15 Şubat 2017 00:05

Ali ŞİMŞEK
Zeytin Üreticisi/Balıkesir

Edremit zeytin bölgesinde bu yıl zeytin üreticisi zor bir yıl yaşıyor. Üretimin düşük olması zeytin ve zeytin yağının geçen yılki fiyatları neredeyse yarı yarıya düşmesi, girdi maliyetlerinin artması zeytin üreticisini zor durumda bıraktı. Tabii ki tüccar da bunu fırsata çevirdi. Fiyatları daha da aşağıya çekti. Bazen alımları dahi durdurdu. 

Üretici kooperatifi olan TARİŞ’in bir tüccar gibi davranması taban fiyat açıklamaması da tüccarın işine geldi. TARİŞ avans fiyat uygulaması belirledi. Verdiği avans fiyat zeytini toplatma parasına yetmedi. Şimdi fiyatları biraz yukarı çektiler. Fakat küçük üreticinin elinde zeytin kalmadı. Bunu bilerek yapıyorlar, bu her yıl denedikleri bir politika. Üretici kooperatifi üreticinin yanında ortaklarının çıkarını korumalı, kooperatifleşmenin amacı bu olmalı. Tüccar zihniyetiyle hareket etmemeli. TARİŞ’in başındakilerin 30 yıldır orda olmalarının sebebi de bilinçsizliği. “TARİŞ olmasa üretici daha da perişan olur” deyip ölümü gösterip sıtmayı razı etme politikası güdüyorlar. 

GELECEK YILIN MAHSULÜNE İPOTEK

Artık bu ülkede tarım yapmak üretmek çok zorlaştı. Ziraat odaları, tarım kredi kooperatifleri artık ortaklarını yağlı bir müşteri gibi görüyorlar. Kredi faizleri yüksek üretici kullanamıyor. Kullandığı gübre, tarımsal ilaç kullandığı ekipman piyasadan daha pahalı. Geçen yıldan kalan destekleme primleri hâlâ ödenmedi. Üretici ziraat odalarından tarım kredi kooperatiflerinden borçlanarak gübre ve ilaç kullanıyor. Böylece üretici gelecek yılın mahsulünü de yemiş oluyor. 

Örneğin zeytin ağacı için önemli olan, ağacı zararlılardan ve soğuk don olaylarından koruyan bordo bulamacı zamlandı. Ziraat odasından almaya kalktığımızda sekiz ay için vade farkı koyuyor. Ülkemizde bankalar aylık faizi yüzde 8 iken “çiftçi dostu” ziraat odası yüzde 15 faiz istiyor.

BÜYÜKLERE DESTEK

TARİŞ ve ziraat odaları kendileri belirli gerekçeler savunabilir. “Bu ülkede ne yapabiliriz, devlet politikası bu” diyebilirler. Ancak yapabilecekleri bir şeyler mutlaka vardır. Ama bir yandan da düşününce aklıma bir ata sözü geliyor: “Balık baştan kokar.” Tabii ki bunların sebebi devlet politikası. 

Tarım bakanlığı toprak tahlili desteği veriyor. Yani üretici arazisi olan, toprağını tahlil ettirirse buna uygun gübre atarsa toprak tahlilinin ücretini bakanlık ödüyor. Ancak üreticinin arazisinin tek parça 50 dönüm olması gerekiyor. Edremit körfezinde tek parça 50 dönüm arazisi olan sayılıdır. Bu da demek oluyor ki bakanlığın desteği sade ve sadece göstermeliktir. 

‘KEŞKE SAHİLDE EV YAPSAM’

Körfez’de 82 yaşında 60 yıldır zeytincilik yapan bir üretici şöyle diyor: “Yıllarca uğraştım onlarca dönüm zeytinlik bahçesi yetiştirdim. Satın aldım tonlarca zeytin ve zeytinyağı ürettim emeğimin karşılığını alamadım. Keşke zeytinlik alacağıma sahilden arsalar alsaydım ev, apartman yapsaydım daha iyiydi” diyor. 

Lütfen tarafsızca bir düşünün, ülkemizdeki üretici, üretici olduğuna pişman. Ev apartman yapsaydım iyiydi diyor. İnşaat sektörü kendini yenileyen bir sektör değildir. Daireler yapılır satılır ve o anda üretim biter. Pekala zeytin bahçeleri, yetiştirildiği ve mahsul vermeye başladığı andan itibaren kendini yeniler yan kollarıyla pek çok iş imkanı sağlar. Yurt dışına satılır. Döviz getirir bir evi nasıl ihraç edeceksiniz? Ve bunun üstüne ev bir kere satılır ama zeytin ağacı her yıl mahsul verir ve zeytin ağacı ölmez ağacıdır. Ortalama 1000 yıl ömrü vardır. 

Tekrar döndük başa. “Balık baştan kokar.” Devlet böyle bir sektörü desteklemeyip inşaat sektörünü destekliyor ise biz üreticiler şöyle düşünüyoruz. Devlet bize diyor ki “Türkiye’deki bütün çiftçiler ölünüz” saygılarımla...

Evrensel'i Takip Et