16 Ağustos 2017 07:27

13 gazetecinin yargılandığı dava başladı

Aralarında Atilla Taş ve Murat Aksoy'un da olduğu 13 gazetecinin 'darbeye teşebbüs' iddiasından yargılandığı dava görülüyor.

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

'FETÖ'nün medya yapılanması iddiasıyla "örgüt üyeliği" suçundan yargılandıkları davadan tahliye edildikten sonra "darbeye teşebbüs" soruşturması nedeniyle tekrar tutuklanan aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu 12'si tutuklu 13 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması başladı. 28 yaşındaki tutuklu gazeteci Cihan Acar, "Fotoğraf makinemi çok özledim. Ben sadece adil yargılama istiyorum. Tahliyemi istiyorum" dedi. 

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç ve Yetkin Yıldız katıldı. Tutuksuz yargılanan sanık Ali Akkuş duruşmada hazır bulundu.  Duruşmaya sanıkların yakınları izleyici olarak katıldı.

Duruşma, sanıkların kimlik tespiti ve yoklamanın yapılmasıyla başladı.

'TAHİLİYE EDİLDİM AMA SEVDİKLERİME BİR SANİYE DAHİ SARILAMADIM'

Kimlik tespiti sırasında söz alan tutuklu sanık Atilla Taş, adresinin değiştiğini söyleyip, “Hani tahliye olursam yerim belli olsun” demesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Tutuklu sanıklardan Cihan Acar savunma yaptı. Cihan Acar Yeşil Yol filminden bir alıntı yaparak şunları söyledi: “Çok yorgunum sayın heyet. 28 yaşında biri için azımsanmayacak acılar yaşadım. Ben özgürlüğün elimden alınarak esaret içinde yaşattılar. Tahliye edildim ama sevdiklerime bir saniye dahi sarılamadım. Annem o gece boyu 8 saat kendini kaldırımlarda yerden yere atmış. O gece gözaltına alınan ben değildim. Ailem de benle birlikte gözaltına alındı. 3 senedir gazeteciyim. Meslek hayatımın yarısı kadar süredir tutukluyum. Tahliye olacağımı duyunca 8 aydır kullandığım tabak çatalı çöpün dibine attım. Tekrar tutuklanınca çıkarıp, onlarla yemek yedim. 13 aydır cezaevindeyim. Evlenecek yaştayım. Sabah kalkıyorum, giyiniyorum, taranıyorum. Karşımda hep aynı kişiyi buluyorum, Ona soruyorum. ‘Yakup, nasıl olmuş?​’ diyorum.”

'GAZETECİLİKTEN BAŞKA NE YAPTIM?'

Bylock'u olmadığını söyleyen Acar, iddianameye göre, konuştuğu "bylock'u olduğu iddia edilen kişiler"in kimler olduğunu tek tek açıkladı. Acar, "Bazı görüşme kayıtları şüpheli bulunmuş. 215 bin ByLock kullancısı 100'er kişiyle görüşse 21 milyon kişi suçlu sayılabilir mi? Yaptığım görüşmelerin tümü mesai saatleri içinde gerçekleşmiştir ve tamamen haber ve bilgi amaçlıdır. 18 kişi ile görüşmelerim şüpheli bulunmuş. Bu kişilerden 7’si gazeteci, 5’i avukat, 5’i çalıştığım gazetenin avukatı.  Ben avazım çıktığı kadar gazetecilik yaptığımı söylüyorum. Gazetecilikten başka ne yaptım? Bir yılın ardından sizi gazeteci olduğuma ikna etmeye çalışıyorum. Ben bu mesleği çok severek yaptım. Ölümden döndüm. Ben bu mesleğin onuruna inandım. Hayallerim de kursağımda kaldı. Fotoğraf makinemi çok özledim. Başıma ne geldiyse gazetecilikten geldi. Ben sadece adil yargılama istiyorum. Tahliyemi istiyorum.” 

Duruşma Abdullah Kılıç savunması ile devam etti. Kılıç, "Darbe gecesi darbecilerin karşında durdum. Darbe girişimini öğrendiğim andan itibaren pek çok tweetle o gece darbeyi lanetledim. Bedeli ne olursa olsun ödemeye razıydım. Darbe kabul edilemeyeceğini vurguladım. Sokaktaydım" dedi. 

Kılıç, darbe gecesi attığı twetleri okuyarak şunları söyledi: " Ben bunları yazmışken darbeci nasıl oluyorum. Eğer darbeciler başarılı olsaydı tutuklu olacaktım. Ama ben gene tutukluyum. Allah aşkına beni darbecilikle suçlamayın" dedi.

‘ANTİKACI DÜKKANI İÇİN UĞRAŞARAK MI DARBEYE KATKI YAPIYORUM?​’

Abdullah Kılıç’ın savunmasının ardından Bünyamin Köseli savunmaya yapmaya başladı. Köseli, "Dünyanın en zor şey yaşadığı acıları karşı tarafa anlatmasıdır. Bir darbe ne kadar süre içerisinde tamamlanır bunun araştırmasını yaptım. Araştırmam sonucunda 6 ay içinde olacağını öğrendim.  Darbeden önce 6 ay içinde neler yaptığımı anlayacağım.

Zaman gazetesinde çalıştığım süre boyunca bir kez bile yayın toplantısına katılmadım. Zaman gazetesine kayyım atanmasının ardından gazeteciliği bırakmıştım. Antika dükkanı açmayı planlıyordum. Darbeden önceki 5 ay gece gündüz antikacı dükkanı açmak için çalıştım. 15 Temmuz günü babam Adana'dan geldi ve bana antikaci dükkanı açmam için vekalet verdi. Aynı akşam gerçekleştirilecek darbe girişiminden haberi olan bir kişi bu işlerle mi uğraşır? Birileri darbe planları yaparken, ben antikacı dükkanı açmak için uğraşarak mı darbeye katkı yapıyorum?​” 

Köseli’nin ardından konuşan Gökçe Fırat Çulhaoğlu’nun savunması mahkeme Başkanı Taner Akıncı’nın “iddianameden sapmamaya çalışın” uyarısıyla başladı. 

GÖKÇE FIRAT: İDDİANAME BOMBOŞ

Gökçe Fırat Çulhaoğlu, “İddianameyi hazırlayan savcı, yargıladığı insanın kim olduğunu bilmiyor. İddiname bomboş. İddianamede Türk Solu gazetesinin sahibi deniliyor. Ben baş yazarıyım. 'Türk Solu yasaklı yayın' demişsiniz. Yanlış, yalan! İddianame ‘Satış ve dağıtımı yasak olan Türk Solu gazetesi’ diyor. Hiçbir yasak yok ama dağıtım şirketleri dağıtmıyor. Türk Solu’nu okumadan yazmışlar iddianameyi, bana verseler daha iyi iddianame çıkarırdım. 544 sayı Türk Solu yayınlanmış, Gülen aleyhine 448 sayı yayınlanmış. 91’i benim köşe yazım. Siz sonra 15 yıl boyunca Fetullah Gülen aleyhine 91 yazı yazmış birine ‘FETÖ’nün medya yapılanması’ diyeceksiniz.” Çulhaoğlu, Türk Solu’nun ve kendisinin en başından beri FETÖ karşıtı olduğunu söyleyerek gazetenin manşet ve haberlerini göstererek hazırlanan iddianameye tepki gösterdi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan tarafından hazırlanan 314 sayfalık iddianamede, sanıklar hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmekte olan yargılama sırasında serbest bırakılmalarına karar verilmesinin ardından haklarında elde edilen ve çözümlemesi yapılan ek deliller uyarınca, terör örgütüyle organik bağlarının yoğunluğu ve çeşitliliğine göre eylemlerinin bir bütün olarak mensup oldukları terör örgütünün nihai amacı olan "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından gözaltına alındığı belirtiliyor.

İddianamede, sanıklar Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız ve Ali Akkuş hakkında "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs" suçlarından ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılması talep ediliyor. 

ÖNCEKİ HABER

'Ethem Sancak, ESMedya'yı sattı' iddiası

SONRAKİ HABER

Hasankeyf'in dinamitlenmesi Meclis gündemine taşındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...