20 Eylül 2018 17:03

3. Havalimanı işçileri: Tutuklamalarla eylemleri engelleyemezler

Evrensel’e konuşan 3. Havalimanı işçileri, ‘Tutuklamalarla eylemleri engelleyemezler çünkü insanın dayanabileceği bir sınır var’ diyor.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Vedat YALVAÇ
İstanbul

3. havalimanında kötü çalışma koşullarına karşı yaptıkları eylem nedeniyle 24 işçinin tutuklanmasına tepki gösteren işçi arkadaşları, tutuklama kararının kalan işçilere göz dağı vermek için yapıldığını söyledi. İşçiler “Bugün bastırmış olsalar da bir süre sonra tutuklamalarla, gözaltılarla bu olayların önüne geçemeyecekler. Çünkü insanın dayanabileceği bir sınır var” dedi.

2016 yılından beri 3. havalimanında çalışan bir işçi, 24 kişinin kurban seçildiğini düşünüyor. Tutuklamaların siyasi bir kararla yapıldığını söyleyen işçi, şunları söyledi: “Bizlerin birileri tarafından kışkırtıldığını söyleyenler iktidar yandaşları. Onların ne olduklarını biliyoruz. Sabah işe gitmek için servis beklerken yağmur altında sırılsıklam oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde de, yağmur altında ıslandık ve o halde gidip işte çalıştık. Üşütüp hasta oldum. Daha yeni yeni kendime geldim. Olayın yaşandığı gün de şiddetli sağanak yağınca artık isyan ettik. Hani gına geldi derler ya. Provokasyon falan değil. Başından beri bu sorunlar var. Sorunlar çözülmedi. Bir de sendikacılar gelmiş orada hazırlık yapmış tarzında söylentiler var. Milletvekilleri, sendikacılar hepsi öğleden sonra geldi. Kimsenin haberi yoktu eylemler olana kadar.”

Tutuklanan işçilerin hiçbir suçunun olmadığını söyleyen bir başka işçi ise “Tutuklamalar ‘Koşullarınız ne olursa olsun kabulleneceksiniz. Buna öncülük eden, bunları talep edenleri biz bir şekilde cezalandırırız’ mesajıdır.  Eylem, onlarca defa talepte bulunmamıza rağmen kimse sesimizi duymadığı için bir anda ortaya çıkan öfke patlamasıdır. Bu binlerce işçinin ortak talebi ve eylemi” dedi. Bir başka işçi de “Sonuna kadar haklı olduğumuz şeyleri çarpıtmalarla bizi haksız duruma düşürdüler” diye tepki gösterdi.

AYLARDIR MAAŞ ALAMAYAN ARKADAŞLARIMIZ VAR

Küçücük odalarda sıkış tepiş kaldıklarını anlatan bir başka işçi ise şunları söyledi: “Bir de içinde haşereler, tahtakuruları var. Ben burada doğru düzgün yemek yiyemiyorum. Öğlen molasının yarım saati sırada geçiyor. Mola verdiğini anlamıyorsun. Maaşların erken yatırdıklarını hiç görmedim. Bazen 2-3 ayı bulduğu oluyor. Hatta alamayanlar var. Aldığımız ücretin de 1603 lirası bankadan geri kalanı elden veriliyor. Ben 2 bin 700-2 bin 800 alıyorum. Bizim üzerimizden ne kadar para kazandıklarını da bilmiyoruz.”

BU DEVLETİN İŞÇİLERİN YANINDA OLMADIĞI AÇIK

“Bu tutuklamalar açıkça devletin zenginlerin yanında olduğunu gösteriyor” diyen bir başka işçi ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Devlet kendi yasaların bile dışına çıkıyor. İşçileri baskıyla sindirip işvereni korumaya çalışıyor. Bu kabul edilemez.”

Başka bir işçi ise, “Biz insanız ve insanca yaşamak istiyoruz. Onlar her zaman patronlarla yürümek istiyor. Biz ekmeğimizin peşindeyiz, ekmek için buradayız. Bunun mücadelesini yine vereceğiz. Bize baksınlar. Bakmıyorlarsa da ileride çıkan sorunlardan kendileri mesuldür. Bugün patladıysa ileride yine patlayacak. O gün belki örgütsüzdü, o gün belki bilinçsizdi ama ileride öncü işçilerle birlikte örgütlenecek” dedi. Bir başka işçi şöyle devam etti: “Bugün bastırmış olsalar da bir süre sonra gözaltılarla, tutuklamalarla bu olayların önüne geçemeyecekler. Çünkü insanın dayanabileceği bir sınır var. Ortadoğu’da bir işçinin isyanı sonrası tüm Arap devletlerini ayağa kaldırdı. Yani sen insanların meşru taleplerini yerine getirmezsen, baskıyla bunu dizayn etmeye çalışırsan bir süre sonra önüne geçilmeyecek bir hal alır” dedi.

EYLEM SONUÇ VERDİ TALEPLER YERİNE GELMEYE BAŞLADI

Yapılan eylemlerin sonuç verdiğini ve birçok taleplerinin yavaş yavaş yerine getirilmeye başlandığını aktaran bir işçi, “Bu da demek ki eylem yapınca bir şeyler yerine geliyormuş. Bu eylem yapılmamış olsaydı eğer her şey aynı devam edecekti düzeltilmeyecekti. Sadece bir iki homurdanıp geçiştireceklerdi. Tüm işçiler katıldığı için aslında bu düzenlemeyi yapıyorlar. Bir grup katılsaydı tüm işçiler katılmasaydı yine yapmayacaklardı bu düzenlemeyi. El birliği ile taleplerimizi dile getirdik” dedi.

Kuyrukların ciddi oranda azaldığını aktaran bir diğer işçi ise, “Servis beklerken yağmurdan korunma alanı yapıldı. Yatak isteyen kişilere yatak dağıtımı yapıldığı söyleniyor. Tahtakurusu için de benzer bir durum geçerli, başvuranların odaları ilaçlanmış” diye konuştu.

“Demek ki eğer mücadele edersek ve bu mücadeleyi de örgütlü bir şekilde yaparsak istediklerimizi yaptırabiliyormuşuz” diyen bir başka işçi, inşaat işlerinde çalışan arkadaşlarını patronlara karşı taleplerini örgütlü bir şekilde dile getirmeye çağırdı.

Örgütlü olması durumunda eylemin sonucunun çok daha başka türlü olacağına inan işçi, şöyle konuştu: “Örgütlü bir eylem değildi maalesef. Tamamen kendiliğinden oluşan bir olaydı. Örgütlü olsaydı daha akılcı bir yürüyüş olurdu. Örgütlü bir şekilde çıkıp 3. köprü yolunu kesseydik daha büyük bir ses getirirdik. Örneğin şu anda 24 arkadaşımız tutuklanmış, tutuklanma talepleri reddedilinceye kadar işe çıkmayabilirdik.”

İÇERİDE OHAL DÖNEMİ YAŞIYORUZ

Çok sayıda polis ve jandarmanın kamp alanında kalmayı sürdüğünü aktaran bir başka işçi ise şöyle konuştu: “Şu an OHAL dönemi yaşıyoruz kampın içerisinde. Her yerde TOMA, jandarma, özel harekat polisleri var. Ne yaptık biz, sadece hak aradık. Adamlar bize bunu reva görüyor” diye konuştu.

2017 YILINDA 1 HAFTADA 5 İŞÇİ ÖLDÜ

İŞ cinayetlerine dikkat çeken bir başka işçi şöyle devam etti: “2016 yılında 3 tane ölümlü kazaya denk geldim. 2 tanesini göremedik. Bir de 2017 yılında bir hafta içinde 5 kişi öldü. Bir ara kalıpta çalışan işçiler daha çok kaza geçiriyordu.” Alanın çok büyük olduğunu anlatan bir diğer işçi, “Bu yüzden tüm kazalara tanık olamasak da ambulansların gelip gitmesinden anlıyoruz. Aşırı derece kazalar yaşanıyor acele edilmesinden dolayı. 2 aylık çalışma süresince ben 4 tane kaza gördüm” diye konuştu. 3 aydır havalimanı inşaatında çalışan bir işçi bir temizlikte çalışan bir kadın işçinin 7. kattan düştüğünü görmüş: “Pat diye bir ses geldi bir baktım kadın yerde. Eylemlerin olduğu gün kaza oldu, eylemin ikinci günü kaza oldu. Neredeyse her gün kaza oluyor. Nepal’den, Kazakistan’dan gelip çalışanlar var. Onlardan da ölenler oluyor ama hiç haber konusu olmuyor, direk ülkelerine gönderiliyor. Zaten seni yaklaştırmıyorlar hiç. Hemen polis ve jandarma geliyor herkesi dağıtıyor. Ne oldu ne bitti bilmiyorsun.”

ÖNCEKİ HABER

MGK bildirisinde İdlib ve Menbic vurguları

SONRAKİ HABER

‘Ginko’ kadar uzun yaşamayı hedefleyen yayıncılığın ilk adımı atıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...