05 Şubat 2017 01:56

Edebi bataklık mı, estetik bilinç mi?

İsmail Afacan, Bavul dergisinin kapağındaki hatayı yazdı: Yanlışlık son dönem edebiyat algısını ve atmosferini yansıtıyor.

Paylaş

İsmail AFACAN

Bavul dergisinin Şubat sayısında Turgut Uyar’a ait olmayan dizelerin onunmuş gibi gösterilmesi birçok tartışmaya neden oldu. Edebiyat çevrelerinde tartışmanın büyümesi üzerine Bavul dergisi özür dileyerek, 35 bin dergiyi geri çektiğini açıkladı. Yapılan hata teknik bir nedenden kaynaklansaydı anlayışla karşılanabilir ve tartışmaya gerek duyulmazdı. Ama yapılan hata son dönem edebiyat algısını ve atmosferini yansıtıyorsa konu üzerine tartışmakta yarar var. 

***

Bavul dergiye gelmeden önce popüler  kültür dergiciliğine dair birkaç söz söyleyelim. Son dönemde popüler kültür dergileri mantar gibi türedi. Üzerine birçok tartışma yapıldı, yapılmaya devam ediliyor. Şunu hemen belirtelim: Popüler edebiyat dergiciliğine karşı değilim. Ve bugün açısından bir ihtiyaca denk geliyor. Özellikle Gezi eylemlerinden sonra gençlik içinde edebiyata ve özellik şiire dönük ilgi arttı. Direniş sırasında dizeleriyle ve satırlarıyla edebi şahsiyetler öne çıktı. Gençlerin sosyal medyadaki paylaşımlarında şairler ve yazarlardan alıntılar sıklıkla yapıldı. Böyle bir talebi gören piyasa, sol soslu popüler kültür dergileri çıkarmaya başladı. Bu dergilerin okurları da Gezi direnişinden sonra edebiyata ilgisi artan gençlerdi. 

***

Böyle bir atmosferde şekillendi son dönem popüler kültür dergiciliği. Ve kültür-sanat alanına dair hazır gıdalık edebi üretimler yapılmaya başlandı. Biraz sol, biraz güncel, çokça nostalji... Lime lime edilmiş dizeler, metinsel bağlamından koparılmış satırlar türetildi. Edebiyat ürünleri bir özdeyişe dönüştürüldü. Okur olabildiğince pasifize edilerek hantallığa alıştırıldı. Okur da sitelerde özlü söz avcılığına çıkmaya başladı. Estetik bilinç bir kenara itilerek Gezi sonrası edebiyata ilgisi artan kesimlerde içgüdüsel refleks ortaya çıktı.

***

Sıradan bir okur en azından kendini savunabilir. “Ben edebiyatla derinlemesine ilgilenmiyorum, boş vaktimi değerlendirmek için popüler kültür dergileri alıyorum, hoşuma gidiyor” diyebilir. Kendince haklıdır. Böyle bir okur kitlesinin baskın olması edebiyatla ilgilenen çevrelerin fason üretime geçmesi temel hataların başında geliyor. Bir büro, yazı gereçleri, ilişki ağları ve birkaç meraklı editörle merdiven altı kültür sanat dergiciliği oluştu.

***

Bu koşullarda dezenformasyon ortamı da muazzam bir şekilde yaygınlaştı. Sadece Bavul dergisi mi yapıyor bu hatayı. Haksızlık etmeyelim. Ders kitaplarında  Can Yücel’in olmayan şiir Can Yücel’inmiş gibi gösterilmedi mi? Sosyal medyada pek çok şaire, kendilerinin olmayan dizeler atfedilmedi mi? Çok yönlü sorunun sadece bir yönüdür Bavul dergisinin yaptığı hata. İnternetin yarattığı kolay ulaşılabilirlik ile estetik bilincin zayıflığı birleştiğinde bunlar kaçınılmaz hale geliyor. 

*** 

Bugün için popüler kültür dergiciliği azımsanmayacak bir okur kitlesine hitap ediyor. Okurlarının çoğunluğu genç. Popüler kültür dergiciliği bu yöntemiyle genç okurlarına estetik bilinç aşılamak yerine, yarattığı edebiyat ortamı gençlere zarar veriyor. Dergicilik ne için yapılmalı? Çevre yaratma, isim duyurma, ekonomik çıkar... Ya da estetik bilinç yaratmak... Soru basit... Estetik bilinç yaratacak popüler edebiyat dergisine ihtiyaç olduğu muhakkak. Edebiyatta sel gider kum kalır. Ancak kalan kumla harcını karabilirsin. Ama ortada kum değil büyük bir bataklık var. Ve bu, okurun edebi sağlığı için oldukça tehlikeli. Mesele bataklığı kurutmak o da estetik bilinçle mümkün. 

***

Edebiyatla ilgilenen hiç kimse suçu birbirine atmasın. Bu edebi dezenformasyon ortamının suçlusu susan, geriye çekilen herkes... Hazır  tüketim edebiyat ilgisini kaşıyan-besleyen edebiyatçılar da bu atmosferin başlıca nedeni. Turgut Uyar şiiri okumayıp Bavul dergisinin hatasını dilinden düşürmeyenler ya da Kürk Mantolu Madonna’yı okumadan Funda Özkalyoncuoğlu’ya yüklenenler bu ağır tablonun müsebbiblerindendir.

***

Son söz olarak Bavul dergisine ve özür bildirisine gelirsek. Özrü kabahatinden büyük bir ifadeye yer vermiştir özür metninde: “Şubat sayısı kapağımızda yer alan dizelerde, sıkça eleştirilen internetin bilgi kirliliği tuzağına biz de düştük.” Buna denecek çok söz var ama biz tek kaynağın internet olursa, internetteki “bilgi”yi doğrulama arzusundan yoksunsan, kalemin bilgi kirliliğinden çıkmaz demekle yetinelim.

ÖNCEKİ HABER

Baba Tahirê Ûryan’ı rubailerinden albüm: Diwan-a Dubeytî

SONRAKİ HABER

Mitler; gerçekle düş, umut ve korkular arasındaki köprü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa