Dersim’de sokakta yaşayan Mustafa Tümen: Kafamı sokacak bir göz ev olsa yeter
Mustafa Tümen’i, elinde uzun bir sopa, bir çanta ya da bir poşetle bir çay ocağında ya da kafede, kürsüsü dışarıda olan herhangi bir yerde otururken görürsünüz.

Mustafa Tümen | Fotoğraf: Orhan Kurul/Evrensel
Orhan KURUL
Dersim
Dersim’de bir çay ocağında ya da kafede, kürsüsü dışarıda olan herhangi bir yerde otururken görürsünüz Mustafa Tümen’i; elinde uzun bir sopa, bir çanta ya da bir poşetle. Elindeki sopanın bir amacı yokmuş, “Süs” diyor. Ama çanta önemli; yedek kıyafet ve olursa akşam yemeği için. Sokakta kalmaya başladığından beri Mustafa’nın bir uzvu gibi oluvermiş çantası ve sopası.
"BOŞALTILMAMIŞ OLSAYDI KÖYDEYDİM"
Mustafa Tümen 1971 yılında Dersim merkeze bağlı Çiçekli köyünde doğmuş. 22 yıllık köy hayatı ’93 yılındaki köy boşaltmalarıyla sona eriyor. O vakte kadar hayvancılık yapıyor, odun kesip onun ticaretini yapıyor. ‘Güzeldi o zamanlar, boşaltılmamış olsaydı köydeydim şimdiye kadar’ diye anlatıyor o yılları. Mustafa’nın hikayesinin kırılma noktası ise damdan düşmesi oluyor. O güne kadar sağlıklı, gücü kuvveti yerinde bir delikanlıymış. Sonra, zihinsel problemler yaşıyor. “Düştükten sonra toparlayamadım kendimi, beynim hasar görmüş” diyor.
GÜZEL, SERİN, SESSİZ, SAKİN
Yazları Munzur’un kıyısında Gola Çetu Parkı’nda kalıyor. Evi olarak kullandığı parkı, “Güzel, serin, sessiz, sakin” diye tarif ediyor Mustafa. Sessizlik ve sakinliği seviyor belli; 1 saat oturup 5 çay içer de 5 kelime çıkmaz ağzından. En fazla “Ne konuşayım ki?” der. Kış aylarının zorluğunu, kafasını sallayıp dudaklarını ısırmasından anlıyorum. Kendisi de zaten “Kışları çok zor hocam yaw” diyor ve ekliyor. “İnşaatlarda, kuytularda kalıyorum, sıklıkla donma tehlikesi geçiriyorum. Kafamı sokacak bir göz ev olsa yeter!”
Mustafa, uzun zaman Elazığ’da Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde psikolojik tedavi de görmüş ama dayanamamış “Ruhu daralmış” çıkmış hastaneden atmış kendini Dersim’in sokaklarına. Bakımevi, hastane ona göre yerler değilmiş; “Benim rahat rahat gezmem gerek hocam, daralırım, duramam kalabalık gürültülü yerlerde” diyor.
EN BİLİNDİK ÖZELLİĞİ ZARARSIZLIĞI
Dersimlilerin büyük kısmı tanır Mustafa’yı. Mustafa’yla konuşurken yan masadan sohbetimize şahit olan biri ‘Zararı yok kimseye’ diyor. Mustafa’nın en bilindik özelliği zararsızlığı. “Sever insanlar beni, çay da ısmarlıyorlar, sigara da alıyorlar, 3-5 lira da veriyorlar. Yoksa yaşayamam” diyerek hem ‘Nasıl geçindiğini’ hem de Dersimlilerle hukukunu anlatıyor. Mustafa’nın ailesi var aslında, zaman zaman da gidiyor ama ‘Kimseyi rahatsız etmek istemiyorum’ diyor. Köydeyken evlenmiş de, 3 çocuğu da olmuş ama sonra boşanmış. Evlilik meselesini anlatırken sıkılıyor, ‘Bunu konuşmayalım’ diyor ve noktalıyor sohbeti.
Evrensel'i Takip Et