29 Ağustos 2019 14:58

Erdoğan, tüm fikirlerin temsil edildiği bir basın arzu ediyormuş!

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Ödül Töreni'nde konuşan Erdoğan, önce basını hedef aldı, ardından "Biz basını daha özgür, daha çoğulcu bir Türkiye arzuluyoruz" dedi.

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Ödül Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında önce Gezi eylemlerini hatırlatıp "Nice yalan haberlerle milletimiz, özellikle de gençlerimiz galeyana getirilmeye çalışıldı" diyerek basını hedef aldı, ardından da "Biz basını daha özgür, daha çoğulcu bir Türkiye arzuluyoruz. Biz şiddete bulaşmadığı, hakarete varmadığı sürece ne kadar aykırı olursa olsun tüm fikirlerin temsil edildiği bir basın arzu ediyoruz. Biz kendi halkına tepeden bakan değil, halk adına gözcülük yapan bir medya düzenini savunuyoruz" dedi.

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin düzenlediği ödül töreninde "Medya Oscarlarına" layık görülen televizyoncular, radyocular, muhabirler ve sanatçıları tebrik eden Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"EMEĞİN HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖRMESİNİ GÖRMESİNE ÖZEL ÖNEM VERİYORUM"

"Hayatta başarı kadar, bu başarının takdir edilmesi de önemlidir. Ödüllendirilen her başarı daha nitelikli çalışmalara ilham kaynağı olur. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak emeğin hak ettiği ilgiyi görmesine özel önem veriyorum. Radyo ve Televizyon Gazetecileri Derneğimizin de kendi alanında gerçekten büyük bir boşluğu doldurduğuna inanıyorum."

"SABİT KALAN YEGANE UNSUR DEĞİŞİMİN TA KENDİSİDİR"

"Dünyada sabit kalan yegane unsur değişimin ta kendisidir. Basın yayın sektörümüzü doğrudan ilgilendiren iletişim teknolojilerinde baş döndürücü bir ilerlemenin yaşandığını görüyoruz. Teknolojiye bağlı olarak yeni medya araçları ortaya çıkıyor. 10-15 sene önce hayal dahi edilemeyen birçok yenilik, bugün hayatımızın vazgeçilmezleri haline geldi."

"HİÇ OLMADIĞI KADAR DEZENFORMASYONA MARUZ KALIYORUZ"

"Bugün dünyanın en ücra köşesinde meydana gelen bir hadiseyi saniyeler içinde cep telefonumuzun ekranından takip edebiliyoruz. Farklı dillerde on binlerce yayına, kitaba, dergiye tabletinize indireceğiniz bir uygulamayla ulaşabiliyorsunuz. Sanal ortamda insanlar mekan sınırı olmaksızın birbirleriyle rahatça iletişim kurabiliyor. Elbette bu yeni medya araçları fırsatların yanında çok ciddi riskleri, tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bugün hiçbir düzenlemenin olmadığı sosyal medyada yalan ve provokatif haberlerin hakimiyeti, doğrulara göre kat ve kat fazladır."

"İNTERNET ADETA DEV BİR MALUMAT ÇÖPLÜĞÜ OLUŞTURUYOR"

"İnternetin kendisi medyasıyla, sosyal ağlarıyla adeta dev bir malumat çöplüğü oluşturuyor. Delile dayanan doğru bilginin, haberin yerini giderek zanna, vehme, çarpıtma ve manipülasyona dayalı malumat alıyor. Bilgiye erişim kolaylaşırken insan ve hakikat arasındaki perde ne yazık ki kalınlaşıyor. Siber saldırılar, şirketlerden devlet kurumlarına hatta seçimlere kadar hemen her şeyin güvenliğini tehdit eder boyuta geldi. Terör örgütlerinin propogandalarını yaymak, yeni militanlar devşirmek için en sık istismar ettikleri alanların başında yine internet geliyor. Bireyin mahremiyetini ihlal, gün geçtikçe ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Linç kültürü ve itibar suikasti sosyal medya ortamında çok büyük yaygınlık kazanıyor."

"PROVOKATÖRLER İZLERİNİ RAHATÇA KAYBETTİRİYOR"

"Provokatörler ve itibar suikastçileri, internetin dehlizlerinde izlerini rahatça kaybettiriyor. Hayatı bir anda altüst olan mağdurlar çoğu zaman hesap soracak muhatap dahi bulamıyorlar."

"GEZİ OLAYLARINDA YALAN HABERLERLE GENÇLERİMİZ GALEYANA GETİRİLMEYE ÇALIŞILDI"

"Yalan haber, sadece insanı değil, günümüz demokrasilerini de tehdit eden unsurlardan biridir. Dünyanın birçok ülkesi gibi Türkiye ve Türk demokrasisi de bu tehditten azade değildir. Son 6 yılda meydana gelen hadiseler bize bu acı gerçeği maalesef pek çok kez göstermiştir. Gezi olaylarında ülkemizle hiçbir alakası olmayan nice yalan haberlerle milletimiz, özellikle de gençlerimiz galeyana getirilmeye çalışıldı. Sokaklarımız ateşe verildi. Esnafımızın malı yağmalandı. İçinde yolcuların olduğu belediye otobüsleri yakıldı. İnsanımız huzursuz edildi."

"17-25 ARALIK'TA İFTİRA KAMPANYASI YÜRÜTÜLDÜ"

"Bundan başarı elde edemeyince 17-25 Aralık'ta bu sefer farklı bir yol denediler. Yargı ve emniyet içindeki FETÖ'cüler eliyle hükümete yönelik bir darbe teşebbüsünde bulundular. Bu süreçte FETÖ, hem kontrolü altında tuttuğu basın yayın organlarından hem de sosyal medyadan demokrasimizi hedef alan yoğun bir iftira kampanyası yürüttü. Maalesef dönemin ana muhalefet partisi de FETÖ'nün bu yalan furyasına arka çıktı."

"MİT TIRLARI İLE TÜRKİYE TERÖRLE İLİŞKİLİ HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILDI"

"MİT tırları ihanetinde olduğu gibi kimi medya mensupları bu dönemde örgütün ajanlığını yapmakta hiçbir beis görmedi. On binlerce Suriyeliyi katleden PKK'lı teröristler özgürlük savaşçısı olarak sunulurken milyonlarca Suriyeli sığınmacıya kapısını açan Türkiye, terörle ilişkili hale getirilmeye çalışıldı. FETÖ'cüler eliyle kotarılan DEAŞ'a yardım yalanının en büyük alıcısı, ne yazık ki uluslararası basın olmuştur."

"YABANCI MEDYA ORGANLARI PROPAGANDA MAKİNESİNE DÖNÜŞTÜ"

"Kendilerini özgür ve tarafsız diye tanımlayan yabancı medya organlarının mesele Türkiye olunca, gazetecilik yapmak yerine nasıl birer propaganda makinesine dönüştüğünü hep birlikte gördük. Özellikle 15 Temmuz gecesi yapılan haberleri, bir utanç belgesi olarak halen hatırlıyoruz. Darbenin başarısız olmasının getirdiği hayal kırıklığına ertesi gün atılan manşetlerde bizzat şahitlik ettik. Türk hükümeti aleyhine konuşacak insan bulamamaktan şikayet eden uluslararası basın kuruluşları bile oldu. Bunları da gördük. Birçok medya kuruluşu darbecileri aklamaya çalışırken Türk milletinin dünya demokrasi tarihine geçecek şanlı direnişi ısrarla görmezden gelindi. Bu tarafgirliğin varlığını güçlü bir şekilde devam ettirdiği de bir hakikattır."

"HER ÜLKEDE YAŞANABİLECEK SIKINTILAR ABARTILARAK MANŞETE TAŞINIYOR"

"Ekonomide, demokraside, terörle mücadelede, bölgesel barış ve istikrarı koruma yönünde attığımız adımlar, uluslararası medyada bugün de hak ettiği karşılığı bulmuyor. Dünyanın hemen her ülkesinde yaşanabilecek sıkıntılar, abartılarak manşetlere taşınırken Türkiye'nin başarıları kasıtlı bir şekilde görülmüyor. Söz konusu milletimiz olunca bağımsızlığın yerini yandaşlık, doğrunun yerini çarpıtma, tarafsızlığın yerini ise önyargılar alıyor."

"SİYASETÇİNİN GÖREVİ DE GERÇEKLERİ SÖYLEMEKTİR"

"Buradan şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum, gerçeği bilmek, doğru bilgiye ulaşmak, her insanın en tabii hakkıdır. Gazetecilik hakikati ortaya çıkarmak mücadelesi ise siyasetçinin görevi de gerçekleri söylemektir."

"BASINI DAHA ÖZGÜR, DAHA ÇOĞULCU BİR TÜRKİYE ARZULUYORUZ"

"Biz sadece ekonomisi, savunması, ticareti, altyapısı, diplomasisi sağlam bir Türkiye istemiyoruz. Aynı zamanda demokrasisi çok daha güçlü bir ülke de istiyoruz. Biz basını daha özgür, daha çoğulcu bir Türkiye arzuluyoruz. Biz şiddete bulaşmadığı, hakarete varmadığı sürece ne kadar aykırı olursa olsun tüm fikirlerin temsil edildiği bir basın arzu ediyoruz. Biz kendi halkına tepeden bakan değil, halk adına gözcülük yapan bir medya düzenini savunuyoruz. Şüphesiz bunun yolu da medyanın demokrasilerdeki rolünü layıkıyla oynamasından geçiyor. İnsanı, ahlakı, basın etik ilkelerini merkeze alan bir bakış açısıyla bu süreci yönetmek zorundayız. Türkiye ne basın hürriyetinden ne de milli güvenliğinden taviz verebilir."

"MEDYAMIZA HAKİM OLAN VESAYETÇİ TONUN ARTIK DEĞİŞMESİ GEREKİYOR"

"Bunun için özgürlük, güvenlik dengesini sağlamak suretiyle yolumuza devam etmek mecburiyetindeyiz. Uzun yıllar medyamıza hakim olan vesayetçi tonun artık değişmesi gerekiyor. Türk medyasının, milleti ile daha barışık bir düzlemi yakalaması önemlidir. İnşallah kendi bakış açısını genişlettikçe, dilini düzelttikçe, seviyesini yükselttikçe toplumdaki itibarını da güçlendirecektir. Biz de bu amaçla yeni medya düzeninin ihtiyaçlarına uygun kamu politikalarını İletişim Başkanlığımız ve diğer ilgili kurumlarımız vasıtasıyla hayata geçirmeye çalışıyoruz."

"BİZİM MEDYAMIZIN GERÇEK TEMSİLCİLERİ MUSTAFA CAMBAZ GİBİ KAHRAMANLARDIR"

"Demokrasiye sahip çıkmak yerine darbeleri alkışlayan, gerçeğin peşinde koşmak yerine hakikati katleden gazetelere de şahit olduk. Terör örgütlerine tetikçilik yapan, kalemini ve klavyesini şiddeti övmek için kullanan gazeteci kılıklı şahıslarda var ama aynı zamanda foto muhabiri şehit Mustafa Cambaz gibi gerektiğinde vatanımızın istiklal ve istikbali uğruna canını feda eden, cesaret abidelerini de gördüm. Haber peşinde koşarken uçurumdan yuvarlanan bir gazeteci kardeşimizin ardından sosyal medyada dolaşıma sokulan utanç verici yazıları da unutmadık. Vefat eden meslektaşlarını linç edecek kadar gözünü nefret bürümüş karakter fukaralarının olduğunu da biliyoruz. Bizim medyamızın gerçek temsilcileri, Mustafa Cambaz gibi gözünü kırpmadan şehadete yürüyen kahramanlardır. Bizim medyamızın sembolleri kışın soğuğuna, yazın sıcağına aldırmadan hakikat peşinde koşanlardır." (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Hakkari'de 5 bölge "özel güvenlik bölgesi" ilan edildi

SONRAKİ HABER

Zonguldak'ta kömür madeninde göçük: 1 işçi yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...