02 Temmuz 2016 01:00

Her yer Madımak, her yer yangın yeri...

23. yılında katledilenler unutulmadı, on binler gerçek sorumluların hesap vermesini isteyecek, yitirdikleri canları anacak...

Paylaş

Sultan ÖZER
Ankara

2 Temmuz 1993’te Sivas Madımak’ta, Pir Sultan etkinlikleri için Sivas’a giden 33 aydın-yazar, şair ve 2 otel görevlisi 35 can, “şeriat” isteyen karanlık yüzlerce, “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu, Sivas’ta yıkılacak” çığlıkları arasında yakılarak katledildi. Aradan geçen 23 yılda ne acılar, özlemler dindi, ne adalet yerini buldu, ne de katliamlar durdu...

Madımak Otelinden sağ kurtulan Rıza Aydoğmuş’un dediği gibi, “Madımak katliamı ile analar babalar çocuksuz, çocuklar anasız babasız kaldı. Yürekler, yuvalar acıyla kavruldu. Katliam sonrası yaşananlar bu acıları daha da çoğalttı. Çocuğunun, kardeşinin, yoldaşının katlinin davasını izlemesine bile izin verilmedi. Duyduğu acı yetmezmiş gibi mahkeme önlerinde polis; anaları saçlarından tutup, yerlerde sürükledi...”

Madımak’ta diğer canlarla birlikte, kardeşi Gülsün Karababa’yı kaybeden Halk Ozanı Zeynep Karababa, “Sivas’ta bizim kardeşlerimizi yaktılar” dedi. Sivas’ta yakılanın aslında bu ülkenin geleceği olduğunu belirten Karababa, IŞİD ve Ortadoğu’daki İslamcı terör örgütleriyle Sivas’ta canlarına kıyanların düşünce olarak yakınlığına dikkat çekti.

BUGÜNÜN ALTYAPISI SİVAS

“Bugünün altyapısı Sivas’la birlikte örüldü. Katliamcıları besleyen, emniyete yüz metre uzaklıktaki evlerinde saklayan devletin kendisi ve doğal olarak da dışarıda hiçbir sanığı aramayan yine devlet” dedi. “Ve bu katliamın da unutulmasını sağlamaya çalışıyorlar” diyen Karababa, sanık avukatlarının AKP tarafından bakan, vekil, belediye başkanı yapıldığına dikkat çekti.
23 yıl aradan sonra katliamları tekrar lanetlemek, katledilenleri anmak için yine alanlarda olacaklarını belirten Karababa, “Bizler hiçbir zaman katliam yapmadık, yapmayacağız. Günümüze kadar bütün katliamları, savaşları lanetlediğimiz gibi lanetliyoruz” dedi. “İnadına barış ve sevgi” dediklerinin altını çizen Karababa, adalet ve laik düzen için, halkların kardeşliği için yine alanlarda olacaklarını söyledi. Karababa, Ahmet Arif’in dizeleriyle seslendi; “Dayandık kitap ile, dayandık diş ile, tırnak ile düş ile, umut ile, sevda ile...”

‘23 YILDIR SİVAS’A GİDEMİYORUM’

23 yıldır Sivas’a gidemediğini, korktuğundan değil, o acıyla, yürek yangınıyla yüzleşemediğini belirten Karababa, “Yüreğim yangın yerinden daha fazla parçalandığı, onlara sevgi ve özlemim giderilmeyeceği için...” dedi.  Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, “Bizde diri diri insan yakmak yok” sözlerine de yanıt veren Karababa şunları söyledi: “Madımak insan yakmak değil de ne? Direkt soykırım, bir düşünceyi yakmak. Ortadoğu’daki o İslamcı yapılanmanın alt yapısı zaten Sivas’ta görüldü. Cumhuriyetin kurulduğu bir şehirde ‘cumhuriyeti yıkacağız’ diye bu insanları diri diri bir benzin bidonu elinde o güruhun ateşi çocukların üzerine atması, yok etmek, toplu bir kıyım, aslında bir soykırım. Bakan neyi görüyor ki bunu görsün. Şu an saldırılarla bir sürü insan ölüyor...”  

‘ARTIK, YANIYORDUK’

Madımak’tan kurtulan Rıza Aydoğmuş da katliamda devletin rolüne dikkat çekti: “Devlet, bu katliama 8 saat boyunca polisi ve askeriyle seyirci kalıp, müdahale etmedi. Tek müdahale vardı; o da  Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ‘vatandaş ile polisi karşı karşıya getirmeyin’ talimatıydı. Oteli kuşatan ve içindeki insanları ‘Kahrolsun laiklik yaşasın şeriat’ diyerek, ‘yak ula yak’ nidaları ve alkışlarla ateşe veren vatandaşa(!) müdahale edilmemeliydi.”

Ve öyle de olduğunu, otelin ateşe verildiğini, aydınların yakıldığını anlatan Aydoğmuş, “Katiller ve onları örgütleyenler, Orta Çağ Roma’sında Bruno’yu din adına ateşe atan papazların mutluluğuyla evlerine döndü… Otel yanıyor, alevler her yanı sarmış ve bir anda kiremitlere kadar ulaşmıştı. Artık, yanıyorduk…” diye anlattı 23 yıl öncesini.

‘O GÜN HAYKIRDIKLARI BUGÜN GERÇEK OLDU’

23 yıl sonunda otel önündeki ideolojik ve siyasi ittifakın bugün ülkeyi yönettiğini belirten Aydoğmuş, “O gün orada ‘Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak’ dendi, harfiyen dediklerinin hepsi gerçekleşti. O gün onlar o gerçeği haykırıyormuş, biz bu gerçekle bugün yüzleştik. O gün uzak olan ihtimal bugün gerçeğimiz oldu” dedi.  

‘TUGAY KOMUTANI SORGULANMADI’

Aydoğmuş o güne ve yargılamaya ilişkin şunları anlattı: “Bir defa örgüt aranmadı. Olay örtbas edilip, üstü örtüldü. Delillere gidilmedi, kamu görevlileri yargılanmadı. Belediye başkanı, vali, başta Tugay Komutanı Ahmet Küçükel... Tugay komutanı yarım saat önce otelin önüne gelmişken vahameti gördüğü halde, orayı yönlendiren örgüt liderleriyle, İBD-C nin üst düzey yöneticileriyle görüşüp, ne konuştu, ne etti oradan makam arabasına binip ayrıldı. Ondan sonra yandık biz orada. TBMM araştırma komisyonu ifade almaya gittiğinde de ifade vermeyi reddetti. Kamu görevlilerinden ifade vermeyen tek o tugay komutanı. Dolayısıyla yargılama olmadı sayıyoruz biz. Ceza alanlar, içeridekiler suçsuz mu, asla değil. Hepsi tanıklı, belgeli. Otel önünde taşlayan, tutuşturan... Ama yetmez, esas bunları yönlendiren kimdi? Bunlar araştırılmadı.”

‘BU YANGIN SÖNMEDİ’

“Kala kala orada benzin getiren, taş atan, arabaları ters çeviren kullanılmaya müsait güruh içeride. Esas onları örgütleyen, aylar öncesinden orayı mobilize eden, vakıf yurtlarında bir etkinliğe davet edip, orada kalmalarını sağlayanlar... Örneğin Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu... Hiçbiri yargılanmadı, sorgulanmadı. Öz cümle adalet yerini bulmadı, vicdanlar rahatlatılmadı. Yangın; ateş devam ediyor. Bu yangın sönmedi.”

‘UNUTMAKTAN KORKUYORUM’

Madımak’tan ‘öldü’ denilerek konulduğu morgda son anda yaşadığı fark edilip kurtarılan, ancak kardeşi Serkan Doğan’ı kaybeden Tiyatrocu, Yazar Serdar Doğan kardeşine özlemini facebook sayfasında dile getirdi: “23 yıldır göremiyorum seni… Sesini unutmuyorum ama unutmaktan korkuyorum… Gülüşün her dem aklımda… Bende saklı, belki bu yüzden gülemiyorum... Seni çok özledim kardaş. 23 yıl ne ki? Daha dün gibi…”

‘NE ACIMIZ BİTTİ, NE DE ÖFKEMİZ’

“Yana Yana KERBELA’dan MADIMAK’a” oyunuyla Madımak katliamını anlatan ve geçmişe de uzanan Serdar Doğan, katliamların bugün de sürdüğüne dikkat çekti: “Madımak’ın 23.yılı… Ne acımız bitti, ne de öfkemiz… Bitmesine de izin vermiyorlar. 23 yıldır öldürmeye devam ediyorlar. Gazi’de, ‘Hayata Dönüş’ operasyonlarıyla cezaevlerinde, Ulududere’de, Reyhanlı’da, Gezi direnişinde, Kızılay’da, Hatay’da, İstanbul’da öldürüyor... Suruç’da... Ankara garında... Kör ediyor, sakat bırakıyor, fişliyor, gözaltı ve tutuklamalarla püskürtmeye çalışıyorlar. Biber gazı, TOMA’yla kimyasal su, plastik ve gerçek mermilerle, evlere düşen ateşle her yer Madımak, her yer yangın yeri aslında.”

OTELDEN SAĞ KURTULDU AMA...

Halk Ozanı Zeynep Karababa Madımak’ta diğer canlarla birlikte katledilen kardeşi Gülsün Karababa’nın aslında otelden sağ kurtulduğunu, ancak arkadaşını kurtarmak için geri döndüğünü ve bir daha çıkamadığını anlattı: “Madımak Oteli’nde sağ kurtulan yeğenimiz Nurhan Metin yıllar sonra söyledi, biz üzülürüz diye söylememiş... Gülsün, Madımak otelinden sağ kurtulmuş. Dostu ve dayımızın kızı Handan Metin’i çıkarmak için otele geri dönmüş ve ikisi de gelmedi hâlâ... Bunu duyduğumuzda tabii ki çok çok üzüldük. Atıldığı ateşin içinden çıkıp, ‘Belki öbürlerini de kurtarabilirim’ diye Pir Sultan inancı gereği tekrar ateşe atması kendini... Keşke dönebilseydi, keşke öbürleri de dönebilseydi. Birbirlerinden ayırt edemiyoruz onları. Saygı duyduk davranışına. Tabii ki çok onurlu, yürekli bir davranış. Ona da o yakışırdı
zaten.”

12 YAŞINDAN 70 YAŞINA...

Madımak’tan sağ kurtulanlardan Rıza Aydoğmuş Madımak’ta “şeriat” çığlıkları arasında yakılanları şöyle anlattı: “12 yaşında bağlama çalmaya heves eden Koray Kaya, 70  yaşındaki Bilge Araştırmacı Yazar Asım Bezirci, Doktor-Şair Behçet Aysan, Hasret Gültekin, Muhlis Akarsu, Muhibe Akarsu, Edibe Sulari Ağbaba, Asaf Koçak, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Belkıs Çakır, Serkan Doğan, Ahmet Özyurt, Murat Gündüz, Serpil Canik, İnci Türk, Muammer Çiçek, Gülsün Karababa, Sehergül Ateş, Handan Metin, Sait Metin, Mehmet Atay, Gülender Akça, Carina Cuanna, Erdal Ayrancı, Nesimi Çimen, Menekşe Kaya, Nurcan Şahin, Özlem Şahin... devletin denetimi ve gözetimi altında Şeriatçı güruh tarafından yakılarak katledildiler…”

MADIMAK UTANÇ MÜZESİ YAPILMADI

Katliamın yaşandığı Madımak Otelinin müze yapılması talep edildi yıllarca. AKP’nin Alevi çalıştaylarında, ailelerin ve Alevi örgütlerinin başta gelen talebi bu oldu. Bu talebe AKP’li Bakan Faruk Çelik, “Buna izin verirsek her şehirde bir ‘müze’, ‘anıt’ talebi olur ki, ülke anıt mezarlığına döner” demişti. Aslında bu ülkenin katliamlar tarihinin bir itirafıydı bu. Madımak Oteli ailelerin talep ettiği biçimiyle utanç müzesi yapılmadı, ‘Bilim ve Kültür Merkezi’ yapıldı. Bilimle uzak yakın ilgileri varmış gibi, üstelik ‘bilim ve kültür merkezi’nde, yakılan isimlerle, saldırganlardan kendilerinin açtığı ateş sonucu ölen iki katilin ismi yan yana yer aldı. Bununla ailelere bir kez daha acı yaşatıldı.

KATİLLERİN AVUKATLARI BAKAN, VEKİL YAPILDI

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu bir konuşmasında Madımak katliamına atıf yaparak, “Ateşi söndüreceğiz” demişti. Ancak arşivler Davutoğlu’yu da AKP’lileri de yalanlar nitelikte. Sanıkların Avukatı Hayati Yazıcı Bakan olurken, Haydar Kemal Kurt, Zeyid Aslan, Hüsnü Tuna, İbrahim Hakkı Aşkar, M. Ali Bulut - Halil Ürün de milletvekili yapılmıştı. Zeyid Aslan şimdi AKP MKYK’ye de seçildi. Katillerin birçok avukatı da AKP’den belediye başkanı, AKP il, ilçe başkanı yapıldı.

DAVANIN AKIBETİ SANIK AVUKATINA EMANET

Bunlar yetmezmiş gibi, davanın zaman aşımına karşı Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruda, davaya bakacak AYM üyelerinden birinin katliam nedeniyle yargılanan sanıkların avukatlığını yapan Celal Mümtaz Akıncı olduğu ortaya çıktı.
Madımak’ta katledilen Şair Metin Altıok’un kızı, CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok “AYM üyelerinden Hakim Celal Mümtaz Akıncı, zanlıların avukatıdır. Tıpkı AKP’nin kabarık bakan, milletvekili, baro başkanı, belediye başkanı, AKP il başkanı, çeşitli kurumların başındaki kişiler listesine ek olarak böyle bir durumu dün öğrendik” açıklaması yapmıştı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın, Almanya Parlamentosunda kabul edilen Ermeni Soykırım Yasası’na tepki olarak “Türkiye’nin geçmişinde Almanya’da olduğu gibi diri diri insan yakmak yok” sözlerine de tepki gösteren Altıok, Ankara Adliyesi önünden Bakan Bozdağ’a şöyle seslenmişti: “Bakana soruyorum, Sivas Katliamı nedir? Nasıl tanımlıyorlar? Bu katliamın tanımını yapmaları gerekiyor. Sivas Katliamı diri diri insan yakmak değil de neydi?”

ONLAR ŞİMDİ YAŞSIZ...

Şair, Dr. Behçet Aysan için Çankaya Belediyesi ve kent konseyi bir etkinlik düzenledi. “Temmuz’un Işığı ve Ateşinde Behçet Aysan” ismiyle. Behçet Aysan’ın kızı Yazar Eren Aysan etkinliği şu sözlerle duyurdu: “Etkinlikte Sıvas Katliamı’nda yitirdiğimiz 33 aydınla birlikte babam Şair Dr. Behçet Aysan’ı anıyoruz. Bu, ona iyi ki doğdun diye seslenebileceğimiz bir anma aslında. Eğer yaşasaydı Temmuz ayında babam 67 yaşına girecekti. Şimdi yaşsız bir yandan da. Tıpkı 12 Haziran’da doğan Asaf Koçak gibi, 27 Haziran’da doğan Menekşe Kaya gibi, 30 Haziran’da doğan Yeşim Özkan gibi, 31 Temmuz’da doğan Belkıs Çakır gibi.

ÖNCEKİ HABER

Katliamların emrini verenler MİT ajanı iddiası

SONRAKİ HABER

Metro Turizm muavininden skandal savunma: Tahrik oldum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...