03 Nisan 2011 11:36

‘Erdoğan Mahsum’uma kıydı’

Öcalan’ın doğum günü nedeniyle düzenlenen yürüyüşe müdahale edilmesi sonucu Mustafa Dağ ve Mahsum Karaoğlan yaşamını yitirdi. “Erdoğan Mahsum’uma kıydı” diyen anne Sultan Karaoğlan, mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini belirtti.TUHAD-FED tarafından 2009’da Şanlıurfa’nın Halfeti İl&ccedi

‘Erdoğan Mahsum’uma kıydı’
Paylaş

TUHAD-FED tarafından 2009’da Şanlıurfa’nın Halfeti İlçesi’ne bağlı Ömerli (Amara) Köyü’ne “Güneşe yolculuk” yürüyüşü askerlerin gaz bombalı müdahalesi sonucu Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü öğrencisi Mahsum Karaoğlan ile Mustafa Dağ yaşamını yitirdi. Karaoğlan ve Dağ ailelerinin Birecik Cumhuriyet Başsavcılığı’na dosya ile ilgili defalarca yaptıkları başvurulara sürekli “dosyada eksiklik var” cevabı verilirken, aileler iki defa Ankara’ya giderek Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Bakanlıklardan da “Dosyada eksik var” cevabı alan aileler, soruşturma dosyasıyla ilgili artık ne devletten ne de yargıdan hiçbir beklentileri kalmadığı için avukatları aracılığıyla dosyayı AİHM’e taşıdı. Olayın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen Karaoğlan ailesinin evinde her yıl aynı hüzün ve acı tekrar yaşanıyor.

“MAHSUM’UMA KIYDI”

Mahsum’u anlatırken, gözleri dolan ve sesi titreyen anne Sultan Karaoğlan, valizdeki eşyalara bakarak “Bizim dönemimizde tek faili meçhul cinayet işlenmemiştir” diyen Erdoğan’a veryansın etti. Mahsum’dan geriye kalan giysi, tütün tabakası, futbol topu, ders kitabı, fotoğraf, saz, çakmak, cep telefonu, kalem, para cüzdanı gibi eşyalarını tek tek okşayan anne Karaoğlan, en çok Mahsum yaşamını yitirirken cüzdanında bulunan 1 TL madeni parayı eline aldığında kahroldu. Çocuğu yaşamını yitirdiği gün sadece 1 TL cebinde olduğunu söyleyen anne Karaoğlan, parayı özenle tekrar cüzdana yerleştirerek valizdeki eşyaların arasına koydu. Maddi durumları kötü olduğu için Mahsum’un yaz tatilinde çalışarak kayıt ve yurt parasını ödediğini söyleyen anne Karaoğlan, “Mahsum çok hayırlı bir evlattı. Asla bizi üzecek, rahatsız edecek bir şey yapmazdı. Birçok ihtiyacını karşılamak için çalışırdı” dedi. Karaoğlan, “Erdoğan Mahsum’uma kıydı” sözleriyle yaşadığı acıyı özetledi.

‘22 YIL BAKTIM, BÜYÜTTÜM’

Mahsum’un ölümüne hala alışamadığını söyleyen anne Karaoğlan, “Mahsum yaşamını yitirdikten sonra evin içinde büyük bir boşluk oldu. Hala yaşananlar sanki bir rüya onun yokluğuna inanmak istemiyorum. 22 yıl ona baktım. Okula gönderdim. Ama benden aldılar. Hala gözümün önünde sanki bazen evin merdivenlerinden yukarı çıkıyor gibi hissediyorum. ” dedi.  Baba Abdurrahim Karaoğlan ise, “Mahsum benim en küçük çocuğumdu. Biz Mahsum’la arkadaş gibiydik. Yaşı küçük olmasına rağmen birçok konuyu ona danışırdım. ” dedi. Karaoğlan, oğlunun öldürülüşünün üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen soruşturma dosyasıyla ilgili etkin bir çalışma yürütülmediğini ve dosyanın tozlu raflarda bekletildiğini söyleyerek, yargının Kürtler için işlemediğini adeta isyan ederek dile getirdi. Dicle Üniversitesi öğrencisi Erdal Demirkan, Mahsum’la yurtta tanıştıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Onunla her akşam diğer odalarda kalan arkadaşları ziyaret ederdik. Mahsum arkadaş çok çalışkan ve elini attığı işi çok iyi yapan asla yarıda bırakmayan bir arkadaştı. Arkadaşlara sürekli bir şeyler öğretmek isteği ve kendisi de bir şeyler öğrenme isteği ile doluydu.” Dicle Üniversitesi öğrencisi Ercan Taşkın ise, “Yeni gelen arkadaşlarla tanışmak için bizim odaya geldi. Konuştu çok fazla sohbet etme fırsatımız olmadı. Çalışmalarda sabah saat 08.00’da arkadaşlardan önce Fen Fakültesi önünde olurdu..” dedi.

‘GİZLİLİK ENGELLEDİ’

Yaşananların başından itibaren İHD olarak olaya müdahil olduklarını belirten avukat Rehşan Bataray da, dosya ile ilgili şikayetlerini ve taleplerini soruşturmayı yürüten Birecik Savcılığı’na sürekli ilettikleri halde bir türlü bir gelişme sağlanmadığını kaydetti. Dosyaya müdahil olduklarında Birecik Savcılığı tarafından dosyaya gizlilik kararı alındığını vurgulayan Bataray, “Verilen gizlik kararı nedeniyle yaklaşık bir yıl boyunca dosyayı incelememiz mümkün olmadı. Tabi gizlilik kararı hukuka aykırı bir şekilde verilmişti” dedi. Gizlilik kararı kaldırıldığında dosyayla ilgili hiçbir işlemin yapılmadığını gördüklerini söyleyen Bataray, şunları kaydetti: “3’üncü yıla girdik. Olay yerinde birçok gaz fişeği bulunmuştu. Yine aynı olayda Mustafa Dağ ateşli silah mermisi sonucu yaşamını yitirmişti. Bu gaz fişeklerinin hangi güvenlik güçlerinin kullandığı hangi silahtan çıktığı tespiti çok basitti. Ancak maalesef olayla ilgili hiçbir ayrıntı tespit edilmedi.” Bataray, taraflı bir şekilde düzenlenen bir soruşturma dosyasının kendileri açısından yeterli bir soruşturma dosyayı olmayacağı kanaatiyle dosyayı AİHM’e gönderdiklerini belirtti. (Diyarbakır/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Mamaklı Aleviler: Tektipçi Anayasa istemiyoruz

SONRAKİ HABER

Savaş, güç ve inanç!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...