13 Kasım 2012 11:45

Gazeteciler: Birbirimizin davasına sahip çıkıyoruz

ODA TV ve KCK gibi davalarda yargılanan gazeteciler, "birbirimizin davasına sahip çıkıyoruz" dedi. Gazeteciler, söz konusu davalarda gazeteciliğin ve basın özgürlüğünün yargılandığının altını çizerek, birbirlerinin davalarını takip ettiklerini dile getirdi.
Dışarıdaki Gazeteciler, Oda TV ve KCK basın davaları gibi siyasi davalarda yargılanan birçok gazetecinin de aralarında bulunduğu meslektaşlarından süregiden basın davaları hakkında görüş aldı. Dışarıdaki Gazeteciler, "Bugün Türkiye'de gazeteciler, farklı davalar kapsamında aynı ortak nedenle yargılanıyor: Gazetecilik!" dedi.
Bu duruma karşı en etkili cevabın birbirlerinin davalarına sahip çıkan, KCK ve Oda TV davası sanığı gazetecilerden geldiğinin altını çizen Dışarıdaki Gazeteciler, konuyla ilgili gazetecilerin görüşlerine yer verdi. Görüşü alınan bütün gazetecilerin ise mesajı aynıydı: "Davalar fark etmez, yargılanan gazetecilik. Birbirimizin 'davasına' sahip çıkalım."

YALÇIN: HABER YAZARAK TERÖR SUÇU İŞLEMİŞİM

disarıdakigazeteciler.com'a görüş yollayan Oda TV davası tutuklu sanığı Soner Yalçın, mesajında şunları söyledi:
“İddianamemde silah yok, bomba yok, şiddet eylemi yok. İddianamemde; 361 kez "haber", 280 kez "kitap", 53 kez "köşe yazısı", 26 kez "röportaj", 5 kez "makale" kelimesi geçiyor. Bunu sadece ben yapmadım! Dava adı KCK da olsa Ergenekon da olsa onlarca meslektaşım yaptı! Onlarcasının üzerinde de aynı korku iklimi dolaştırılıyor. Bizden istenen çok açık, düşün-me, yaz-ma! (…)” diye konuştu.

KURŞUN: ODA TV DE GAZETECİLİK GÖREVİNİ YAPIYOR

KCK basın davası tutuksuz sanıklarından Vedat Kurşun da mesajında "Oda TV de özgür basın da gazetecilik görevini yerine getiriyor" dedi. Kurşun'un mesajı şu şekilde: “Cezaevlerindeki bütün gazetecilerin serbest bırakılması gerekir. Yanlış bir haber yapıldığında bununla ilgili hukuki süreç ya da meslek etiği açısından birtakım yaptırımlar zaten gündeme gelir. Ama düşüncelerden korkulmaması gerekir. Gazetecilerin gerçeği yazma, iktidarın saklamaya çalıştığı gerçekleri kamuoyuna duyurma görevi vardır. Odatv olsun, özgür basında çalışan arkadaşlarımız olsun, bu görevi yerine getirmek zorundalar ve bunu yapıyorlar. Ama gazetecilerin bu görevini çarpıtıp onları cezaevlerine tıkan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu zihniyetin bir an önce sonlandırılması, cezaevlerinde bulunan tüm gazetecilerin ve siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekir diye düşünüyorum. Daha dün Pozantı haberini yapan DİHA muhabiri Zeynep Kuriş tutuklandı. Pozantı Cezaevi'nde çocuklara fiziksel ve cinsel işkenceyi ortaya çıkaran muhabir arkadaşlarımızdan Özlem Ağuş aylardır cezaevinde. Haberi yapanlar, gerçeği ortaya çıkardıkları için cezaevlerine atılıyor.”dedi.

GÜRSEL: HEPSİ BİZİM DAVAMIZ

Milliyet gazetesi köşe yazarı Kadri Gürsel de bütün gazetecilere sahip çıktığı mesajında, "davalardan birindekilere özgürlük isteyip, diğerlerine bigane kalmamalı" dedi. Gürsel mesajında şunları söyledi:
“Basın özgürlüğü' bir kavram olarak elbette ki siyasi içerikli. Çünkü demokrasinin olmazsa olmazı. Demokrasi mücadelesi vermek bir siyasi tavır almak anlamına geliyorsa, basın özgürlüğü mücadelesi vermek de öyle. Çünkü bir ülkede basın özgür değilse, o ülkede düzenlenen seçimler ne kadar serbest olursa olsun, adil olmaz. Adil seçim yapamayan bir ülkedeki rejimin ne kadar demokratik olduğu da tartışmaya açılır. Demokrasi ve basın özgürlüğü arasında nasıl doğrudan bir kavramsal ilişki varsa, demokrasi mücadelesi ile basın özgürlüğü mücadelesi arasında da var. Belirli bir siyasi program ve eylem etrafında bir araya gelenler, söylem ve davranışlarıyla demokrasiyi sadece kendileri için istediklerini gösteriyorlarsa, bu durum onların aslında demokrasi değil iktidar mücadelesi verdiklerinin işaretidir. Çünkü demokrasi ayrımsız herkes içindir.”diye konuştu. (MEDYA SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et