19 Kasım 2012 13:21

Sesi ‘fazlaca’ yanık Kürt belediye başkanı

Hıdır Bey

Her ne kadar şu aralar daha çok boş mideleri ile gündem olsalar da "Kürt" namı ile bilinip memleketimiz üzerinde birlikte yaşamaktan pek memnun olduğumuz kardeşlerimizin, belki de en çok bilinen özellikleri yanık sesleridir. O sesler ki bütün bir Ortadoğu'yu sarıp sarmalamakta, Avrupa'da ve dahi Amerika'da müzikbilimcilerin merakını celbetmektedir. Madem ki Kürtlerin açlıklarını bitirip az buçuk yüzlerini güldürecek günlere ulaştık. O halde yaşanmış bir olay anlatarak hep beraber gülümsememize katkı vermeye çalışalım…
Dedik ya, Kürdün sesi yanıktır diye. Amma elbet bütün fertlerinin değil. Arada yanarken azıcık altı tutmuşlar da çıkmakta ve dahi hiç çekilmez olabilmektedir! İşte onlardan biri de halihazırda bir ilin belediye başkanlığını sürdürmektedir. Kendisi, şu karışık günlerden önce -ki malum olduğu üzere Kürt bir de 'karışık günleri' ile meşhurdur- daha az karışık günler yaşanmakta iken, bir televizyon sohbetine katılır. Diğer konuk da ünlü bir kadın şarkıcımızdır.   Program başlar… Başkan politikadan, şehrinden, kendisinden anlatır… Şarkıcımız da müziğinden, planlarından, şarkılarından… Sonra nasıl olduysa olur mevzu başkanın şarkı söylemesine gelir. Bu iş böyledir: Kimse kalkıp müzisyene, "bir kuble belediye başkanlığı yapar mısınız" demez ama belediye başkanına, "az mırıldanın başkan, kırmayın bizi" denir! Başkan uyarır: Bak benim sesim yanıktır ama biraz fazla yanıktır! Şarkı söylersem duramazsınız burada!
Yok efendim, ısrar kıyamet! "Eh peki" der, "siz istediniz"… Ve başlar bir uzun havaya amma gerçekten durulası değil stüdyoda… Ve fakat belli etmez kimse, sonuna kadar idare ederler. Belediye başkanı da, "Yav güzel mi söylüyorum acaba? Kimse bir şey demiyor?" diye hayret eder, daha bir şevkle sürdürür bağırmayı! Uzun hava sonunda bitince, sunucu hemmen diğer konuğuna döner ve başka bir muhabbet başlatır… "Yeni bir istek" bekleyen başkan da bozulur ama çaktırmaz artık.
Program biter, başkan şehrine döner, işe güce dalar. Bir gün çıkar, halka bir hal hatır sorayım diyerek caddelerde gezinir. Herkesle selamlaşma, sohbet. Derken bir esnaf önünü keser. "Başkan az benle şu arkaya gel"… Özel bir sorunu vardır herhalde, bir istek? Başkan, "Söyle burada, bizim gizlimiz saklımız mı var" der ama yok! Esnaf illa ki gidecektir başkanla beraber arkaya… Madem kurtuluş yok, "Durun hele bakalım" deyip gider… Yalnız kaldıklarında esnaf anlatır derdini, "Başkan bak, mert adamsın, iyi adamsın senden hoşnuduz. Amma bir daha sakın çıkıp türkü söyleme, bizi böyle rezil etme!"


[email protected]

Evrensel'i Takip Et