16 Kasım 2012 16:04

Ölüm haberi istemiyoruz

Sadiye Eser - Selçuk Arslan - Ercan Öner

Dönüşümlü açlık grevinin yapıldığı yerlerden biri de Bağcılar. BDP temsilciliğinden içeri giriyoruz. Kamera ve fotoğraf makinesini gören annelerin zılgıt sesi odada yankılanmaya başlıyor. Duvar dibinde dizilmişler, başlarının hemen üstünde Kürtçe ve Türkçe dövizlere taleplerini yazmışlar. Dövizlerden birinde, “Susanlar saldırganların suç ortağıdır” yazıyor. Yıllardır, dillerini, kimliklerini, taleplerini görmezden gelenleri ve buna sessiz kalanları eleştiriyorlar.   
Kimi açlık grevindeki çocuğu için, kimi eşi için dönüşümlü açlık grevine başlamış iki hafta önce. İkişer ya da üçer günlük dönüşümlü açlık grevi yaparak, ceza evlerinde bedenini ölüme yatıran tutuklulara destek veriyorlar. Onların taleplerini kendi talepleri olarak kabul etmişler.

CAMİ İMAMI ZİYARET ETTİ

Açlık grevinde olan anneler bir an olsun yalnız kalmıyor. Mahalleli, demokratik kitle örgütü temsilcileri, Meleler, din adamları anneleri ziyarete geliyor.
Ziyaretçiler arasında Bağcılar’da bir caminin imamı da var. İnsanların ana dilinin inkarının günah olduğunu söylüyor, açlık grevinde olanların taleplerinin insani talepler olduğunu dile getiriyor.

HEPSİNİN BİR HİKAYESİ VAR

Dönüşümlü açlık grevinde olan annelerin hepsinin ayrı ayrı hikayesi var. Hikayelerin ortak noktası Kürt oldukları için başlarına gelenler...
Cemile Çiftçi’nin Kardeşi Selim Çiftçi Erzurum Oltu Cezaevinde.  Kardeşine destek vermek için dönüşümlü açlık grevine başlamış.  “Evlatlarımızın ölüm haberini almak istemiyoruz” diyor. Yetkililerin “görmedim, duymadım, bilmiyorum” anlayışıyla açlık grevlerine yaklaşmasına tepki gösteriyor.

KÜRTÇE KONUŞMAK YASAK

Emine Dağ’ın Oğlu Ömer Dağ Kandıra Cezaevinde tutuklu. Oğluyla cezaevinde yaptığı her görüşmede Kürtçe konuştuğu için gardiyanlar tarafından uyarıldığını anlatıyor. Markete, hastaneye veya başka bir yere gittiği zaman ana dilinde konuştuğu için tepkiler aldığını, hatta kendisiyle dalga geçildiğini söylüyor. “Hakkınmız olan anadilimizi serbest bir şekilde kullanmak istiyoruz” diye talebini dile getiriyor öfkeli bir şekilde.

KIRK MİLYON İNSANIN DİLİ NEDEN YASAK?

Sebiha Bozan’ın açlık grevinde olan bir yakını yok. Açlık grevinde olanların taleplerinin kendi talebi olması nedeniyle dönüşümlü açlık grevine katılmış. “40 milyon insanın dili neden yasaktır” diye  soruyor. Açlık grevlerinin sona ermesi için devletin üzerine düşeni yapması gerektiğini sözlerine ekliyor. (İstanbul/EVRENSEL)


KADINLARA GÜL

Oradan ayrılmadan Bedri Soylu isimli vatandaş geliyor ellerinde güllerle. Eşi Meryem Soylu’nun Ankara’da bulunan Sincan Cezaevinde tutuklu olduğunu söylüyor. Eşi 39 tutuklu arkadaşıyla beraber Batman’dan Sincan’a sürgün edilmiş. Açlık grevlerine destek vermek için ziyarete geldiğini anlatıyor. Yanında getirdiği gülleri cezaevinde olan kadınlar adına dönüşümklü açlık grevinde olan kadınlara dağıtıyor.

Evrensel'i Takip Et