20 Mayıs 2022 00:01

Kocaeli’den genç bir işçi: Acı içinde yaşamamak için örgütlü mücadeleye başladım

"Tek tek bir yere kadar oluyor. Ama birlikte mücadele edersek kazanabiliriz. Ben örgütlü mücadele etmeye başladım. Hayatımızın hep yokluk ve sefillikle geçmemesi için..."

Fotoğraf: Delwin Steven Campbell/Flickr

Paylaş

Kocaeli’den genç bir işçi

Merhaba ben Sinan. 18 yaşında genç bir işçiyim. Benim hayatım belki de birçok insandan daha farklıdır. Her şey ben 7 yaşındayken başladı. Babam bir tır firmasında çalışıyordu. Yurt dışına gidip ayda bir geliyor, evde bir gün durup geri gidiyordu. O yaştaki bir çocuk için ne kadar zor olduğunu düşünsenize; babanız gidiyor ve arkasından hıçkıra hıçkıra ağlayan kardeşiniz ve siz... Anlayacağınız küçükken büyük bir insan olduk! Babam bu süre zarfında annemi aldattı. Beş yıl içinde tehdit, şiddet, kavga ne ararsanız var. Eski evimiz zaten harabeydi; faresi eksik olmayan, yağmur yağınca çatısı damlayan... Bu arada babam eve para vermezdi, başkalarıyla yer, kumar oynar, annem bizim okuduğumuz okulun ana sınıfında bakıcılık yapardı. 5 yıl aşağı yukarı böyle geçti. En son babam anneme şiddet uyguladı. Annemin kafası koltuğun tahtasına çarpınca bayıldı. Annemin başında saatlerce ağladık. Annemin uyanmasını bekledik. Geceye kadar baygın yattı. Kadının her yeri morluklar ve kanlar içindeydi. O gün tak etti. Ertesi gün bir çanta kıyafetle o köyden çıktık. Biz kardeşimle böyle büyüdük...

Kocaeli’de teyzemin yanına geldik. Evleri küçük ama sıcaktı. Annem çalışmaya gittiğinde bize teyzem baktı. Okula başladım, derslerim berbattı. Annem çalıştı çabaladı bizimle ilgilenmeye çalıştı. Sonra başka bir yere taşındık. Okulun yanıydı. Ben ve kardeşim evde yalnızdık, hep kavga ederdik. Ben babam gibi yapıp, kavga edince dışarı çıkardım. Herhalde bizde de biraz iz kalıyor... Her gün dışarıda açlıktan ağlardım. Bir de annem açısından düşünsenize hem çalışıyorsun hem de çocukların dışarıda açlıktan ağlıyor. En sonunda dayanamayıp beni yatılı Kur’an kursuna verdi. Kardeşimi de işyerine götürürdü. Yurttan kaçıp eve gelirdim. Yurttan kaçınca da dayak yiyordum. 2 yıl yurda gittim böyle. Telefon yok, dışarı çıkmak yok, hep ezber, başkasının eline bakarak büyüdük. Hiç param olmadı. Yıllar sonra babamı görmeye gittim. Yanına gittiğimde bana verdiği kulaklığı cebimde unutmuşum. Bana hırsız damgası vurmuştu. Peki, babamın bunca yıl benden çaldıklarına ne demeli? Benim psikolojim altüst olmuştu.

Esas buraya kadar sağlam durmaya çalıştım. Hani erkenden büyümüştük ya, sonra annem tekrardan biriyle evlendi. Kendi öz evladını evden kovan adam bize sevgi gösterir miydi? Göstermezdi, göstermedi de. Bir yıl sonra kavgalar tartışmalar bu evde de başladı. Çalıştığım biriktirdiğim binlerce lira bir anda çöp oldu. Kendisi işsizdi, çalışmıyordu. Para için durmadan söylenen, huzursuzluk çıkartan bir adam, bir gün dayanamayıp bağırdım o da beni evden kovdu. Oturduğumuz evin kirasını annem veriyor. Annem araya girdi. Annemi ilk defa öyle çaresiz gördüm. Dayak yedi, borç ödedi. Benim için hem ana hem baba hem de dost olan birini bırakamazdım. Hâlâ ayakta duruyorsam annem içindir. Buradan anneme sonsuz teşekkürler. Tüm bunları neden anlattım? Hem içimi döktüm. Hem de benim yaşadığımı binlerce çocuk yaşıyordur. Şiddeti kavgayı, açlığı yaşamaması için de mücadele etmek gerekiyor. Nasıl mı? Tek tek bir yere kadar oluyor. Ama birlikte mücadele edersek kazanabiliriz. Ben örgütlü mücadele etmeye başladım. Hayatımızın hep yokluk ve sefillikle geçmemesi için...

ÖNCEKİ HABER

Enes Kara haberi nedeniyle işten çıkarılan Gazeteci Faik Akgün yeniden işsiz kaldı

SONRAKİ HABER

SADAT'ın iktidar ile ilişkisi, NATO vetosu ve Erdoğan'ın pazarlığı | Gündem Politika

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...