13 Haziran 2023 17:17

Hayvanlara işkence, suçlulara para cezası

Son günlerde artan hayvan katliamları ile yeniden gündeme gelen Hayvanları Koruma Kanunu'nu ve ihmalleri, Tolga Akyıldız ve Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonundan Elif Ertürk ile konuştuk.

Hayvanlara işkence, suçlulara para cezası

Fotoğraf: MA

Aysu Nur KAYA
İstanbul

Adana’da Et ve Süt Kurumu tesislerinden gelen hayvanlara işkence görüntüleri ile Ankara’da 17 köpeğin ağaca asılmış olarak bulunması, hayvanlara yönelik tecrit, işkence ve cinayetler; suç kapsamına alan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ve hükümlerine ilişkin kamu yetkililerinin ihmallerini yeniden gündeme getirdi. Konu hakkında hayvan hakları alanında çalışan Tolga Akyıldız ve Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu kurucu üyesi Elif Ertürk ile konuştuk.

“CAYDIRICI HİÇBİR YAPTIRIM YOK VE CEZASIZLIK VAR”

Kanun çıktıktan sonra son iki senede genel tabloda hayvanlara yönelik işlenen suçlarda azalma değil artış görüldüğünü belirten Ertürk, “Yasa hiçbir şekilde beklentiyi karşılamadı. Hayvana şiddet, tecavüz, öldürme gibi eylemlerde ancak sosyal medyada çok duyulursa ve kişinin kimliği belirlenebilirse suçlunun ifadesi alınıp serbest bırakılıyor. Daha sonra mahkemesi görülüyor ama 3 yıl altında verilen cezaların yatarı yok ve 3 yıl üzerinde de hiçbir zaman ceza verilmiyor. Biz para cezalarını kesinlikle yeterli bulmuyor, hayvanlara karşı işlenen suçların cezasının hapis cezası olmasını istiyoruz. Burada eksik ve hatalı olan adalet sistemi. Caydırıcı hiçbir yaptırım yok ve cezasızlık var” dedi.

Hayvan barınakları ve tesislerinde rutin kontroller de yapılmadığına değinen Ertürk, “Barınaklarda şiddet olayları çok sık yaşanıyor ancak görünür kılınamıyor. Bu suçlar ancak sosyal medyada görünür olduğunda ve bir kamuoyu oluştuğunda barınaklarda kontroller oluyor. Ziyaret edilebilen barınaklar olsa da büyük tecrit kamplarına gönüllüler alınmıyor. İçerde neler olduğunu görmemiz imkânsız. Denetimin başlatılabilmesi için barınakta yaşanan bir hak ihlalini görüp suç duyurusunda bulunmanız lazım, bunu yapmak içinse barına girebilmeniz lazım. İlçe tarımın belirli zamanlarda kontrol yapmıyor, böyle bir denetim mekanizması yok ve bu barınaklarda her şey yapılıyor olabilir. Denetim başlatıldıktan sonra yapılan veteriner kontrolleri kötü muameleyi ortaya çıkarabilir ancak hiçbir şey işleyişe göre ilerlemediği için hayvanlara yönelik kötü muamele de denetlenemiyor” açıklamasını yaptı.

“BARINAKLAR HAYVANLARIN HEM PSİKOLOJİK SAĞLIĞI HEM DE BEDENSEL SAĞLIĞI İÇİN HİÇ UYGUN DEĞİL”

Yasal olarak toplanan hayvanların aşılanıp, kısırlaştırılıp bulunduğu yere geri bırakılması gerektiğini hatırlatan Ertürk, “Barınak yerine geçici bakım merkezleri olmalı. Ancak kamu kurumları, şikâyet üzerine toplanan hayvanları betondan yapılmış hayvan hapishanelerinde yaşatmaya çalışıyor. Barınaklar hayvanların yaşam alanı değil, hayvanlar insanlarla birlikte yaşıyor olmalı. Ancak engellilik, hastalık, yaşlılık gibi hayvanların sokakta yaşaması için dezavantaj yaratan bir durumları varsa uygun koşullar sağlanarak barınakta bakılmalıdır” şeklinde açıkladı. Barınaklarda, dar bir alanlarda onlarca köpeğin kaldığını belirten Ertürk, barınaklardaki koşullar hakkında “Beslenme koşulları da yetersiz. Bu koşullar altında köpekler arasında güçlü-güçsüz kavgaları ortaya çıkıyor, hastalıklar da cabası. Ayrıca, bu kadar büyük barınaklarda veteriner olsa da kalan hayvanların sayısı çok fazla olduğundan hepsiyle ilgilenmesi mümkün değil. Bu barınaklarda yeterli personel yok. Bu sebeple biz, hayvanların tedavi ve kısırlaştırma işlemlerinin yapılabileceği daha küçük hayvan bakım evleri istiyoruz. Barınaklarsa hayvanların hem psikolojik sağlığı hem de bedensel sağlığı için hiç uygun değil” dedi.

Kanun çıktıktan sonra barınaklardaki yaşam koşullarının iyileştirilmediğini belirten Akyıldız ise, sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunun çözümüne ilişkin “Öncelikle kaçak hayvan üretilmesi ve satışının engellenmesi gerek. Daha sonra yurt çapında yapılacak bir kısırlaştırma seferberliği ve sonrasında da yaşlı ve güçsüz hayvanların son yıllarını geçireceği barınaklar değil, hayvan huzurevleri yapılmalı” görüşlerini paylaştı.

“BELEDİYELER KENDİ SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRMİYOR”

Hayvanlara yönelik nefret suçlarının arttığını belirten Ertürk, “Belediyeler kendi sorumluluklarını yerine getirmiyor. Kısırlaştırma görevini yerine getirmeyen belediyeler, hayvanları toplayıp başka belediye sınırları içinde terk ediyor. Hayvanlara yönelik nefret söylemleri ve suçlarının da arttığını görüyoruz. Sebepse büyük ölçüde, sosyal medyadaki yalan haberler. Belediyelerin insanları da hayvan hakları konusunda bilinçlendirmesi gerekirken aksine kendisi suç işliyor” açıklamasını yaptı. Bu konuda belediyelere yönelik cezai yaptırım uygulanamadığından bahseden Ertürk, “Bizler görevini yerine getirmeyen kamu çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzda da soruşturma izni alamıyoruz” dedi.

“MEVCUT SİSTEM, HİÇBİR KOŞULUYLA HAYVANLARIN HAKLARINI GÖZETMİYOR”

Barınaklardaki kötü muamele ve denetimsizlik hakkında konuşan Akyıldız, “Gönüllü kontrolü olmayan, gönüllülerle iş birliği yapılmayan barınaklarda denetimsizlik var. Bu tür iş birliklerine genelde belediyeler yanaşmıyor çünkü gönüllüler ve STK’lar yanlışlarını ortaya çıkarıp şikayetçi oluyorlar. Bazı barınaklarda da denetleme amacıyla görevlendirilen kamu personelleri zaten hayvan haklarına hâkim olmayan kişiler olduğundan, işleyen bir denetim mekanizması yok ortada” dedi. Barınaklardaki kötü muamelenin, kamudaki hiyerarşi içinde saklandığına değinen Akyıldız, “Bu koşullarda hayvanlara kötü muameleyi tespit etmek de mümkün olmuyor. Mevcut sistem, hiçbir koşuluyla hayvanların haklarını gözetmiyor. Tepkiler kamuoyunda çok yükselince günü kurtarmak için bir iki işten çıkarma oluyor hepsi bu. Barınaklarda çalışacak personelin bu anlamda belli bir liyakate tabii tutulması gerekir” şeklinde konuştu. Belediyelerin sahipsiz hayvanlara karşı sorumlulukları olduğunun altını çizerken, cezai yaptırımların uygulanmadığını belirten Akyıldız, “Beslenme, barınma, tedavi gibi ihtiyacını karşılamak zorunda. Ancak belediyelere karşı bu noktada hiçbir yaptırım uygulanmadığı için bu sorumluluklarını pek önemsemiyorlar ve bu hayvanların bakımlarını büyük ölçüde gönüllüler üstlenmiş oluyor” dedi.

Büyük baş hayvanların beslendiği tesisler hakkında da konuşan Ertürk, “Bizim hayvan hakları savunucuları olarak nihai amacımız bütün hayvanların yaşam hakkını korumak ve hiçbir hayvanın sömürülmemesini sağlamak elbette. Hayvanları birer meta olarak görmüyoruz. Ancak şu an var olan sistem gerçekliğini görmek gerekiyor. Bu koşullar altında bu tesisleri de çok sıkı denetlemek gerekiyor. Burada çalışan personelin de psikolojik muayenelerden geçmeleri gerekiyor” şeklinde konuştu.

Evrensel'i Takip Et