Emek, özgürlük ve demokrasi için ortak mücadele hattı
Blok deklarasyonunda, “Bizler, emek, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak bu gidişata dur demek için enerjimizi birleştiriyoruz. Türkiye’nin tüm ezilen ve sömürülen kesimlerinin, mağdur olan her yurttaşın sesini ve talebini Meclis’e taşımakta kararlıyız. Bunun için bağımsız adaylarla seçime giriyoruz” denildi.
Oluşturulan birliğin sadece bir seçim birlikteliği olmadığına vurgu yapılan açıklamada bu bir araya gelişle bir mücadele hattı oluşturulduğu ifade edildi. Türkiye halklarına halkın taleplerini baskı ve şiddetle ezmeye çalışan mevcut yönetime karşı güçlerini birleştirme çağrısı yapan blok bileşenleri “Bizler Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açmak, emeğin sosyal ve ekonomik haklarını gerçekleştirmek, güçlü bir demokratik muhalefeti yaratmak için mücadelemizi birleştiriyoruz. Emeğin haklarından, demokrasi ve özgürlükten, barıştan yana tüm güçleri; her dilden, her inanç ve kültürden halkımızı Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku etrafında birleşmeye çağırıyoruz” dediler.
12 EYLÜL DARBE ANAYASISINA KARŞI
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku, kuruluşunu bugün Taksim Hill Otel’de düzenlenen basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıya Blok’u oluşturan 17 siyasi parti ve örgütün yöneticileri katıldı. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun kuruluş deklarasyonunu ise BDP Eş Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş okudu.
Sözlerine, “Türkiye seçim sürecine girdi. Halkımız 12 Haziran’da sandık başına gidecek ve oy kullanacak. Ne yazık ki, bu seçimlere de 12 Eyül Darbe Anayasası, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası ile gidiliyor. 12 Eylül hukukuna yaslanan AKP, CHP, MHP ve diğer düzen partileri halkımızın iradesinin Meclis’e yansımasını engellemek için birbiriyle yarışıyor” diye başlayan Demirtaş, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmeyen yüzde 10’luk seçim barajıyla halkın temsiliyetinin yok edilerek, temsilde adalet ilkesinin ayaklar altına alındığını belirtti. Demirtaş, “Bu da yetmiyor, AKP, CHP ve MHP’ye Hazine’den, yani halkın ödediği vergilerden milyarlar aktarılıyor ve siyasi partiler arasında büyük eşitsizlik yaratılıyor. Medyanın da büyük oranda le geçirildiği ya da baskı altına alındığı bir ortamda gidilen seçimlerde bir kez daha halk iradesi teslim alınmak isteniyor. Bu durum kesinlikle kabul edilemez” dedi.
BASKI, ŞİDDET VE AYRIMCILIĞA KARŞI
Baskının, şiddetin, gözaltı ve tutuklamaların dinmediği; basın, düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün ortadan kaldırılmaya çalışıldığı koşullarda gidilen bu seçimlerde halka “kırk katır mı kırk satır mı” dayatmasının yapıldığını vurgulayan Demirtaş, “Demokratikleşme ve açılım” kavramları ile “yeni anayasa” tartışmalarını dillerinden düşürmeyenlerin, darbe anayasasının tanıdığı tüm ayrıcalıkları kullanarak hükümet ve muhalefet olma konusunda tam bir anlayış birliği içinde hareket ettiğini belirtti. Kürt sorununun da kanayan bir yara olmaya devam ettiğine dikkat çeken Demirtaş, “Ülkenin bir bölümünde şiddet sürüyor, kan akmaya devam ediyor. Çatışmaları durduracak, barış ve demokratik çözümü sağlayacak adımlar yerine, oy alabilmek uğruna halkımızı karşı karşıya getiren politikalarda ısrar ediliyor. Kürt sorununun demokratik çözümü ve eşit haklara dayalı demokratik bir anayasayı isteyen milyonların sesi ve iradesi yok sayılıyor. ‘İleri demokrasi’ iddiaları havalarda uçuşurken, AKP eliyle baskı ve adaletsizlik yaygınlaştırılıyor; muhalifler, gazeteciler, sosyalistler tutuklanıyor: KCK isimli davalarda tutuklu olarak yargılanan halkın seçtiği temsilciler ve siyasetçiler anadillerinde savunma yapma hakkında bile mahrum bırakılıyor. Başta Alevi yurttaşlarımız olmak üzere farklı inanç ve kültürler üzerindeki baskı ve ayrımcılık devam ediyor. Birbirinden farklı söylem kullansalar da, tüm sistem partileri statükonun devamından yana tutumlarını sürdürüyor” diye konuştu.
Bir yandan da ekonomik, sosyal ve kültürel sorunların çığ gibi büyüdüğünün de altını çizen Demirtaş, yoksulluk ve yolsuzluğun diz boyu olduğunu ifade ederek, “8 yıllık AKP Hükümeti döneminde işsizlik, açlık, sefalet hızla artarken, dolar milyonerleri de dünya sıralamasında üst sıralara tırmanışlarını sürdürüyor. Yer altı ve yerüstü kaynaklarımız kâr hırsına kurban edilirken, insan, çevre ve doğa büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakılıyor, nükleer tehlike görmezden geliniyor, küçümseniyor. Özelleştirme talanı, esnek çalışma, taşeronlaştırma, düşük ücretli, iş ve can güvenliğinin olmadığı çalışma koşulları yaygınlaşıyor. İş cinayetleri adeta toplu katliamlar olarak tüm toplumu derinden sarsıyor. Yaşam işçi ve emekçi halkımız için çekilmez hale geliyor; küçük esnaf, çiftçi ve köylü tam bir yıkımla karşı karşıya bulunuyor. Eğitim, sağlık ulaşım, barınma gibi temel hak ve ihtiyaçlar birer rant alanı haline dönüştürüyor. Kadın-erkek eşitliğine inanmayan bir Başbakan’ın yönettiği ülkede her gün 5 kadın öldürülüyor. Kadınlara yönelik ayrımcılık ve eşitsizlik bütün ağırlığıyla sürüyor. Gençler işsiz. Eğitim büyük bir sorun halinde. Polis baskısı, şiddet, sınav yarışı ve geleceksizi bir yaşam gençelere kabul ettirilmek isteniyor” diye konuştu.
BÜTÜN EZİLEN VE SÖMÜRÜLENLERE BİRLEŞME ÇAĞRISI
Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da “ekmek ve özgürlük” diyerek ayaklanan halkların hakkından söz edenlerin Türkiye’deki benzer sesleri talepleri baskı ve şiddetle ezmeye çalıştığını kaydeden Demirtaş şöyle devam etti: “Bizler, emek, demokrasi ve özgürlük güçleri olarak bu gidişata dur demek için enerjimizi birleştiriyoruz. “Dinci milliyetçi blok” ve “ulusalcı blok” karşısında demokrasi özlemi duyanlara; özgürlükçü eşitlikçi, demokratik ve sosyal bir Anayasa için mücadele edenlerle yanyana geliyoruz. Yüzde 10’luk seçim barajını statükocuların başına yıkmak için, Türkiye’nin tüm ezilen ve sömürülen kesimlerinin, mağdur olan her yurttaşın sesini ve talebini Meclis’e taşımakta kararlıyız. Bunun için bağımsız adaylarla seçime giriyoruz. Tüm eşitsiz koşullara ve antidemokratik uygulamalara rağmen, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak Meclis’te güçlü bir temsiliyet sağlamakta kararlıyız. Bizler Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açmak, emeğin sosyal ve ekonomik haklarını gerçekleştirmek, güçlü bir demokratik muhalefeti yaratmak için mücadelemizi birleştiriyoruz. Emeğin haklarından, demokrasi ve özgürlükten, barıştan yana tüm güçleri; her dilden, her inanç ve kültürden halkımızı Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku etrafında birleşmeye çağırıyoruz”
SEÇİM BİRLİĞİ DEĞİL ORTAK MÜCADELE HATTI
Gazeteciledin sorularını da yanıtlayan Selahattin Demirtaş, Blok’un bir seçim birlikteliği olmadığını, bir mücadele hattı oluşturduklarını söyledi. Emek ve demokrasiden yana tüm siyasi kurum ve örgütlere de kapılarının açık olduğunu söyleyen Demirtaş, 35 milletvekili çıkarmayı hedeflediklerini adaylarla ilgili ayrıntılı açıklamanın ise en geç hafta sonunda yapılacağını duyurdu. (İstanbul/EVRENSEL)
BLOK BİLEŞENLERİ
Barış ve Demokrasi Partisi, Emek Partisi, Emekçi Hareket Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Devrimci İşçi Partisi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, İşçilerin Kardeşliği Partisi, İşçilerin Sosyalist Partisi, Sosyalist Demokrasi Partisi, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, İşçi Cephesi, Köz, Sosyalist Birlik Hareketi, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi, Sosyalist Dayanışma Platformu, Toplumsal Özgürlük Platformu, Türkiye Gerçeği.
Basın toplantısında söz alan Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek ise şöyle konuştu: “Bu birliğin Türkiye’nin önünü açabilecek, sadece seçimlerle sınırlı olmayan, aynı zamanda önümüzdeki süreç içerisinde AKP’nin, CHP’nin ve diğer tüm burjuva düzen partilerinin halka dayattığı cendereyi kırabilecek güçlü bir hareket olabileceğini düşünüyoruz. Oldukça olumlu bir birlik ve mücadele tablosu oluşmuştur. Öte yandan Blok olarak seçime girilmeyen yerlerde Emek Partisi olarak; mümkün olduğunca yerel güçlerin birliğini ve ortak hareketini sağlamaya çalışarak seçimlere gireceğiz.”
BELLİ: HER ZAMAN BİRLİKTE OLACAĞIZ
Toplantıda söz alan Sosyalist Parti Genel Başkanı Sevim Belli, “Her zaman halktan yana emekten yana ve halkların kendi kaderlerini tayin etmesinden yana olduk. Bugün de burada Kürt arkadaşlarımızın taleplerinin destekçisi olarak, onlara sözlerimizle, gönüllerimizle moral vermeye geldik. Mücadelenin başarılı olmasını istiyoruz. Her zaman birlikten yanayız” dedi.
Emekçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sibel Uzun ise, Ortadoğu halklarının direnişe olumlu bakan ancak sıra kendi halkına geldiğinde bu tam tersi davranan Başbakan ve AKP Hükümetini eleştirdi. Uzun, kadın cinayetlerinden basın ve siyaset özgürlüğüne kadar her alanda mücadele vereceklerini vurguladı. (İSTANBUL/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et