31 Ağustos 2017 13:43

Bernd RİEGERT *

Paris’te pazartesi günü düzenlenen zirvede Avrupa’ya geçmeyi bekleyen yüz binlerce Afrikalı göçmenin kaderi masaya yatırıldı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Avrupa’nın yeni sığınmacı ve göç politikalarını hızlı, hedefe odaklı ve maharetli bir biçimde uygulamaya geçirmeyi hedefliyor. Böylece halkına bu konuda bir şeyler yapabileceğini göstermek ve hakkındaki olumsuz anket sonuçlarını bertaraf etmek istiyor.  

Macron, göçmenlerin kullandığı Akdeniz güzergahını kapatma, onları mümkün olduğunca Afrika’da tutma konusunda zirveye katılan diğer temsilcileri de ikna etti. Afrikalı göçmenlere Avrupa’da sığınmacı statüsü kazanma şansının, dolayısıyla yasal oturum imkanının neredeyse hiç olmayacağının da onlara izah edilmesi yönünde zirvede görüş birliği sağlandı.

HIZLI VE ACIMASIZ

AB bu konuda gittikçe acımasız bir tavır içine giriyor. Libya’daki mevcut durum ve Kuzey Afrika’daki genel insani durumla ilgili çekincelerini de bir kenara bırakıyor. İtalya, diğer Avrupa ülkelerinin paylaşmaya yanaşmadığı çok sayıda göçmeni ülkeye kabul etmek istemiyor. İspanya ise göçmenlerin alternatif güzergahı olmamak için çaba sarf ediyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel de İtalya ve Alpler üzerinden Almanya yönünde bir göç akınını kesinkes engellemek istiyor. Zira Merkel dört haftadan daha kısa bir zaman içinde Almanya’da yapılacak seçimleri kazanma amacında.
Emmanuel Macron Libya, Nijer ve Çad’daki oluşturulacak mülteci kabul merkezlerinde sığınma başvurularının incelenmesine yönelik eski öneriyi yeniden masaya getirdi. Libya kıyılarına ulaşabilen, hatta ülkenin güney sınırlarına kadar gelebilen göçmenler için büyük mülteci kampları kurulması da artık tabu olmaktan çıkarıldı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ile sivil toplum kuruluşları bu konuda istedikleri kadar protesto etmeye devam etsinler. AB kararını verdi: Kapılar Afrikalı göçmenlere kapatılacak.  

Ve bu reçete etkili de oluyor. Temmuzda geçen aya kıyasla Akdeniz üzerinden Avrupa’ya çok daha az sayıda göçmen geçti. Korkutma politikası işliyor yani. Libya’da göçmenler ne yapıyorlar ya da Nijerya’dan yola çıkanlar çöl devletleri arasından geçerken neler yaşıyor, tüm bunlar Avrupalı üst düzey politikacıları fazlaca ilgilendirmiyor. En azından Avrupa siyaseti bir konuda başarı oldu. Kaçak göç şebekelerinin ve insan tacirlerinin işleri tam anlamıyla bozulmuş oldu.  

Paris’teki buluşma Avrupa’nın kapılarını Afrikalı göçmenlere kapatma politikasını daha bir yerine oturtmaya ve göçmenlerin transit geçtiği Nijer ve Çad gibi ülkeleri de iş birliğine dahil etmeye yönelikti. Bu iki devletin göçmen ve sığınmacıların Libya’ya kadar gelmelerini daha baştan engellemeye çaba göstermeleri isteniyor. Nijer ve Çad dünyanın en yoksul ülkelerinden. AB’nin sunacağı belirli yardımlar sonucunda her iki ülkenin devlet başkanlarının iş birliğine yanaşması bekleniyor. AB’nin ileri gelenleri bu iki ülkeyi de çok fazla mercek altına almayacaklardır. Bu çerçevede BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) göçmenleri bekleyen tehditlere ilişkin uyarılarına ise aldırılmıyor.     

İYİ BİR YAŞAM ARAYAN EN İYİSİ EVİNE DÖNSÜN

Birleşmiş Milletler göçmenlerin yüzde 70’inin ekonomik nedenlerle ülkelerini terk ettiklerini tahmin ediyor. Almanya’da özellikle seçim dönemlerinde sadece sağ popülist Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) değil, diğer partiler de “Kimse onları memleketlerini terk etmeye zorlamıyor” şeklindeki gerekçeyi kullanıyorlar.

Kuzey Afrika’ya kapıların kapatılması AB açısından birçok avantajı da beraberinde getiriyor. İtalya’yı yükten kurtarıyor. İtalya ve Yunanistan’dan gelen sığınmacılar ve göçmenlerin AB içinde nasıl paylaştırılacağı yönünde sürdürülen tartışmaları da en azından yatıştıracak gibi görünüyor.

AB’nin Akdeniz’deki sınırları kapatıldığında, bu durum kısa zamanda ‘Şengen Bölgesi’nde de sınır kontrollerinin kaldırılmasını gündeme getirecektir. AB içinde bu konuda da yoğun bir tartışma baş göstermiş durumda.

Paris’te Avrupa kalesi biraz daha Afrika’ya doğru kaydırılmış oldu. Macron, Merkel ve diğerleri bunu zafer olarak kutlayacaklardır. Ama göçmenler açısından bu durum acı bir yenilgi anlamına gelebilir.            

* Yazı DW Türkçeden alındı. 

Evrensel'i Takip Et