Turgut Uyar bize ‘Korkacak bir şey yok’ diyor
Bireyin yalnızlığını güçlü bir biçimde dile getiren şair Turgut Uyar’ın ölüm yıldönümü bugün. Uyar’ı, Murat Yalçın ve Derviş Aydın Akkoç ile konuştuk.

Hakan GÜNGÖR
İstanbul
Gezi direnişinin ardından özellikle gençler, içlerinde yükselen tepki ve taleplerin karşılığını Turgut Uyar’ın dizelerinde buldu. Uyar, günümüzün ihtiyaçlarına cevabı adeta on yıllar önce vermişti. Bir süre sonra duvarlarda, banklarda, sosyal medyada Uyar’ın dizelerini görür olduk. Çok geçmeden Uyar’ın kitapları da hem kitapçıların, hem de kitap satan sitelerin çok satanlar listelerine girdi ve adeta o listelere yerleşti. İçinde bulunduğumuz süreçte insanlar neden Turgut Uyar’ın dizelerine bu kadar yoğun bir talep içindeler sorusunu, Uyar’ın kitaplarını yayımlayan YKY’nin editörü Murat Yalçın ve “Turgut Uyar’ın Çocuklarıyız” kitabının yazarı Derviş Aydın Akkoç ile konuştuk.
YILLIK SATIŞ 50 BİNİN ÜSTÜNE ÇIKIYOR
Murat Yalçın, Uyar’ın şiirindeki toplumsal boyutun ve memleket meselelerini şiirsel kavrayışının bugün daha geniş bir karşılık bulduğunu düşünüyor. “Bir çıkmazı ve umutsuzluğu en iyi şiirleştirmiş bir şairin bugün neden öne çıktığını toplumsal açıdan araştırıp düşünmek lazım belki de” diyen Yalçın, bireyin yalnızlığını, sıkıntısını, uyumsuzluğunu, çıkışsızlığını güçlü bir biçimde dile getirdiği için Turgut Uyar eserlerinin gençlere iyi geldiğini belirtiyor. Turgut Uyar şiirindeki duyguları destekleyen felsefenin bugünün okuryazar çevrelerinde daha egemen olduğunu vurgulayan Yalçın kitap satışları konusunda şunları söylüyor: “Turgut Uyar’ın şiirlere olan ilginin son beş yıldır hızla arttığını görüyoruz, yıllık kitaplarının toplam satış rakamının artık 50 bin kitabının üzerine çıkacağını söyleyebiliriz. Bu artışla sosyal medyanın etkisi ne kadar olmuştur, tam olarak ölçemiyoruz elbette ama önemli bir etkisinin olduğunu düşünüyoruz.”
İKİNCİ YENİ BİR DAYANAK
“Turgut Uyar’ın Çocuklarıyız” adlı kitabı hazırlayan Derviş Aydın Akkoç, “Herhangi bir şairi tarihin belli bir kesitine sabitlemenin kendine özgü riskli tarafları var. Ece Ayhan’ın ya da Turgut Uyar’ın Gezi direnişi esnasında arz-ı endam etmiş olması, bu şairlerin sadece Gezi direnişi şairleri olduğu anlamına gelmiyor” diyor. Akkoç, böyle bir duruma düşüldüğü takdirde bu şairlerin tarihin belli bir anına kapatılmış olacağını öne sürüyor. Akkoç, Uyar şiirini şöyle tanımlıyor: “Gövdesi olan, enerji birimlerine yaslanan, kadroları bulunan, hayatla temas noktaları olan, ritmini yaratmış, lirizmini ve erotizmini dengeli bir şekilde söylemine yediren, varoluşun gözeneklerine sızmada mahir, dilinin iç uyumunu kurmuş bir şiir...”
Akkoç, Uyar’ın Kafkacı anlamda ‘olumsuzun bilincine’ sahip bir şair olduğunu söylüyor ve “Yolların kör bir çıkmaza dönüştüğü, değerlerin altüst olduğu bir zamanın insanı söz konusu. Evet, çıkmaz derinleşiyor, yayılıyor, daha ürkütücü hale geliyor. Ama ‘korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta’ diyen de yine Uyar’dı” ifadelerini kullanıyor.
Akkoç; gündelik hayatın hayhuyu içinde çırpınan, çalışmak zorunda olan, yalnızlıkla yıkanmış, yerini kaybetmiş, yönünü her an şaşırabilen, hayatla ilişkisi pamuk ipliğine bağlı olan, umutlarını hızla yitiren şahıslar için İkinci Yeni şairlerinin ve bu şairlerin şiirlerinin tampon yapma, dayanak oluşturma gibi bir işlevi olduğunun altını çiziyor.
Evrensel'i Takip Et