15 Aralık 2017 21:17

Soğuklarda hayatta kalma rehberi

Bu soğuk kış günlerini kolay atlatabilmeniz için bir rehber hazırladık. Okurken de içinizi ısıtmayı amaçladık.

Paylaş

Eylül toparlandı gitti işte

Ekim filan da gider bu gidişle.

Turgut Uyar

Eylül, ekim, kasım derken girmiş bulunuyoruz bu sayımızla birlikte aralık ayına. Aralık demek soğuk kış günleri demek bir bakıma. Fatura yüzünden açılamayan kombiler, fiyatı yüzünden alınamayan kazaklar, portakallar... Bu soğuk kış günlerini kolay atlatabilmeniz için bir rehber hazırladık. Okurken de içinizi ısıtmayı amaçladık.

TİR TİR TİTREMEMEK İÇİN…

Salı pazarı, çarşamba pazarı, perşembe derken pazarlar uzar gider. En yakınımızdaki pazara gidiyoruz koşa koşa ve bir içlik alıyoruz. Black Friday falan hikaye; kazaklar, montlar en az 50 TL.

Annemizin, anneannemizin bizi uzak şehirlere gönderirken verdiği yorganları çıkaralım sakladığımız yerlerden, üst üste serip uyuyalım. Çekelim başımıza kadar yorganları. Yoksa soğuklarda nefesimizle de ısınamayacağız. Malum doğal gazı açtığımız zaman cebimiz yanıyor.

Metrobüs kullanıyorsanız kat kat giyinmenize hiç gerek yok, zaten yeteri kadar sıcak bir ortamla karşı karşıya kalıyorsunuzdur. Hele o sıcak ortama soğuktan korunmak için giydiğimiz kalın giysilerimizle girdiğimizde terleyip aynı soğuğa çıkıp hasta olmamak imkansız.

Bot fiyatlarını sen de gördün değil mi? Bota o kadar fazla para vereceğimize fazladan çorap alalım. Ayakkabıları 1 numara büyük aldık mı? 3 kat çorap giyineceğiz sonuçta...

Okuldaki kalorifer demirlerine yaslanalım. Eee onun da parasını vergilerle alıyor zaten. Kütüphaneye de gidebiliriz, güzel fikir. Hem ders çalışırız hem sıcaktan yararlanırız.

SICAK SU TORBASINI BAĞRINIZA BASIN

Uyuyacaksınız ama odanız çok mu soğuk? Yatağınıza penguen koysanız yeri mi? O zaman en yakın sıcak su torbasına ocakta ya da kettleda kaynattığınız suyu doldurun ve yatarken ona sarılın. Sıcak su torbası güzel bir dosttur, onu sevin.

EL EMEĞİ, GÖZ NURU

İnternetten örgü videoları izlemeye başlamadın mı daha? Artık kazakları, atkıları, bereleri kendimiz öreceğiz. 4 yün alsak her türlü mağazadaki kazaktan ucuz. Hem çok güzel kafa dinleme etkinliği. İki ters, bir düz. Ne kadar zor olabilir ki!

C VİTAMİNİ ÖNEMLİ

Finallere hasta girmemek için soğuğa karşı hazırlıklı olmak lazım. Pazara gitmişken hasta olmamak için bol bol portakal alalım; tabi kilosu beş lira.

Gir mutfağa, kaynat suları. Ucuzundan kahveler, çaylar gelsin bakalım!

Unutmayalım ki spor yapmak hem zihnen hem de bedenen iyi hissettirir. Hareket edin. Hem ısınırsınız hem de kendinizi daha dinç hissedersiniz.

SOĞUKLARA KARŞI FİLMLER

Burjuvazinin Gizli Çekiciliği (Luis Buñuel)

Luis Buñuel film boyunca her seferinde bir aksilik çıktığı için bir türlü toplanıp yemek yemeyi başaramayan birkaç burjuva çiftin öyküsünü anlattığı "Burjuvazinin Gizli Çekiciliği"nde gerçeküstücü simgeleri alaycı bir mizahla harmanlıyarak her zaman yaptığı gibi burjuva sınıfını alabildiğine eleştirir, bu sınıfın zaaflarını korkularını bir kara mizah tarzında birbiri ardına sıralayarak onları hicveder.

Sonsuzluk ve Bir Gün (Theodoros Angelopulos)

Alexander, edebiyat çevrelerince tanınan, bilinen ve sevilen usta bir yazardır. Aniden yakalandığı kurtuluşu olmayan bir hastalık, tüm hayatını gözden geçirmesine sebebiyet verecektir. Artık Alexander içine gömüldüğü bu sahil kenarındaki evi bir kenara bırakarak yeniden hayata atılmak durumundadır. Edindiği ve ediniyor olduğu tecrübelerin iç içe geçeceği bir serüvene atılır. Geçmişi hatırladıkça kendini yeniler ve kimliğini hatırlamaya başlar. Alexander, kendi ölümünün döşeğinde, yeni bir kimlik kazanmaktadır.

Rüya Bilmecesi (Michael Gondry)

Ya rüyalar artık gerçek olursa Kendi dünyasında yaşamayı seven Stephane, Paris’te ufak bir apartman dairesinde yaşamaktadır. Yan dairesine taşınan Stephanie’ye aşık olmaya başladığını fark edince duygularını nasıl kontrol etmesi gerektiğini bilemez. Hayal dünyası o denli geniştir ki bir süre sonra rüyalarındaki olayları kendi amaçları için kullanabilmeyi başarır.

Okyanusun Rengi (Maggie Peren)

Senegal'den küçük bir tekne ile İspanya'ya ulaşmaya çalışan bir grup mülteci anakaraya varamadan Kanarya Adaları kıyısında bulurlar kendilerini. Teknedeki birçok insan ölür, birkaç kişi de kurtulur. Bu kurtulanlardan biri de Zola ve küçük oğlu Mamadu'dur. Kaçakların teknesi kıyıya vurduğunda Natalie turist olarak tatilini yapmaktadır ve olaylara şahit olur. Zola ve oğlu ülkelerine geri gönderilmek üzere mülteci kampına götürülür. Ülkesine geri dönmek istemeyen Zola'nın şimdi yardım isteyebileceği tek kişi vardır. Natalie...

Kör Talih (Krzysztof Kieślowski)

Witek, Varşova'ya giden trenin arkasından koşmaktadır. Film, bu koşunun 3 farklı olasılıkla sonuçlanmasının ardından Witek'in hayatının geri kalan kısmının nasıl gelişeceği üzerine varsayımları anlatır. Her ihtimalde de hayatı olumsuzluklarla süren Witek’in hayatını konu alır.

SOĞUKLARA KARŞI KİTAPLAR

Golovlev Ailesi (Saltıkov Şçedrin)

Yapılan sayımlara göre Lenin, Rus edebiyatından 920 kez alıntı yapmıştır. Bunlar içinde Şçedrin başta gelmektedir (320 kez). Lenin’e göre sömürü toplumu var oldukça ikiyüzlü, geveze, hain İyuduşkalar da hep var olacaktır; belki biçim değiştireceklerdir ama varlıklarını sürdüreceklerdir. Yedi bölümden oluşan bu roman tam da bunu, burjuva toplumunu, bir ailenin büyümesi ve akabinde çökmesi üzerinden okuyucusuna aktarıyor. Saltıkov Şçedrin’e ait Golovlev Ailesi, toplumsal olarak iyi olmayan şeylerin sadece bireylerin değil düzenin bir ürünü olduğunu, yozlaşmanın sebepten öte bir sonuç olduğunu anlatıyor.

Bir Zamanların İstanbul'u (Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner)

Günümüzde metropole evrilmiş ve griye boyanmış bir İstanbul’la yüz yüzeyiz... Bitmek bilmeyen trafik çilesi, yükselen dev binalar ve gün geçtikçe artan nüfus... Büyükler bir ah çeker, gençler de içten içe sorar: “Nerede o eski İstanbul?​” Zamanında adına methiyeler düzülmüş bu masalsı şehir nerede? Bir Zamanların İstanbul’u sizlere bu sorunun cevabını bulmanızda sadık bir kılavuz olacak. Eskiyi tanımak, öğrenmek ve günümüzü anlamak isteyen tüm İstanbul meraklılarına...

Beyaz Geceler (Fyodor Mihayloviç Dostoyevski)

Öykünün Hayalperest anlatıcısı, Petersburg'un "beyaz geceler"inde sokaklarda dolaşırken, Nastenka adında bir genç kızla tanışır. Nastenka da Hayalperest kadar yalnızdır. İkinci buluşmalarında aralarında bir dostluk doğar; Nastenka, Hayalperestimize, kendi yaşam öyküsünü anlatır: Âşık olduğu bir genç adam bir yıl sonra ona geri döneceğini söyleyerek Moskova'ya gitmiş, ama aradan bir yıl geçmesine karşın tek bir mektup bile yazmamıştır. Bu arada, Hayalperestimiz de Nastenka'ya vurulduğunu fark eder, ama duygularını gizler.

Yalnızca 19. yüzyıl Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının en büyük yazarlarından Dostoyevski'nin 27 yaşında yazdığı Beyaz Geceler, sevecen, okuru sarıp sarmalayan, ama hüzünlü bir uzun öyküdür. Bir yanıyla romantik bir aşk üçgeninin, bir yanıyla da bir kişilik parçalanmasının öyküsüdür.

Kamçılanma Mesafesi (Zeynep Uzunbay)

Özgün bir dilin duyarlığıyla kaleme aldığı “Kamçılanma Mesafesi” adlı ilk öykü kitabında Zeynep Uzunbay hayatın eril yüzünü sorguluyor. Öykülerdeki kadınları belki yıllardır tanıyor gibiyiz, belki daha önce benzerlerine rastlamamışız. Onların sözcükleriyle kurgulanmış öyküler, bizi dünyalarına buyur ediyor.

Öykülerin kahraman kadınları yıkıldığı ya da acı çektiği yerde kalıp kaderine razı olmuyor. Doğrulup üzerine gitmek, hesap sormak ve payını almak için harekete geçiyor. Bazen bir isyan hissi, bazen güleç bir derinlikle karşımıza çıkıyorlar.


 

ÖNCEKİ HABER

Hayaller bavullarda kaldı

SONRAKİ HABER

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...