakları gasp edilen; tamamen hukuksuz ve siyasi kararlarla ihraç edilen, hakkını aradığı için sürgün ve soruşturmalara maruz kalan bütün eğitim ve bilim emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük sorunlarına çözüm üretilmelidir” denilen açıklamada eğitim emekçilerine haklar ve gelecek için talepler etrafında birleşme ve birlikte mücadele etme çağrısı yapıldı. (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et