Kıbrıs’tan iktidarın kıyısına vuran karanlık ilişkiler

Bugün Kıbrıs gazetesinin Falyalı manşetleri
Saray iktidarı ile organize suç örgütleri arasındaki kirli ve karanlık ilişkilere dair iddialar bir kez daha gündemde. Binali Yıldırım’dan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a, Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in yakınlarına kadar uzanan son iddiaların merkezinde 2022’de öldürülen Kıbrıslı yasa dışı bahis ve uyuşturucu baronu Halil Falyalı’nın kara para transferini gerçekleştiren Eski “Finans Müdürü” Cemil Önal yer alıyor. Falyalı cinayetiyle ilgili olarak Türkiye tarafından hakkında ‘kırmızı bülten’ çıkartıldıktan sonra Hollanda’da tutuklanan Önal, burada ‘itirafçı’ olup elindeki bilgi ve belgeleri Hollanda ve ABD istihbaratına vererek özel korumaya alınmıştı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın “Turpun büyüğü heybede” sözlerine gönderme yaparak “Turpun büyüğü Kıbrıs’ta” demiş iktidarın Kıbrıs’ta organize suç örgütleriyle kurduğu kirli ve karanlık ilişkilere dikkat çekmişti. İddialar karşısında iktidar cephesinin günlerce süren suskunluğuna rağmen tartışmaların önü alınamayınca Yıldırım, Soylu, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı İletişim Başkanlığı’ndan art arda bu iddiaların “asılsız” olduğu açıklamaları gelmişti. Ancak gerek gündeme getirilen iddialarla ilgili bilgi ve belgeler ve gerekse bu iddialara dair kasetleri almak ve iddiaların üstünü kapatmakla görevlendirilen KKTC Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim’in görevden alınıp Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan ve örtülü ödenekten sorumlu danışmanı olarak bilinen Serim’in babası Maksut Serim’in de “emekli” edilmiş olması, Kıbrıs’tan iktidarın kıyısına vuran bu karanlık ilişkilerin üstünün “yalanlama” açıklamaları ile kapatılamayacağını gösteriyor.
Halil Falyalı’nın kara para transferini 2014-2021 arasında düzenleyen Cemil Önal, Bugün Kıbrıs Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ayşemden Akın ile Hollanda istihbaratının kontrolünde gerçekleştirdiği röportajında Falyalı ile Erdoğan iktidarının temsilcileri arasındaki karanlık ilişkilere dair birçok iddiayı gündeme getiriyor. Bu iddialar arasında Soylu ve Oktay’a 50 milyon dolarlık rüşvet ile Yıldırım ve Fidan’ın oğullarının aralarında yer aldığı siyasetçiler ve siyasetçi yakınlarıyla ilgili “kaset”ler öne çıkıyor. Önal’ın iddiaları arasında daha önce de Sedat Peker’in itirafları başta birçok kez gündeme getirilmiş bulunan kimi yargı mensuplarına rüşvet iddiaları da yer alıyor. Ancak Önal’ın iddialarının en çarpıcı yönünü Dışişleri Bakanı Fidan’ın Ekrem Serim’i bu iddialarla ilgili Falyalı’nın elinde olduğu söylenen 45 kaseti ele geçirmesi amacıyla KKTC Büyükelçisi olarak atadığı, Serim’in ise sadece 40 kaseti teslim ettiği ve 5 kasetin kayıp olduğu iddiası oluşturuyor.
Bu iddialarla ilgili ayrıntılar birçok haber sitesinde yer aldı, burada uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Ancak son birkaç yıldır, Peker başta, birçok kez organize suç ile iktidar arasındaki ilişkilere dair iddiaların ortalığa saçılması rastlantıyla açıklanamaz. Bu iddialar, organize suç örgütleriyle iktidar arasında, başta kara para transferi olmak üzere kirli ilişkileri açığa vurmakla kalmıyor, suç örgütlerinin bu baskı rejiminin dayanaklarından biri haline geldiğine de işaret ediyor. Zaten bu iddiaların ortalığa saçılması da suç örgütleri ve iktidar içinde onlarla iş birliğindeki klikler arası mücadelenin bir sonucu oluyor.
Cemil Önal’ın iddialarıyla ilgili şey, bu iddiaların üstünü kapatmakla görevlendirilen KKTC Büyükelçisi Ekrem Serim ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden bu yana Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri olan babası Maksut Serim’in görevlerinden alınmalarının bu iddiaların temelsiz olmadığını gösterdiğidir. Dahası bu isimlerin Erdoğan tarafından görevlerinden alınmaları, bu iddiaların nereye kadar dayandığı hakkında da fikir veriyor.
Yine bu iddiaların merkezindeki ismin itirafçı olarak elindeki bilgi-belgeleri Hollanda ve ABD istihbaratı ile paylaştıktan sonra serbest bırakılması ve kendisine koruma sağlanması; bunların, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının “Asılsızdır” açıklamaları ya da Soylu’nun yaptığı gibi “Bu iddiaları yayanlar şerefsizdir” denilerek geçiştirilemeyeceğini ortaya koyuyor.
Öte yandan bu son dalgayı, daha önce Sedat Peker tarafından dile getirilen iddiaların bir devamı olarak da okumak gerekiyor. Peker’in 2021’de yaptığı itiraf ve ifşaat arasında Falyalı ile Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ve Mehmet Ağar’a kadar uzanan uyuşturucu ve kara para trafiğinden Falyalı’nın elindeki “şantaj kasetleri”ne ve Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı’nın kontrgerilla tarafından katledilmesine kadar birçok iddia yer alıyordu.
Falyalı’nın 2022’de öldürülmesi, bu iddialara bağlı bir hesaplaşmanın sonucu olarak gerçekleşmişti.
Organize suç örgütleriyle arasında artık üstü örtülemez hale gelen kirli ve karanlık ilişkiler, bu kez Kıbrıs’tan iktidarın kıyısına vuruyor. Yapılan açıklamalar, bu iddialarla ilgili sorulara yanıt olamıyor. Elbette tıpkı “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmalarında olduğu gibi, iktidarın bu iddiaların üstüne gitmesini beklemek hayalcilik olur. Çünkü bu iddialar ve arkasındaki karanlık ilişkiler, en tepeye kadar çıkıyor. Zaten iktidarın bugüne kadar benzer durumlarda başlattığı soruşturmalar, iddiaları araştırmak bir tarafa üstünü örtmek amacına hizmet etti.
Ancak iktidarın organize suç örgütleriyle ilişkilerine dair iddiaları yalanlaması ve üstünü örtmek istemesi, ana muhalefet partisinden bütün emek ve demokrasi güçlerine kadar, bu iddiaların üstüne gitmenin ve gerçeklerin açığa çıkartılması için ısrarlı bir mücadele yürütmenin önemini ortadan kaldırmıyor. Bugün ülkedeki baskı rejiminin dayanaklarından biri konumunda olan organize suç örgütlerinin bütün ilişkileriyle açığa çıkartılması ve bunlarla gerçek anlamda hesaplaşılması, demokratik bir ülke kurma mücadelesinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Bu nedenle öncekilerin devamı niteliğindeki son iddialar da, sadece iktidardaki çürümenin boyutunu ortaya koymakla kalmıyor, bu çürümüş düzenden kurtulma ve demokratik bir gelecek kurma mücadelesinin hayati bir önem taşıdığını da çarpıcı biçimde gözler önüne seriyor.
Evrensel'i Takip Et