19 Haziran 2017 13:37

'Mülteci statüsü verilmeli ve Göç Bakanlığı kurulmalı’

20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. İşte Türkiye'de statüsüz yaşayan 3,5 milyon Suriyeli için Halkların Köprüsü Derneği'nin çözüm önerileri.

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Yarın 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü... Dışarıdan en çok göç alan ülke konumundaki Türkiye’de, mülteciler, yoksulluk, güvencesiz çalışma, sömürü, nefret söylemleri ve linç girişimlerinin kıskacında Mülteci Günü’nü karşılıyor.

İzmir’de sahada mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalarıyla tanınan Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi ile mültecilerin sorunlarını ve çözüm önerilerini konuştuk. Terzi, mültecilerin yaşadıkları sorunların çözümü için öncelikle mülteci statüsü verilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bu bağlamda barınma ihtiyacından beslenmeye, eğitime, iş hayatına, sağlığa kadar uzanan çok geniş bir yelpazede kişilerin haklara erişimi noktasında pek çok çalışma yapmak gerekiyor. Bu amaçla Göç Bakanlığı kurulması düşünülebilir” dedi. 

ÜLKEDE 3.5 MİLYON SURİYELİ VAR AMA STATÜSÜZ...

Türkiye’de kayıtsız olanlar da dahil edildiğinde şu anda Türkiye’de 3.5 milyon Suriyeli yaşıyor. Resmi verilere göre Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 4’ünü, gerçek rakamlara göre ise yaklaşık yüzde 5’ini Suriyeli mülteciler oluşturuyor. Suriyeliler dışında da 400 bin civarında Irak, Afgan, İran, Somalili ve diğer ülkelerden mülteci bulunuyor. Ancak Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi’nin 1967 tarihli protokolüne koyduğu “coğrafi” sınırlamayla sadece Avrupa’dan gelenleri mülteci kabul ediyor. Türkiye’deki Suriyeliler ise 2014 tarihinde ‘geçici koruma statüsü’ kapsamında alındı. Ancak ‘geçici koruma statüsü’ Suriyelilerin Türkiye’de insanca bir yaşam kurmalarını sağlamadı. Üstelik hukuki entegrasyonun başlamaması sosyal entegrasyonu da engelledi. Artan kiraların ve işsizliğin sebebi olarak mültecilerin gösterilmesi, toplum içindeki kutuplaştırmayı arttırırken bu durum kimi zaman en ufak bir kavgadan bir linç girişimine dönüşebiliyor.

‘KAMUSAL HİZMET YÖNETİCİLERİN İNSAFINA TERKEDİLDİ’

Cem Terzi, Hükümetin Suriye politikasındaki hatalarını ve Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğini çok geç kabul ettiğini ifade etti. “2011’den bu yana alınan acele kararlar, sürekli değişen tutumlar, bir türlü bir kurumsal çerçeve geliştirilememesi büyük sorun oluşturdu ve bu durum devam etmektedir” diyen Terzi, ‘geçici koruma statüsü’ altında sağlanan hak ve hizmetleri mültecilere duyurmak ve bilgilendirmekte de başarısız olunduğunu kaydetti. Dil engelini aşmak için etkin bir çalışma yapılmadığını, kayıt işlemlerinin  zor ve uzun süren çileli bir uğraşa dönüştüğünü de belirten Terzi, “Kamusal hizmetlere erişim ülke genelinde standartlaştırılamamış yerel yöneticilerin insafına terk edilmiştir. Mülteciler sürekli mağdur edilmiştir. Suriyeli mülteciler kendilerini Türkiye’de bir gelecek kurmak üzere güvende hissedememişlerdir" dedi.

'VATANDAŞLIK YAPICI BİR ŞEKİLDE TARTIŞILMALI'

Hükümetin Suriyelilere vatandaşlık sorunu ile ilgili farklı zamanlarda farklı açıklamalar yapmasının hem Suriyelilerin hem de Türkiyelilerin aklını karıştırdığını da belirten Terzi "Özellikle seçim öncesine denk gelen açıklamalar muhalefet partileri tarafından olumsuz biçimde kullanılmış ve Türkiye toplumunun huzursuz olmasına yol açmıştır. Oysa, Türkiye’ye sığınan milyonlarca insanın vatandaşlıkla eşit statüde nasıl içerileceği çok önemli bir meseledir.Onları hem kendi ülkelerine yabancılaştırmadan özlemlerini, geri dönüş isteklerini yok etmeden, ama aynı zamanda insanlık dışı bir muameleye maruz bırakmadan konumlandırabileceğimiz bir düzenlemeyi nasıl yapılabileceğimizi açık ve yapıcı biçimde tartışmalıydık.  Bugün milyonlarca mültecinin sosyal entegrasyonu Türkiye’nin önündeki temel meseledir” dedi.

'ADIM ATILMAZSA GERİLİM ARTACAKTIR'

Türkiyeliler ile Suriyeliler arasındaki artan gerilime de değinen Terzi,  "Orta gelirli bir ülke olan Türkiye’nin çok kısa sürede dünyada en çok mülteci içeren ülke haline gelmesi ve bunun gereklerini yerine getirme sorumluluğunu üstlenmemesi toplumda derin bir endişeye nihayetinde son zamanlarda tepkiselliğe yol açmıştır. Mevcut politika sosyal entegrasyonun önünde büyük bir engeldir. ‘Suriyeliler işimizi kapıyor’ yakınmaları kulak arkası edilebilecek bir konu değildir. Devlet yeni istihdam yaratacak adımlar atmaz ise Türkiyeli ve Suriyeli emekçiler arasındaki gerilim aratacaktır" diye uyardı.

'BÜTÜN MÜLTECİLER İÇİN STATÜ SAĞLANMALI'

Vatandaşlık hakkı da dahil olmak üzere sosyal entegrasyon programları geliştirebilmek, mültecilerin yaşadığı sorunların göz önüne alınması ve toplumsal mutabakat ile hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Terzi şunları söyledi: "Hükümetin, mülteci statüsünü vermeden, ayrımcı, kısmi ve eksik vatandaşlık hakkı, meseleyi çözmekten çok uzaktır.  Öte yandan tüm mülteciler için vatandaşlık başvurusu hakkı tanınmadan bunun sadece bazı Suriyeliler için olması da başı başına bir sorun ve ayrımcılıktır. Vatandaşlığa geçiş, birlikte yaşam politikalarını geliştirmek için bir adım olarak düşünülmelidir.  Bu bağlamda barınma ihtiyacından beslenmeye, eğitime, iş hayatına, sağlığa kadar uzanan çok geniş bir yelpazede kişilerin haklara erişimi noktasında pek çok çalışma yapmak gerekiyor. Bu amaçla Göç Bakanlığı kurulması düşünülebilir."

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ:

Halkların Köprüsü Derneği'nin Türkiye’deki mülteci sorununa ilişkin çözüm önerileri şöyle:

*Suriye’de ve Ortadoğu’da devam eden savaş ve çatışmaların barışçıl çözümü göç ve mülteci meselesi için temel şarttır. Türkiye dış politikasını Suriye’de ve Ortadoğu’da barış tesis etmek üzere oluşturmalıdır.

*Şimdiye kadar misafir söylemi ile yürütülen hayırseverlik, din kardeşliği dayanışması, komşuluk dayanışması gibi yaklaşımlar terk edilmeli devletin mülteci meselesinde siyasi, kültürel, sosyal ve ekonomik düzeylerde yapısal çözümler üretmesine hızla başlanmalıdır. Bu amaçla ilgili bir bakanlık, Göç Bakanlığı kurulması düşünülebilir.

*Mültecilere mülteci statüsü verilmemesi sosyal entegrasyonun önündeki en önemli engeldir ve Türkiye BM Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlamayı kaldırmalıdır.

*Sadece Suriyelilerin değil tüm mültecilerin sosyal entegrasyonu hedeflenmelidir.

*Vatandaşlığa geçiş kolaylaştırılmalı ve eşit vatandaşlık için Anayasa’da bu yönde demokratik değişiklikler yapılmalıdır.

*Mültecilerin barınma, eğitim ve sağlık hizmetlerinde vatandaşlar ile eşit haklar ve imkanlara kavuşması gerekir. Türkiye toplumunun tamamını kapsayacak biçimde barınma, eğitim ve sağlık alanlarında sosyal devlet yaklaşımı ve kamucu devlet müdahalesi gerekmektedir.

*Mültecilerin emek piyasasına entegrasyonu için devlet etkin rol oynamalı ve kamuda yeni istihdam yaratılmalı, informel sektör ve kayıt dışı istihdam ile etkin mücadele etmelidir. Mültecilerin sendikalara üye olmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır.

*Mültecilerin bir yandan kendi kültürlerini, değerlerini koruyup geliştirebilmeleri bir yandan Türkiye toplumunun kültür ve değerlerini anlayabilmeleri için hem mülteci hem Türkiye toplumuna yönelik, hükümet ve devlet kuruluşları aktif politikalar ve programlar geliştirmelidir.

*AB’nin mülteci ve göç meselesini kendi sınırları dışında tutma politikasına teslim olmak yerine sorumluluğun küresel olarak paylaşılması için uluslararası alanda etkin çaba gösterilmeli, bu bağlamda var olan sorunların üstünü örtmek yerine şeffaflık politikası izlenmelidir.

ÖNCEKİ HABER

Dilipak: Kılıçdaroğlu cezaevine gidiyor

SONRAKİ HABER

Kendi müziğini besteleyip çalan robot geliştirildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...