YSK kararının zamanlaması

Türkiye hızla seçime yaklaşırken siyasi partilerde aday listelerini açıkladılar. Tüm kesimler listelerle ilgili değerlendirmelerini yaptı ve yapmaya devam ediyor.Bu genel değerlendirmeler göz önüne alındığında çarpıcı tespitlere ulaşmak mümkün.Listelerin açığa çıkardığı en temel gösterge BDP destekli Emek Demokrasi ve Özgürlük blokunun Türkiye’ deki tüm ezilenlerin ve ötekileştirilenlerin tek alternatifi olduğu gerçeğidir. Bunun dışındaki listelerde ortaya çıkan, sistem bekçiliği ve statükoculuğun ötesinde bir şey değildir.Türkiye siyasetinin hızla sağcılaştığı bu seçimlerde artık umut ve gelecek Emek Demokrasi ve Özgürlük blokunundur.

BDP ve blok adayları Kürt halkının siyasal ifadesini temsil ettikleri kadar Türkiyeli emekçilerin, demokratların ,ötekileştirilen yok sayılan kimliklerinin de temsilcisidir. Aday profili incelendiğinde bu kolayca görülebilir. Listede yer alan adaylar içerisinde sosyalistler, Aleviler, Süryaniler, sanatçılar,emekçiler,samimi dindarlar Türkiye toplumunu kapsayıcı niteliktedir.

Önemli bir süreçte gerçekleşen seçimlerde ilk etap başarıyla gerçekleştirilmiş Türkiye halklarının gelecek umudu açığa çıkarılmıştır. Şimdi ise işin asıl zor olan kısmına gelinmiş bulunmaktadır.

SİSTEM SALDIRGANLAŞIYOR

Türkiye’deki mevcut sistemin kendini koruma güdüsüyle her türlü saldırganlık içerisine gireceği YSK kararıyla bir kez daha görülmüştür. Dolayısıyla işimiz hiç de kolay değildir. Siyasal tasfiye konseptinin devam ettiğini gösteren saldırılara karşı yapılması gereken daha büyük bir direnişin ve emeğin örgütlenmesidir.

YSK kararı direnişi zorunlu kılmaktadır. Egemenler her türlü saldırıyla tasfiye edemedikleri Kürt hareketini şimdi kendi hukukunu çiğneyerek sınırlamaya çalışıyor. BDP ve blokun heyecan yarattığı ve her halükarda büyük bir zafer kazanacağının işaretlerinin net görüldüğü bir süreçteki bu saldırı başka türlü izah edilemez.

Emek, demokrasi ve özgürlük blokuna düşen bu saldırıları boşa çıkaracak halkın kazanımlarını sahiplenerek büyütecek bir çalışma içerisine girilmesidir. Yaşamın her alanında bu saldırılara boyun eğilmeyeceği, dosta düşmana gösterilmeli ve siyasal kazanımların ne pahasına olursa olsun korunacağı ispatlanmalıdır.

BLOK DİRENİŞİ ÖRGÜTLEMELİDİR

Parlamenter sistem önemli olmakla beraber vazgeçilmez değildir, mücadelenin bugüne taşınmasında esas olan meşruluk ve halk mücadelesiyse bundan sonrası için gerekirse bu çizginin esas alınacağı da sisteme iyi hissettirilmelidir. Binlerce insanın siyasal tutsak olduğu bir ülkede halkın temsilcilerinin esas alacağı çizgi bu meşruluk çizgisinin dışında olmayacaktır. Bu noktada karar vermesi gereken egemenlerdir. Eğer siyasal tasfiye konseptiyle Kürt halkının meşru mücadelesi bitecek sanılıyorsa bir kez daha yanılacaklardır. Burada açığa çıkan bir başka noktada sistemin aslında Kürt siyasal mücadelesini sınırlayarak kabul etme anlayışıdır. Egemenlerin bu sinsi oyununa boyun eğmemek ve egemenlerin belirlediği alanda değil, gerekirse halkın içerisinde, meydanlarda siyaset yürütülmelidir.

Şimdi herkese düşen görev Kürt halkına dayatılan bu konsepte karşı, meşru direniş çizgisinin daha da büyütülerek halka layık olmaktır. Oluşturulan blok halkın gelecek umudu olmakla birlikte bu direnişi de örgütlemeye aday olmalıdır.
YSK kararından sonra egemenler iyi düşünmeli kararını ona göre vermelidir. Hukuk adı altında yaşatılan hukuksuzluğu bu halkın kabul etmesi mümkün değildir. Bu mücadele bugünlere egemenlerin sınırlarını çizdiği bir siyasal anlayışla gelmediği gibi bundan sonrada yürümeyecektir. Tercih egemenlerindir ya en azından kendi hukukuna saygı  gösterecek ya da Kürt halkının her yerde haykırdığı gibi” an azadi an azadi ya özgürlük ya özgürlük” ile sınırlarını çizdiği mücadeleyi kabul edecektir.

*Demokratik Özgür Alevi Hareketi