Medya iktidar kıskacında
TESEV ve Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği tarafından düzenlenen "Piyasa İktidar ve Sahiplik Kıskacında Medya: Türkiye'nin Basın Özgürlüğü Sorunu" konulu konferansta açılış konuşmasını Friedrich Ebert Stiftung Derneği Türkiye Temsilcisi Michael Meier ve TESEV Demokratikleşme Programı Danışmanı Dilek Kurban yaptı. Meier, basın özgürlüğünün medyada önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, medyanın çeşitli sorunlar yaşadığını söyledi. TMK, medya mülkiyeti yapısı, oto sansür ve medyada editöryal özgürlük olmaması gibi sorunlara değinen Meier, bunların medyanın çalışması için zor bir ortam yarattığına dikkat çekti. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Ceren Sözeri "İktidarın Çarkında Medya: Türkiye'de Medya Bağımsızlığı Önündeki Siyasi, Yasal ve Ekonomik Engeller" başlıkla raporu sundu. Sözeri, milliyetçi, muhafazakar değerlerin medya politikalarını belirleyen yasalarda var olduğunu, bu değerlerin de merkeziyetçi ve bürokratik süreçler sonucunda ortaya çıktığını söyledi. Reklam piyasasından en fazla televizyonun pay aldığını, ikinci büyük payı ise yazılı basının oluşturduğunu ifade eden Sözeri, siyasi kutuplaşmadan en fazla etkilenen alanın da yazılı basın olduğunu dile getirdi. Reklamların yayın çizgilerine göre verildiğini ifade eden Sözeri, muhalif olan basına reklam verilmediğinin altını çizdi. İnternete erişimde sınırlamalar yaşandığını ifade eden Sözeri, gazetecilerin mesleği üzerindeki siyasal baskılara dikkat çekti.
RTÜK: ÇOK DEMOKRATİĞİZ!
Sözeri'nin eleştirel raporunun ardından RTÜK Üyesi Vahap Darendeli ve Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği Başkanı Dursun Güleryüz eleştirilere yanıt verdi. Darendeli, tarihi şahsiyetler ve eşcinsellerle ilgili yayına yönelik yaptırım kararlarına ilişkin eleştirilerin, AB ilerleme raporunda yer aldığını söyledi. Avrupa tarafından RTÜK'e yönelik eleştirileri aktaran Darendeli, yanlış aktarımların bu tür raporların hazırlanmasında etkili olduğunu savundu. Batılı meslektaşlarının da RTÜK'ün yasa yetkisini abartılı kullanıldığına dair eleştirileri olduğunu aktaran Darendeli, National Geographic, Discovery Channel'in Türkiye'de lisanslı olmadığını, yeniden lisans almak zorunda kaldıkları için bu durumun AB raporuna başka türlü yansıdığını savundu. Kadının medyada yansıması ve toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen yayınlara yönelik yaptırımlar olmadığına dair eleştirilere yanıt veren Darendeli, haksız eleştiriler yapıldığını savunarak, “Biomen” reklamını kaldırmalarını örnek gösterdi. Nefret söylemine ilişkin Van depreminden sonra sunucu Müge Anlı'ya ilişkin yaptırım kararını hatırlatan Darendeli, RTÜK'ü savundu. RTÜK’ün bağımsızlığına ilişkin eleştirilere yanıt veren Darendeli, RTÜK'ün Türkiye'deki üst kurullar içinde en bağımsız olan kuruluş olduğunu ileri sürdü. RTÜK üyelerini TBMM'nin seçtiğini belirten ve tüm partilerin üyelerinin olduğunu ifade eden Darendeli, “Böyle bir yapı başka bir yerde bulamazsınız. RTÜK üyeleri idareye bağımlı değildir. Cumhurbaşkanlığından, Bakanlar Kurulu'ndan seçilirse daha bağımlı olur. Biz herhangi bir bakana da bağımlı değiliz. Atama ile gelen üyemiz yok. Bağımsızlığımız diğer kurumların içinde en önde olanıdır. Avrupa'daki kurumlar arasında da en bağımsız olanı RTÜK'tür” dedi. (MEDYA SERVİSİ)
Evrensel'i Takip Et