Cevdet Kudret'e mektup
Başımıza bir muhafazakâr sanat çıkardılar. Kârı kadim Ortaoyunu gibi, anlamını bir söyleyen biliyor, bir çırağı/yamağı. Sanat eseri denilen şey muhafaza edilir de muhafaza eden sanat görmedim (Gösterme Yarabbi). Durmadan değişip dönüşendir sanat. Uygarlık da, İslam uygarlığı da öyle. İslam ne alaka derseniz, bir arkadaşımız, “Muhafazakar sanat İslam medeniyetinin ürettiği sanattır” buyurmuş.
Profesördür ama bence hata etmiş, yazıların resim güzelliği kazandığı, taş oymacılığın dantele dönüştüğü, mimarinin kendinden öncekilerden ileri gittiği, ve her dönemin durmadan gelişip dönüştüğü bir hareketi nasıl değişmeye karşı olan “muhafazakar” terimine tıkıştırıyor. Anlayamıyorum.
Ah Cevdet Hocam, ah. Siz bilgisizliğe de tahammül edemezdiniz. Ne var ki günümüzün gözde formu bilgisizlik. Daha doğrusu bilmezden gelme. İki yüzlülüğün şık bir biçimi. Diyelim siz falan kişiye karşısınız. Adam solcu, ölür ölmez de kıymeti artıyor. Başbakan tabutunu omzuna alıyor. Televizyon, radyolar adamın CDlerini çalıp duruyorlar. Üstelik adam bir de Alevi. Susup otursanız bu rüzgâr bir hafta on günde diner. Ama siz bu adama tahammül edemiyorsunuz ki. Çalmayın şu kâfiri deseniz içinizden geçenleri tam ifade edeceksiniz de, durum uygun değil. O zaman adamı müstehcen ilan edersiniz. Söylediği türkülerin bozlakların kadınları aşağıladığını söylersiniz. “Bir tenha” sözünün çağrışımlarına sığınırsınız. Bir tenhada can cananı bulursa sözünün tasavvuf anlamlarını iteler ötelersiniz, can ile canan insan ismiymiş gibi davranırsınız, ohh: “VURUN KAHPEYE!”
Muhafazakârların sempatiyle baktıkları kurumlar ya da değerlerin tasfiye edilmeye çalışılması, toplumsal dokuyu bozması, onun doğal kendiliğinden gelişimine zarar vermesi ve öngörülemeyen olumsuz sonuçlar ortaya çıkarması bakımından cinayet sayılır. Bu yüzden muhafazakâr, otorite ve hiyerarşiye sempatiyle bakmakla birlikte, siyasi otoritenin bu değer ve kurumlara müdahale etmesine veya yukarıdan aşağıya onları yeniden biçimlendirmeye kalkışmasına karşıdır. Örneğin devlet otoritesine duyduğu saygı, devletin ailenin sınırını ihlale kalkışması durumunda biter . Elbette muhafazakar aileyi savunacaktır, ona göre siyasetin amacı hiçbir zaman “yeni bir toplum yaratmak” olamaz Siyaset, toplumun ortaklaşa yaşamdan kaynaklanan sorunlarını çözmeyi mümkün kılması bakımından faydalıdır; ama “ideolojik siyaset” olmamak kaydıyla. Bu anlamda muhafazakar devrimi sevmez, ama reform yada ıslahat fikrine sıcak bakabilir. Yavaş yavaş değişimi savunur.
Evrensel'i Takip Et