16 Şubat 2020 15:32

Gezi, bir demokrasi bildirisidir

Halil İmrek yazdı: "Gezi’ye katılan milyonların siyasi talepleri, ne darbecilerin hedefleriyle ne de uluslararası kuruluşların hedefiyle uyuşmaz."

Taraftar grupları, Gezi Parkı'ndaki eyleme destek amacıyla Taksim Meydanı'na yürüdü - 8 Haziran 2013 | Fotoğraf: Onur Çoban/AA

Paylaş

Halil İMREK

Dünyaya örnek olan, umut veren, muktedirlerin ise hayalet gibi korktukları Gezi direnişi 7 yaşına girdi. Değişik zamanlarda Gezi’ye katılanlara yönelik açılan çeşitli davalardan sonra şimdi de Osman Kavala, Mücella Yapıcı ve Yiğit Aksakoğlu'nun müebbet, diğerlerinin 15 yıl ile cezalandırılması isteniyor. 18 Şubat Salı günü karar aşamasına gelen mahkemenin duruşması yapılacak.

Siyasi iktidarın; Gezi direnişini, "Dış güçlerin" oyunu "Darbe girişimi" olarak değerlendirmesi yaklaşımıyla paralel bir anlayışla sürdürülen yargılamaya karşı emek, demokrasi güçleri; "Gezi yargılanamaz", "Gezi'yi yargılamak, Gezi'yi karalamaktır; baskıcı, antidemokratik politikalara karşı çıkan halkın mücadelesini yargılamaktır" diyor.

Gezi direnişine daha önce de dava açtılar, insanları gözaltına aldılar. 2015 yılında Taksim Dayanışmasından 5, toplamda 26 kişi, Gezi eylemlerinde “örgüt kurmak ve yönetmek” ile “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılandı. Mahkeme beraat kararı verdi. Bu beraat kararı zaten halkın vicdanında haklı ve meşru olan Gezi’nin, anayasal ve demokratik bir hak olduğunu kesinleştirdi.

Az çok demokratik olan, bağımsız bir yargının olduğu ülkelerde Gezi gibi bir halk hareketini yargılamak bir yana bu, üniversite kürsülerinde, sosyoloji bölümlerinde her halde ders konusu olurdu. Zira hukuk devletinin en temel özelliği, anayasanın temel insan hak ve özgürlüklerini koruyacak şekilde düzenlenmesidir. Düşünce ve ifade özgürlüğü, özgür eleştiri, demokratik siyasal sistemin temel koşuludur. Hükümetin benimsediği resmi görüş veya çoğunluğun benimsediği görüşler dışında muhalif veya azınlıkta kalan görüşlerin de serbestçe ifade edilememesi halinde kamuoyunun serbestçe oluşması hali gerçekleşmeyeceği gibi yurttaşların bilgilenme hakkı da gerçekleşmez. İnsanlık tarihi boyunca bir temel hak olarak düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü için mücadele etmiştir. Bu haklar, temel insan hakkı olarak güvence altına alınmıştır.

Bugün yeniden yargılanmak istenen Gezi, bir demokrasi bildirisidir. Gezi, halkın aralarındaki ayırımları bir yana bırakarak demokrasiye sahip çıkma manifestosudur. Gezi, ülkenin ağacına, toprağına, suyuna, demokrasisine, özgürlüğüne bağlanma eylemidir. Gezi, darbelere, dış müdahalelere karşı halkın kaderini eline almasıdır. Gezi ağaç kesme ile kalekol yapımı arasındaki ilişkiye işaret ederek İstanbul’dan Lice’ye uzanan halkların kardeşliği köprüsüdür. Bu devasa halk hareketi, devam etmektedir. Gezinin etkisi ilk olarak kendisini 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin yüzde onu aşan seçim sonuçlarıyla ortaya çıkmıştır.

31 Mart İstanbul seçimlerinde tek adam tek parti rejimimin inşa edilmesine karşı aralarında derin siyasal farklılıklarına rağmen, tüzel kişilik olarak değil, seçimlerde birbirini gözeten tutum olarak bu tezahür etti. Sandıkta yapılan güç birliği ile kendisini açığa çıkardı. İstanbul seçimlerine müdahale karşısında oy verdiği adayı değiştirerek ya da oy kullanmayarak yüz binlerce fark atan irade de Gezi’nin devamıdır. Bu nedenle de Gezi, bir grubun ya da örgütün eylemi olmadığı gibi sonradan da bir örgüt biçimine kavuşmamıştır. Ancak ülkenin vicdanı olmaya devam etmektedir.

Polis kayıtlarına göre Gezi eylemine ülke çapında milyonlarca kişi katılmıştır. Bugün açılan bu dava üzerinden bize, milyonlara; “Siz bilmiyorsunuz ama sizi birileri kandırdı, kendi emelleri için kullandı” denilmek isteniyor. Açılan davada ile bu fikir enjekte edilmek istenmektedir, Gezi kirletilmek istenmektedir. Bunun için dün kendilerini iktidara taşıyan Açık Toplum Enstitüsü türü uluslararası kuruluşlar işaret ediliyor. Siz iktidara gelmek için uluslararası güç odaklarının kapısını aşındırdığınız için size karşı olanların da aynı yoldan gittiğini zannediyorsunuz. Sizi kandırmadıklarını biliyoruz, sizlerin siyasi hedefleriniz onlarla örtüşüyordu. Çatışmanız da mal paylaşımından çıktı.

Toplumsal olaylar “kandırılma” içermez. Gezi’ye katılan milyonların siyasi talepleri de ne darbecilerin hedefleriyle ne de uluslararası kuruluşların hedefiyle uyuşmaz. Gezi’de katılınan eylemler, basın açıklamaları; demokrasi, barış ve kardeşlik istenen barışçıl etkinliklerdi. Esas şiddet uygulayan güvenlik güçleriydi. Bu şiddet sekiz kişinin hayatına mal oldu. Binlerce kişi sakatlandı.

Gezi eylemlerinin kaynağını, kışkırtıcısını arıyorsanız aynaya bir bakın, kendinizi göreceksiniz. Sizin toplumu boğan otoriterliğiniz, ülkeyi bir ticarethane olarak gören anlayışınız, parkların yerini betona çevirme isteğiniz, evlerimizin içine kadar giren yaşama müdahale tutumunuz, örgütsüzleştirerek ekmeğe muhtaç hale getirdiğiniz emekçilere olan düşmanlığınız bu eylemi kışkırtmıştır. Bu anlamda bu kendiliğinden patlamayı, bu hareketi açığa çıkarma sorumluluğu size aittir. Bir yargılama olacaksa bu geziye katılan bir ülkenin, milyonlarca halkın yargılanması olmamalıdır. Gezi ortaya çıkaran antidemokratik uygulamaların ve Gezi’ye katılan bütün bir ülkeye uygulanan şiddetin yargılanması olmalıdır.

ÖNCEKİ HABER

Dersim'de kaybolan Gülistan Doku'dan 43 gündür haber alınamıyor

SONRAKİ HABER

Aliağa limanlarında patron rekor kırıyor, işçiler düşük ücret ve baskıyla çalışıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...