5 Eylül 2016 01:46

Yentur'da aileler de grevin bir parçası

Fatma KESKİNTİMUR
Antep

Antep Başpınar 3. Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) üç aylık alacakları için üretimi durdurarak fabrikada greve giden Yentur işçilerinin aileleri de direnişin bir parçası olmaya hazırlanıyor. Fabrikadaki direniş altıncı gününe girerken, görüştüğümüz işçi eşlerinden Zeynep Cebe, “Onlar fabrikada direnirken, biz de aynı mücadelenin dışarıdaki parçasıyız aslında. Bu nedenle sorun çözülmezse, aileler olarak fabrikaya gidip, gerekirse birlikte direneceğiz” dedi.

İlk günden itibaren yaşadıkları zorlu süreçte evde yaşadıkları sorunlara değinen işçiler, üç ay maaş alamamanın yarattığı sıkıntılardan kaynaklı boşanmaya kadar varan problemlerin olduğunu ifade etmişler ve aslında en az fabrikadaki işçi sayısı kadar insanın da dışarıda aynı mağduriyeti yaşadığına dikkat çekmişlerdi. İlk günden itibaren eşlerini görmek ve çocuklarını babalarıyla görüştürmek üzere fabrikaya gelenler oldu fakat bunlar daha çok, kısa buluşmalar olarak kaldı. Evinde ziyaret ettiğimiz işçi eşi Zeynep, diğer işçi eşleriyle de görüşerek fabrikada işçilerin yaptığı gibi dışarıda da aileler olarak örgütlenebileceklerini ve bu şekilde mücadeleye birlikte devam edebileceklerini söyledi.

‘DERDİNE DÜŞTÜKLERİ GEÇİM BURADA’

Zor günler geçirdiklerini anlatarak başlıyor söze Zeynep ve bu günlerin geleceğinin aylar önce belli olduğunu aktarıyor. “Aylardır aksamalar oluyordu. Her maaş aksaması, bizim borçlanmamıza neden olur. Çünkü bir tek eşim ve ben değiliz ki, iki çocuk var. Biz beklesek onların ihtiyaçları beklemez.”

Çocuklarından Nisa iki buçuk, Deniz de bir buçuk yaşında. Grev başladığından beri babalarını bir kez görebilmişler. Deniz konuşamasa da Nisa’nın, babasının adı geçtiğindeki bakışlarından, utanarak sessizce “baba” deyişinden belli ne kadar özlediği.
“İşte tüm mücadele bunlar için” diyor Zeynep ve devam ediyor: “Ben, eşim açsa açım, toksa tokum. Bir şey olmaz bize. Ama çocuklar öyle olmuyor işte. Sütü var, bezi var, düzgün beslenmeleri gerek. Ben de çalışmak istedim, birkaç kez de denedim. Ama bu ülkede çocukları küçük bir kadının çalışması ayrı bir eziyet. Ne çocuklarımız için bir bakım olanağı var ne de anne olarak çalışırken mecburen yapmamız gerekenler olduğunda bir anlayış. O nedenle bir kişinin üzerine kalıyor bütün geçim derdi. İşçiler fabrikada ya şimdi, hepsinin derdine düştükleri geçim, evlerde böyle oluyor işte.”

‘3 MAKİNEYE BAKIYOR’

Zeynep, işçilerin sadece bedenlerinin yorulmadığını, geçim sıkıntısıyla kafalarının da çok dolu olduğunu söylüyor: “Eşim üç makineye bakıyordu son zamanlarda. Üç makine üç işçinin iş yükü demek. Ama aldıkları maaş öyle olmuyor nedense. Hem bu kadar yorulup hem de kiraydı, faturalardı, çocukların ihtiyacıydı hiçbir şeye yetişmeyince para, moralleri de bozuluyor. Benim eşim 60 kilodan 45 kiloya düştü. Sadece fabrikada yorulduğundan değil, asıl kafasındaki yoğunluktan. Tek bedenleri değil yorulan, kafaları da sürekli dolu. Ama patronların gözünde hiçbir değeri yok işçilerin. Yaşadıklarını umursamıyorlar, ha bire kendi dertlerini anlatıp, anlayış bekliyorlar.”

‘İŞÇİNİN KIYMETİ YOK’

“İşçinin alınteri kurumadan, parasının verilmesi lazım” diye bir söz hatırlatıyor Zeynep ve üç ay boyunca maaş alamadıkları için nasıl borçlandıklarını anlatıyor: “İşçinin geçimi zaten zor. Herkeste kredi kartı, banka borçlanması… Her ay düzenli yatarsa paramız, bir şekilde idare ediyoruz. Gelen parayı bir bankaya yatırıp çekiyoruz, öbür bankaya yatırıyoruz, borcu bitiremesek de döndürüyoruz. Ama o ay maaş alamadıysan ne yapacaksın? Bu defa dışarıya borçlanma da başlıyor. Bakkala borç, tanıdıklara borç… Bir de değil üç ay olmuş para almayalı. Kartları da çevirmedin, ne olacak? Bankalar başladı haber göndermeye. Bakkaldan bir şey alamıyorsun artık. Ne yiyip ne içecek bu çocuklar? Herkesin evindeki durum bu. Daha kötüleri de var, evlerinden çıkarılanlar oldu, o kadınlar ne yapsın şimdi eşyaları kapının önüne konulmuş öyle. Yazık değil mi bu işçilere, ailelerine? Böyle perişan ettiler herkesi!”

‘KADINLAR OLARAK DAYANIŞMALIYIZ’

Bayramın yaklaştığını, sorunun bir an önce çözülüp işçilerin bayramı evde çocuklarıyla geçirmesini istediklerini söyleyen Zeynep, “Bunun için biz de ne gerekiyorsa yapmalıyız. Gerekirse gidip orada, yanlarında olmalıyız” diyor. Bunun için diğer işçilerin eşleriyle de görüştüğünü, bundan sonra da görüşeceğini anlatan Zeynep, kadınların da kendi aralarında dayanışmak zorunda olduğunu hatırlatıyor: “Biz de örgütlenmeliyiz. Dayanışmayla aşarız bu zor günleri. Üç, beş değil, 100 gün de direnmek zorunda kalsalar, eşlerimizin arkasında olduğumuzu göstermeliyiz. Evde yaşanan sıkıntıları da birlikte göğüslemeliyiz, hiç farkımız yok birbirimizden. Hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz. Ben bundan sonra duysam başka fabrikalarda grev var, onların aileleriyle de dayanışmak isterim.”

Evrensel'i Takip Et