13 Ağustos 2016 09:54

14. Gençlik Yaz Kampında gazeteciler konuştu

14. Gençlik Yaz Kampında Gazeteciler Fatih Polat, Ayşe Yıldırım ve İsmail Saymaz, panelde bir araya geldi.

Paylaş

İzmir Dikili’de gerçekleştirilen 14. Gençlik Yaz Kampında Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ayşe Yıldırım ve Hürriyet Gazetesi Muhabiri İsmail Saymaz gençlerle buluştu. Panelde geçmişten günümüze medya-iktidar ilişkileri ile günümüzde gazetecilik ele alındı.

İKİ NÖBET ARASI GAZETECİLİK

Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ayşe Yıldırım konuşmasına Fatih Polat’ın “İki nöbet arası gazetecilik yapıyoruz” sözüne vurgu yaparak başladı. “Son bir yıldır biz sistem dışı muhalif olarak adlandırabilecek gazeteciler olarak birbirimizi adliyelerde ya da basın özgürlüğünü savunan nöbetlerde görüyoruz” diyen Yıldırım, medya mülkiyeti ve bunun iktidarla ilişkisini anlattı.

İLAN VERİLMESİN DİYE BASKI KURUYORLARDI

Tek partili dönemin ardından Demokrat Parti iktidarının verdiği basın özgürlüğü vaadini hatılatan Yıldırım, “Neredeyse 1 yıl sonra tek partili dönemdeki uygulamanın aynısını kendisi devam ettirdi. O da bugüne çok benziyor aslında. Sonuçta yine ilanlar devlet tekelindeydi, onlar da istediği gazeteye istediği kadar ilan verdi” dedi.

Yıldırım, bu ilişkinin AKP hükümetiyle uğradığı değişimi ise şu sözlerle ifade etti: “Artık ihale alan gazete patronları değil, ihale alan iş adamlarının gazete sahibi yapıldığı bir süreç başladı. Amaç muhalif basını susturmak oldu."

GAZETELERİN AYAKTA KALMASI SİZLERE BAĞLI

İktidarın yarattığı gazetelerin dışında gazetecilik yapan Cumhuriyet, Evrensel, Birgün, Özgür Gündem gazetelerinin ise maddi anlamda sıkıntılar yaşadığını ifade eden Yıldırım, "Bizim gibi gazetelerin tek geçim kaynağı gazetenin satın alınması, okunmasıdır. Ancak öyle ayakta kalabiliriz” dedi.

EN FAZLA BASKIYA UĞRADIĞIMIZ DÖNEM

“Şu an en fazla baskıya uğradığımız dönem ilan edilebilir” sözleriyle konuşmasına başlayan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat,  “Bir dönem öncesine kadar Diyarbakır, Cizre, Sur gibi birçok şehirde sokağa çıkma yasakları yaşandı. Biz bazı gazeteci arkadaşlarımızla bölgedeki durumu yakından izlemek  ve orada olup bitenlere tanık olmak açısından orada zor koşullarda habercilik yapan arkadaşlarımızla dayanışmak amacıyla bölgeye gittik. Süreç bu şekilde değildi en azından ölümlerin bu kadar olmadığı fakat sokağa çıkma yasaklarının da başladığı bir dönemdi” diye konuştu.

GAZETECİLERİ TERÖRLE MÜCADELE KAPSAMINA ALDILAR

Bu dönemde “Haber Nöbeti” başlattıklarını ifade eden Polat, “Bölgeye gidip gelen gazeteciler olarak bir insiyatif aldık ve bir grup gazeteci bölgeye gittik. Hem bölgedeki gazeteci arkadaşlarımızla bir dayanışma başlatmak hem de  orada olup biteni yansıtmak istedik. Bugün doğru gazetecilik yapan kişilerin terörle mücadele kapsamı altında ele alındığı bir dönem oldu” dedi.

BAŞKA YERDE ÖDÜL VERİLİRDİ

Ardından geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan Evrensel Gazetesi ve Hayatın Sesi Televizyonu Muhabirleri Hasan Akbaş, Fırat Topal, Serpil Berk ve Serbest Gazeteci Sertaç Kayar’ı hatırlatan Polat, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu süreçte de bir gazeteci dayanışması gerçekleştirildi ve arkadaşlarımız serbest bırakıldı. Aslında dünyanın başka bir yerinde haber alanına ilk giden ve duyuran siz olursanız ödül alıyorsunuz. Fakat Türkiye’de hükümetin istemediği bir haber olursa gözaltına alınıyorsunuz.”

HALK HABER ALMA HAKKINA SAHİP ÇIKMALI

Türkiye'de basın özgürlüğü mücadelesinin gazetecilerin mücadelesi olarak algılandığını söyleyen Polat, “Halkın haber alma hakkından söz ediyorsak burada halkın ve demokratik güçlerin gazetecilere sahip çıkması son derece önemli, basın özgürlüğü mücadelesini bu şekilde genişletebiliriz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

ENSAR SKANDALINI YANDAŞ MEDYADAN OKUMAK

Gazeteci İsmail Saymaz ise yaptığı konuşmada ana akım medya ve özgür basın geleneğinden gelen basın arasındaki farkı yaptığı haber karşılaştırmalarıyla ortaya koydu. Mart 2016’da gündeme gelen Ensar Vakfı’nda yaşanan cinsel istismar olayını hatırlatan Saymaz, “Mesela Star gazetesini okuduğunuzda Ensar Vakfında tecavüz olduğunu duyar mıydınız?” diye sordu. Saymaz sözlerine şöyle devam etti: “Tahminen şöyle duyardınız. Karaman’da bir grup solcu, bir grup HDP’li, bir grup Atatürkçü birleşip Ensar Vakfını işgal ettiler ve Ensar Vakfında kötü hadiseler yaşandı, bu gruplardan kaynaklandı. Ensar vakfında tecavüz olmuşsa bile bu çocukların başına gelmemiştir, Ensar Vakfını yönetenlerin başına gelmiştir şeklinde bir haber karşı karşıya kalırdınız” dedi. 

Ensar Vakfında yaşanan istismara, Ensar Vakfının aracılık ettiğini, valiliğin vakfa para aktardığını söyleyen Saymaz, “Sadece Star gazetesi okusaydınız bundan haberiniz olmayacaktı. Aynı günlerde Star gazetesi neyle meşguldü? Cumhurbaşkanının kızının düğününü yazmakla meşguldü” diye konuştu.

YENİ TÜRKİYE'NİN SEMBOLÜ GEZİ'DE SOKAĞA ÇIKANLARDIR

Star gazetesinin başyazarının “Yeni Türkiye'nin sembolü cumhurbaşkanının damadıdır” dediğini hatırlatan Saymaz, “Ben bu iddaya katılmıyorum. Yeni Türkiye’nin sembolü, Gezi parkı eylemlerinde sokağa çıkanlar, özgürlük talep edenler eşitlik talep edenlerdir. mutlaka bir gün kazanacalardır” şeklinde konuştu. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Pereira: Tehditler nedeniyle Portekiz'e döndüm

SONRAKİ HABER

İran, Türkiye'ye tur satışı yasağını kaldırdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...