31 Aralık 2018 22:57

Asgari ücret arttı mı azaldı mı?

Esenyurt’tan bir işçiden mektup var: Yüksek enflasyon oranları ilk başta yüksek gibi görünen ücret artışlarının hızla erimesine neden oluyor.

Asgari ücret arttı mı azaldı mı?

Fotoğraf: Evrensel

Esenyurt’tan bir işçi

Aylardık konuşuyorduk kendi aramızda. Beklentilerimizi sorup duruyorduk birbirimize. Asgari ücret ne kadar olacak? Şu kadar olur, bu kadar olmaz, senin dediğini patronlar vermez, en az bu kadar olması lazım... Ve nihayet belirlendi, 2 bin 20 lira.

Açıklandığından pek çoğumuz habersizdi gece vardiyasında olduğumuz için. Telefonlara düşen bildirimlerden haberdar olduk. Vardiyayı teslim almaya giderken 2’li, 3’lü sohbetlerin gündemi elbette ki asgari ücretti. Servislere yetişme telaşı onların nasıl değerlendirdiğini anlamamıza engel oldu tabii. Neyse gecedeki arkadaşlarla geçirilecek koca bir 12 saat var önümüzde, onlarla uzun boylu konuşabiliriz.

Öncelikle şunu söylemek gerek, yeni ücret belli olmadan önce yapılan tartışmalarda 2 bin liranın adeta bir psikolojik sınır olduğu görülüyordu. Ekonomik gidişattan kimse memnun değildi. Hükümete yönelen öfke asgari ücretin bu sınırın altında kalması halinde daha da artacaktı. Bununla birlikte AKP’ye oy verenler dahil pek çok kişi beklentisini 1800 ile 1900 lira arasında tutuyordu.

ALIM GÜCÜMÜZ AZALDI

Asgari ücrete yapılan artışın 400 lira civarında olması pek çok işçi tarafından ilk bakışta kötünün iyisi olarak görüldü. Özellikle yapılan artışın geçmiş yıllarda yapılan artışların üzerinde olması olumlu bir tepkiye neden oldu. Yapılan artışa olumlu bakan arkadaşlara, “Bundan sonra pazar mesailerine gelmezsin o zaman” diye takıldım. “Gelmezsem nasıl geçiniriz, borca harca nasıl yetişiriz” cevabını aldım. Bu cevap aslında yapılan artışın insanca yaşanacak bir düzeyde olmadığını çok net gösteriyordu. Yine arkadaşlarla gerçek enflasyon oranlarını, her şeye yapılan yüksek zamları konuştuk. Alım gücümüzün geçen seneye göre ne kadar değiştiğini tartıştık. Alım gücü kıyaslamaları gayet netti; domates, soğan, çocuk bezi, kira, salça, tuvalet kağıdı... Bu kıyaslamalar çok net gösterdi ki alım gücümüz yeni zamma rağmen geçen sene başına göre artmamış azalmıştı.

Kimi işçiler ise doğrudan yapılan zammın miktarındansa verilecek olan 2 bin 20 lirayı gündem yapıyordu. 2 bin 20 lira ile bir işçinin yaşamını sürdürmesinin mümkün olmadığını bu yüzden bu sene de full mesaiyle çalışmak zorunda olduklarını ifade ediyordu. Hükümet tarafından patronlara sağlanan teşvikler ve işsizlik fonunun yağmalanması da işçilerin gündemindeydi. Hükümetin bu teşvikleri patronlara değil kendilerine verilmesini istiyordu. Ayrıca patronların da bu zamdan memnun olduklarını açıklamaları hükümetin onlara neler vadettiği konusunu da düşündürüyordu.

KAYBEDECEK BİR ŞEYİM YOK!

Kuşkusuz asgari ücret yalnız asgari ücret ile çalışanları ilgilendirmiyor. Asgari ücretin üstünde ücret alan işçiler de bu süreci sıkı takip ettiler. Onlar da kendileri ile asgari ücret alanlar arasındaki ücret farkının kapanmasını istemiyor. Pek çoğu patronların kendilerine aynı oranda (yüzde 26) zam yapacağını düşünmüyor, dolayısıyla onların da düşen alım gücünde bir artış olmuyor, aksine daha da düşüyor. Ücretlerine yapılan artışı ancak şubat ayı başında alacakları ücretleriyle birlikte görebilecekler çünkü daha öncesinde kimseden buna dair bir açıklama yapılmıyor. Tatmin edici bir artışın olmaması işçilerde ciddi bir rahatsızlığa sebep olabilir bu da 2016’da ülkenin pek çok yerinde yaşanan ‘ek zam’ taleplerini yeniden gündeme getirebilir. Bir yıldır usta olan yaklaşık 10 yıllık çalışanın (net ücreti 1900 lira), “Şimdi buradan çıksam başka bir yerde işe başlasam 2 bin 20 lira para alacağım, kaybedecek bir şeyim yok” sözleri bu talebi daha güçlü kılan bir faktör oluyor.

ÜCRETLER ÜÇ BEŞ AYDA ERİYOR

Yüksek enflasyon oranları ilk başta yüksek gibi görünen ücret artışlarının hızla erimesine neden oluyor. 2018 yılı başında alınan 1603 lira ile yıl sonunda alınan 1603 lira arasında ciddi bir fark var. Bu durum asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesinin biz işçilerin aleyhine olduğunu gösteriyor. Asgari ücret 2016 yılı öncesinde olduğu gibi yılın en az iki dönemi hesaba katılarak belirlenmeli ve işçilerin enflasyondan kaynaklı kaybı önlenmelidir. Hükümet ve patronlar verdikleri 2 bin 20 lirayı bizlere lütuf gibi sunsa da gerçek onların sundukları tablodan çok uzak. AGİ çıkarıldığında açlık sınırının altına düşen ücretler ancak sefalet ücreti olarak anılabilir. Asgari ücret vergilerden muaf tutulmalı ve insanca yaşanacak bir seviyeye çıkarılmalıdır.

Evrensel'i Takip Et