14 Mayıs 2016 16:58

‘Barış da, özgür akademi de mümkün’

Akdeniz Belediyesi ve Barış için Akademisyenler grubunun ortaklaşa düzenlediği panelde “Akademi özgür mü, barış mümkün mü?” sorularına yanıt arandı.

Paylaş

Mersin’de Akdeniz Belediyesi ile Barış için Akademisyenler grubunun Akdeniz Belediyesi konferans salonunda “Akademi özgür mü, barış mümkün mü?” başlıklı paneli gerçekleşti. Moderatörlüğünü Tolga Tören’in yaptığı panelde Artuklu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Naif Bezwan, Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Hakan Mertcan, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Esra Mungan konuşmacı olarak yer aldı. 

Panel öncesi Akdeniz Belediye Başkanı Yüksel Mutlu, KESK Genel Eş Başkanı Şaziye Köse, HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Fırat ve Prof. Dr. Gençay Gürsoy birer konuşma yaptılar. 

Akdeniz Belediye Başkanı Yüksel Mutlu, “Barış için buradayız, barışı mümkün kılmak için daha fazla bir araya gelip güçleneceğiz, sokaklarda gücümüzü göstereceğiz” dedi. 

KESK Genel Eş Başkanı Şaziye Köse, “Türkiye’nin bu homojen yapısını tek tipleştirmeye çalışan ceberut sisteme karşı geçmişten beri kesintisiz mücadele ediyoruz. Akademisyenlerin açtığı çentiği, taktığı çelmeyi büyütmek zorundayız. Her ne olursa olsun barış mücadelesini kazanacağız” diyle konuştu. 

HDP Mersin Milletvekili Dengir Mir Fırat, “Bu toplantı karanlığın içinde bir meşale gibi yanıyor. Karanlığa karşı mücadele sadece akademisyenlerin sırtına yüklenemez. Herkes karınca misali üzerine düşeni yapmak zorundadır” dedi.

Prof. Dr. Gençay Gürsoy ise akademideki mücadelenin bu topraklarda bir geçmişi olduğunu belirterek “Bu suça ortak olmayacağız” diyerek geçmişten farklı olarak işin adını bu kez doğru, berrak bir şekilde koyduğunu ifade etti. Faşizmin akademinin sadece cesur çıkışıyla yıkılamayacağını belirten Gürsoy, siyasal bir karşı cephenin örgütlemesiyle yıkılabileceğini, bu cephenin bir an önce kurulması gerektiğini ifade etti.

‘İKİ UÇ KUTUPTAKİ DÜŞÜNCENİN RUH AKRABALIĞI ORTAYA ÇIKTI’

Artuklu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Naif Bezwan, Kürtçe selamlayarak konruşmasına başladı konuşmaya. İmzaladıkları barış bildirisine İslamcı kimliğe sahip Recep Tayip Erdoğan ile ulusalcı kimliğe sahip Metin Fevzioğlu’nun aynı şiddette cevap verdiğini ifade eden Bezwan, Türkiye’nin şu an bir anayasayla değil, devletin bölünmez bütünlüğü konseptiyle yöneldiği için, iki uç kutuptaki düşüncenin ruh akrabalığının ortaya çıktığını anlattı. 

‘ÖLENLER BİRER RAKAM DEĞİL’

Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Hakan Mertcan, Ece Ayhan’ın Meçhul Öğrenci anıtı şiiriyle başladığı konuşmasında ezildiğini, çünkü kendisinin aslında bir şey yapmadığını, insanların daha iyi bir dünya için ne bedeller ödediğini ifade etti. Mertcan, “biz insanlar birer rakam değiliz. Ölenler birer rakam değil, öyküleriyle var olan birer insandır. İnsanın bir kaderi var; biyolojik, sosyolojik bir kaderi. Yaşananlara sırtını dönmemek, dönememekte bir kader ama iyi bir kader. Bilim aldatma ve aldatılmaya karşı verilen onur mücadelesidir. Devlet aydınlara, farklı bir bakışa sahip akademisyenlere mezbahadaki kesilen koyunlara bakar gibi bakıyor. Bu bakış açısı Mersin Üniversitesinde kendini en net şekliyle gösterdi” dedi. 

‘BİR TÜR VAROLMA MÜCADELESİ VERİYORUZ’

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Nazan Üstündağ, panelin sorusu olan “Barış mümkün mü, akademi özgür olabilir mi?” sorusunu sorulmadığı bir dönemin hiç olmadığını vurgulayarak şunları söyledi: “Başka bir dünya mümkün diyenlere karşı başlatılan bir üçüncü dünya savaşını yaşıyoruz. Bir tür varolma mücadelesi veriyoruz. 2013  tüm dünyada halk isyanlarının, bahar eylemlerinin yaşandığı bir yıl oldu. Bizim de yıllardır hayalini kurduğumuz dünyalara yaklaşma hissini yaşadığımız zamanlar yaşadık. Ama dünyanın her yerindeki bu isyanlara, tüm iktidarlar aynı sertlikte, aynı şiddette cevap verdiler ve biz buna hazırlıksızdık. 2013’te hep beraber verdiğimiz kalabalık resimlerimizin yerine bugün ölü bedenlerimizin sergilendiği, kentlerimizin topyekün yıkıldığı, toplaşamadığımız yalnız resimlerimizi yaratarak karşılık verdi. Kürtler bizi kader ortaklığına mecbur bıraktı. Bu imzalar akademinin varolma savaşıdır. Dünyanın her yerinde akademisyenler aynı baskılara maruz kalıyor ve artık akademi uluslar arası düzeyde de varolmak için dayanışmaya çalışıyor.” 

‘MÜCADELE AZMİMİZ PEKİŞTİKÇE PEKİŞTİ’

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Esra Mungan, şu an çok güçlü bir umut hissettiğini belirterek: “Bütün bu yaşananların sonunda gördüm ki, çokmuşuz. Kalabalıkmışız. Kanımızda duş almak isteyenlere karşı edebiyatçılar, aydınlar, sinemacılar, plaza çaılşanları benzer bildirilerei imzaladı. Gördüm ki biz güçlü bir kitleyiz. İnsanın boyundan büyük bir etki gücü var. Üniversiteler normalde makbul olmayanın konuşulduğu, her şeyin sorgulandığı alanlardır. Maruz kaldığımız şeyler uluslararası bir dayanışmayı yarattı. Mücadele azmimiz pekiştikçe pekişti. Bu mesele bizi aştı, uluslararası bir düzeye çıktı. Şimdi tüm yapıp ettiklerimiz uluslararası akademi tarafından yakından takip ediliyor. Bizimle benzer sorunlar yaşayan uluslararası akademi ile iletişimiz ve dayanışmamız çoğaldı” dedi.

Panel konuşmalardan sonra soru cevap şeklinde sona erdi. (Mersin/EVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

Alevi katliamı Alibeyköy Cemevi’nde protesto edildi

SONRAKİ HABER

Adana Seyhan'da 'Savaş Göç ve Suriye' paneli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...