23 Temmuz 2018 00:39

Bandın üzerinden giden kömürden daha fazlası...

Bandın çökmesiyle iki işçinin yaşamını yitirdiği Yatağan Termik Santrali, bereketi sömürüden alıyor ve patron, sendika istemiyor


Fotoğraf: DHA

Paylaş

Sinan Cem KAYA
Yatağan

43 metre yerden yükseklikte olan kapalı mavi galeri bandının çökmesiyle 10 işçi yaralandı 2 işçinin ise cansız bedeni demir yığınlarının arasından çıkartıldı.

Yatağan’ın farklı yönlerindeki kömür sahalarından döşenen raylar, bu bölgelerden çıkartılan kömürü santrale taşıma işlevi görüyor. Santralin merkezinde stok sahasında toplanan bu kömürler buradan santralin bunkerlerine-kazan-raylar üzerinde kurulu tren vagonları aracılığıyla zeminden yükselerek taşınıyor. Yaklaşık 120 metre uzunluğunda olan bu galeri yerden de 43 metre yükseklikte bulunuyor.

Yatağan Termik Santrali, Polanyalılara kurduruldu. 1981 yılından beri de kesintisiz üretim yapıldı. Özelikle ’87 sonrasında özelleştirmecilerin ve partilerinin onların iktidarlarının hedefinde olan santralde, işçiler bu saldırıları hep püskürttü. 2015 yılında AKP Hükümeti bir kez daha satışa çıkardı. 447 gün işçiler santrali terketmeyerek çadırlar kurarak sayısız eylem ve gösteriler yaparak direndi. Fakat bu dönem konfedarasyonlar ve emek örgütlerinin ortak mücadelesi ve dayanışması gibi elzem olan hükümeti geri adım attıracak bir çizgi izlenmediği için özelleştirme durdurulamadı.

BEREKETİ SÖMÜRÜDEN

İhaleyi alan bölgenin (Muğla, Aydın, İzmir, Denizli) elektrik dağıtım şirketi olan AYDEM’in sahibi Bereket Enerji oldu. İşlerin eskisi gibi olmayacağı, verimliliğin artırılacağı ifade ediliyordu ki bunu kimi bölümlerde işçiler üzerinde artan çalışma temposu baskısıyla gösteriyordu. Bu durum işçilerin konuşmalarına da yansıyordu. Firma yenileme ve bakım çalışmalarına öncelik vermek yerine, üretimi hedef alan planlamaları devreye soktu. Vagon galerisinin ayak güçlendirilmesi de en son santral devletteyken, 2013 yılında yapılmıştı. Bu tutum bugün 2 işçinin hayattan koparılmasına ve bir işçinin dalağının alınmasına sebep oldu.

İşçiler şimdi iş güvenliği ve işçi sağlığı alanında alınamayan tedbirleri sorguluyor. Toplusözleşmenin sadece ücret olmadığını, patronlarla sendika arasında imza altına alınan bir yazının ne derece kıymetli olduğu da ortaya çıktı.

PATRON NEDEN SENDİKA İSTEMİYOR?

Daha 5 ay kadar önce santrali alan Bereket Enerji’nin Tınaz bölgesinde, kendinden önceki taşeronu çıkartarak kurduğu ENTEK’te göçük yaşanmış, yine bu göçükte işçilerden yaralananlar olmuş, 5 araç göçük altında kalmış ve tam anlamıyla bir faciadan dönülmüştü. Patron bu konuda konuşanları ve sosyal medyada duyuranları işten atmakla tehdit etmişti.

Santrale kömür çıkartan bu sahada çalışan bir işçi annesi o dönem ifadesinde “Oğlum telefonda ağlıyor arkadaşlarımdan ölenler olabilir diye bana söyledi” diyordu. 500’e yakınını operatör ve şoförün oluşturduğu maden işçilerinin çalıştığı bu bölgede sendika bulunmuyor. Sendikanın örgütlenme talebine patron “Buraya karışmayın” diye yanıt veriyor çünkü çalışma koşullarını, işçi sağlığı ve iş güvenliği daha doğrusu güvensizliği tamamen kendi kontrolünde olsun istiyor.

SON GİDİŞ GİBİ İŞE GİTMEK

İşçi sirkülasyonun çok olduğu bu bölge için “İşe gittiğimde son gidişimiz gibi gidiyoruz” diyor bir işçi. Şoför olarak çalışan bölge illerinden gelen bir işçi de “Zorunlu olmasam bir dakika durmam” diyor ve telefondaki resmi gösteriyor. Resimde yan yatmış bir TIR var ve bunun sıklıkla yaşandığını anlatıyor. Sebebine gelince; sefer sayısının normal standartların iki katı olduğunu, tonaj yükünün ise normalin üç katını aştığını anlatıyor. “Çalışma saatin 8 saat mi?​” sorusuna ise acı bir gülüşle karşılık veriyor. “12 saatten az hiç bir işçi çalıştırılmaz ve biz Harranlıyız” diyor. Ve daha bir çok örnek... Gerek santralde yaşanan göçük, gerekse de aynı patrona ait Tınaz’da işçilerin yaşadıkları, yıllardan beri bu bölgede örgütlü olan Maden-İş ve Tes-İş sendikalarını (ki Maden-İş kamudayken Tınaz’da örgütlüydü) düne göre farklı bir yönelime girmeye zorluyor. Ateş sadece düştüğünde, sadece düştüğü yeri yakmayacaksa Soma’ya, Tınaz’a, Flormar’a, Süperpak’a bakmalıyız... Özelleştirmeye karşı 447 gün süren direnişte eksik kalan neydi sorusuna yanıt bulmalıyız. İşte o zaman bir sınıf sendikasının ne olduğu ve bir sendikadan nelerin beklendiğini daha iyi anlamış oluruz.

AKP, patronlar ve onların partileri bütünüyle sömürü ve yoksulluk üreten bu düzenin sürgit bekası için varlar. Yitip giden canlarımız için, parçalanan hayatlar için adımımızı yenilememiz gerekmez mi?

ÖNCEKİ HABER

İYİ Parti 12 Ağustos'ta kurultaya gidiyor, Akşener aday gösterilecek

SONRAKİ HABER

Halkın hali ortada, bu gidişle birçok şeyin tadını unuturuz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...