Profesör Axel Schönberger ile Katalonya sorunu üzerine
Katalonya sorunu üzerine soruları yanıtlayan Prof Schönberger, Batı Avrupa’da son yılların en ağır insan hakları ihlallerinin gerçekleştiğini söyledi.

Katalan Lider Carles Puigdemont’un Alman polisi tarafından tutuklanmasıyla Katalonya sorunu Avrupa’nın merkezine erişti. Uzun süreden beri Katalonya’daki gelişmeleri izleyen Bremen Üniversitesi Roman Dilleri Profesörü Axel Schönberger, Stern dergisinden Till Bartels’in sorularını yanıtladı ve Madrid’e yönelik ağır suçlamalarda bulundu.
ALMANYA BUNU DAHA ÖNCE DE YAPMIŞTI
Puigdemont’un tutuklanmasıyla Katalonya çatışmasında Almanya da taraf mı oldu?
Almanya bunu çok önceleri de yaptı. Carlos Puigdemont’un haleflerinden biri 1940 yılında tutuklanarak İspanya’ya teslim edildi. Lluís Companys i Jover, teslim edildikten sonra işkenceye uğradı ve Barselona’da yapılan 1 günlük duruşmadan sonra Franco’nun katilleri tarafından kurşuna dizildi. İspanyol iç savaşı sırasında Franco’nun Katalan bölgelerine silahlı saldırısı ve galibiyeti Almanya’nın desteği olmadan mümkün değildi. Katalan halkının ve dilinin üzerinde on yıllar süren baskı ve şiddette Almanya’nın rolü oldukça büyüktür. Şimdilerde Avrupa Birliği tarafından garanti edilen insan hakları Katalonya’da yedi milyondan fazla insan için ağır şekilde ihlal edilmekte. Federal Hükümet ve Avrupa Birliği ise gelişmelere kayıtsız kalıp İspanyol hükümetinin ağır uygulamalarını onayladıkları için inanılırlıklarını çoktan kaybetmiş durumdalar.
İspanya hükümetinin Katalonya’da insan haklarını ihlal ettiğini mi söylüyorsunuz?
Evet, bu hukuki olarak tartışma götürmeyecek derecede açık. Batı Avrupa’da son on yılların en ağır insan hakları ihlalleri gerçekleşiyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, yapılan itirazları araştırmak ve karar vermek için bu konuyu gündemine aldı. 26 Mart 2018’de de İspanya hükümeti tarafından görevinden alınan ama hâlâ Katalonya hükümet başkanı olan Carles Puigdemont’un kapsamlı dilekçesi dikkate alındı.
İnsan hakları ihlalleri hakkında somut bilgi verebilir misiniz?
İhlaller milyonlarca kişinin telefon, email ve mektubunun yasalara aykırı olarak kontrolüyle başlıyor; kolektif protesto hakkının, düşünce ve ifade özgürlüğünün gasp edilmesi, toplanma hakkına saldırı ve pasif seçim hakkının yasaklanmasına kadar devam ediyor. Demokratik seçimlerle gelen Katalan milletvekillerinin parlamentoya ayak basamaması, toplantılara katılamaması, seçim haklarını kullanıp kendilerini aday gösterememeleri bir skandaldır. İspanya, böylesi demokratik hakları gasp ederek hukuk devleti olmadığını, demokratik bir yapıya sahip olmadığını kanıtlamıştır. Olan bitenlere rağmen İspanya’yı demokratik bir devlet olarak görenler, 30’lı yıllarda kendini Nasyonal Sosyalist olarak niteleyen Almanya’yı da demokratik bir devlet olarak görüp görmediklerini kamuoyuna açıklamak zorundadırlar.
KATALONYA REFERANDUMU YASALDIR
Puigdemont’un isyancı olarak nitelenip şiddet çağrısı yaptığı suçlaması da insan hakları ihlalleri arasında yer alıyor mu?
Ne Katalonya’nın 130. Başkanı Puigdemont ne de Katalonya’nın bağımsızlığından yana diğer politikacılar şiddet çağrısı yaptı veya bizzat şiddet uyguladı. Carles Puigdemont, İspanya’ya barışçıl bir diyalog çağrısı yaptı ama maalesef bu hiçbir tartışmaya yol açmayacak şekilde reddedildi. 1 Ekim 2017’deki referandum, İspanyol ceza yasasına göre Katalan halkının en doğal hakkı olduğu için legaldi. İspanya’da monarşinin yıkılması veya çok uluslu bir İspanya’nın kurulması için barışçıl mücadele bile yasalara aykırı değildir. Halbuki Katalan parlamentosunun şiddetle dağıtılması, hükümetin yetkilerinin gasp edilmesi ve üyelerinin ceza evine atılması İspanyol ceza yasasının 472. Maddesi, 4. Paragrafına göre yasalara aykırıdır yani suçtur.
1 Ekim 2017’deki referandumda şiddeti seçmenlerin değil Guardia Civil’in (İspanya Polisi) uyguladığını gösteren resimler tüm dünyaya yayıldı.
Franco tarafından SS örnek alınarak biçimlendirilen Guardia Civil ve Ulusal Polis, referandum günü barışçıl çözüm isteyen göstericilere orantısız şekilde saldırdı. Katalonya’da yasak olan plastik mermi kullanılarak bir kişinin gözü kör edildi. İspanya Anayasası’nın 10. Maddesi, 2. paragrafına bağlı olarak ne İspanya Anayasa Mahkemesi ne de İspanya hükümeti Katalonya halkının karar verme hakkını gasp edemezdi ama bu yapıldı. Burada söz konusu olan tüm İspanya halkının herhangi bir konuda karar vermesi değil Katalan halkının yasalarla tanınmış bir insan hakkını kullanmasıydı. Bu nedenle referandum sırasında saldırı emrini veren politikacılar aynı Slobodan Miloseviç gibi uluslararası adalet divanına gönderilmek zorundadır.
KATALANLARIN KENDİ KADERİNİ TAYİN HAKKI VARDIR
Madrid’in iddia ettiği gibi referandum illegal değil miydi?
Referandumdan daha demokratik bir araç var mıdır? Katalan halkının kendi kaderini tayin hakkı- bu hak sadece sömürge halklar için değil Katalonya’daki Katalanlar, Balear adalarındaki Katalanlar, Valencia ve Güney Fransa’daki Katalanlar, İspanya ve Fransa’daki Basklar, İtalya’daki Güney Tirolliler, Almanya’daki Sorbenler için de geçerlidir, Birleşmiş Milletler’in “Right to Decide”, kendi kararını tayin hakkıyla garanti edilmiştir.
Kendi kaderini tayin hakkıyla ilgili herhangi bir referandum devletler hukukuna aykırı mıdır?
Özelde Katalonya’nın bağımsızlığına dair referandum ne devletler hukukuna ne de İspanya hukuk sistemine aykırıdır. İspanyol ceza yasasına da ters düşmemektedir, suç değildir. Bu nedenle de illegal değildir. İllegal olan İspanya devletinin çok sayıda insanın yaralanmasına neden olan orantısız şiddetle referandumu engellemesidir. Almanya tarafından da hiç düşünülmeden kabullenilen Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanı devletler hukukuna aykırı değildi. Katalonya konusunda ise bu dikkate alınmadı. Birleşmiş Milletler özel raportörü Prof. Dr. Alfred de Zayas’ın özel internet sayfasında Katalonya referandumunu legal olarak değerlendirdiği okunabilir. Zayas, İspanya’nın Katalanlara ve Katalonya’ya yönelik uygulamalarını insan hakları ihlali olarak değerlendirmektedir.
BİNİN ÜZERİNDE İSPANYOL HUKUKÇU YAŞANANLARI PROTESTO ETTİ
İspanya’da yasama, yürütme ve yargı organlarının ayrılığı Almanya’daki gibi sorunsuz şekilde uygulanıyor mu?
Kesinlikle hayır. Şimdi bu ayrılık tamamen ortadan kaldırıldı, zaten öncesi de bu konuda birçok eksiklik vardı. Anayasa Mahkemesi hakimleri İspanyol hükümetinin kararlarına boyun eğerek Katalonya’ya İspanya’nın bir mülkü gibi davranılmasına yol açıyorlar. Bu İspanya’da da hukukçuların protestosuna neden oldu. Yüzün üzerinde ceza hukuku profesörü Katalonya’nın legal temsilcilerine dava açılmasına karşı çıktı. Binin üzerinde İspanyol hukukçu da mahkemelerin hükümete biat etmesini protesto etti. Hükümet üyeleri ve hükümet partisi sözcüleri mahkemeler kararlarını almadan kendi kararlarını açıklayarak yargı ve yürütmenin ayrılığı ilkesine ters davranmaktalar. Bu, Katalan halkının temsilcilerinin en doğal insan haklarına yönelik bir saldırıdır.
KATALONYA SORUNU DİKKATLERİ YOLSUZLUKTAN ÇEKİYOR
Başbakan (Mariano) Rajoy Katalonya sorununu partisinin rüşvet skandalını gözlerden uzak tutmak için mi kullanıyor?
Söz konusu olan sadece bir skandal değil korkunç boyutta ve çok sayıdaki rüşvet skandalı.Tabi böyle bir durumda Katalonya sorunu, halkın dikkatini başka bir yere çekmek için işe yarayan bir rol oynuyor. Franco sempatizanı oldukları açık olan 900 parti yöneticisinin rüşvet aldıkları iddia ediliyor. Ancak hepsi elllerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar. 900’ün üstündeki bağımsızlık yanlısıyla ilgili ise soruşturma sürdürülüyor. Bunların en tanınmışları haklarında kanıtlanmış bir şey olmamasına rağmen tutuklanmış durumda mahkemeye çıkarılmalarını bekliyor. Rüşvet zanlısı politikacılar serbest. Başbakan Rajoy‘un da hakkındaki rüşvet iddiaları nedeniyle mahkemeye çıkarılıp ve ifade vermesi gerekiyor.
KRAL, ARACILIK ŞANSINI KAYBETTİ
İspanya Kralı VI. Felipe’nin Madrid ile Barcelona arasında aracı rolünü üstlenmesi iyi olmaz mıydı?
Ordunun başkomutanı olan İspanya Kralı, 3 Ekim 2017’de referandum sonrası yaptığı televizyon konuşmasıyla kendini sadece Katalonya‘da değil Katalan halkının yaşadığı diğer bölgelerde halkın çoğunluğu tarafından sevilmez hale getirdi. Bu nedenle aracı olarak kabullenilmesi imkansız. Ayrıca Katalonya’nın bağımsızlığından yana olanlar, diktatör ve katil Franco tarafından kurulan monarşinin yıkılmasını, demokratik bir hukuk devleti kurulmasını ve bu devlette İspanya’nın rüşvetçi rejiminin söz sahibi olmamasını istiyorlar. İspanya Kralı, Halk Partisinin (İktidardaki sağcı parti) bir üyesi gibi davranarak Katalonya sorununda aracı olabilme şansını kaybetti.
(Çeviren: Semra Çelik)
Evrensel'i Takip Et