09 Mayıs 2016 00:52

İşçileri birleştiren koşullar daha da yakıcı hale geldi

Renault’da geçtiğimiz Mayıs ayında yaşanan direniş İzmir’deki demir çelik işçilerini Haziran ayının başlarında sarmaya başladı.

Paylaş

Turan KARA
İzmir

Renault’da geçtiğimiz Mayıs ayında yaşanan direniş İzmir’deki demir çelik işçilerini Haziran ayının başlarında sarmaya başladı. 

Haziran ayının başlangıcında CMS işçilerinin eylemleri ile kıpırdamaya başlayan demir çelik fabrikalarında, çalışma koşullarının ağırlığı, iş kazaları, taşeron çalışma, ücret düşüklüğü ile sorunların en fazla olduğu HABAŞ en hareketli fabrika olarak öne çıktı. 

Açıktan istifaların örgütlendiği HABAŞ’ta çoğunluk yakalandığı halde fabrika komitesi kurulmasındaki eksikliklerin yanında müdürlerin ve Türk Metal’in baskı ve tehditleri, deneyimsizlik ve bir dizi eksiklerden dolayı tekrar geri dönüşler yaşandı. 

Mayıs ayındaki Renault’un aksine, işi ciddiye alan bir Türk Metal ile karşı karşıya idiler. Ayrıca fabrikalarda yaptığı iş ve ustalığından kaynaklı müdürler ile direkt teması olan işçiler müdürlerin de baskılanması altında kaldı.

Bir diğer hareketli fabrika olan İDÇ’de ise işçiler güçlü bir başlangıç yapmasına karşın burada da patronları arkasına alan Türk Metal işçilerin örgütlenmesini engelleyebildi.

HABAŞ İŞÇİSİ KOMİTE KURAMAMANIN SIKINTISINI YAŞADI

Baskı ve tehditler bir yana bir dizi söz ve taahhüt de veren fabrika yönetimi ve Türk Metal, işçilerle ilk defa karşılıklı oturarak taleplerini dinledi. HABAŞ’ta da, İDÇ’de de en büyük eksiklik, “Bizim fabrikayla sorunumuz yok Türk Metal’i istemiyoruz” şeklindeki söylem oldu. 

Oysa HABAŞ’ta işçiler Renault’daki gibi bir dizi talep içeren bir açıklamayı servisler önünde fabrika içinde yapmış ve işçilerin büyük desteğini almıştı. 

O günden bu yana işçilerin ne tür kazanımları oldu diye sorulursa, kısmi maddi kazanımlar bir yana ilk defa temsilci seçimi yapılması ile işçilerin sendikal haklarına dönük bilinçlenme ve ilgisinin arttığı söylenebilir.  

Öyle ki temsilcilik seçimlerinin nasıl yapıldığına dair bir fikri dahi olmadığı ortaya çıkan işçiler fabrika içinde rahatça tartışarak seçimlerini yaptı, temsilcilerini değerlendirdi. 

İDÇ işçileri ise HABAŞ işçilerine göre daha temkinli adım atmasına karşılık, müdürlerin daha çok işin içinde olduğu bir süreç yaşadı. Her iki fabrikada da Türk Metal, işçiler açısından fiilen muhatap olmaktan çıktı ve işçiler fabrika yönetimleri ile karşılıklı pazarlıklar ile hareket ettiler. Her iki fabrikada da temsilciler içerisine istifacılardan işçiler girdi. Ancak şimdiye kadar işçilerin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak bir görünüm sergilediler

MİLLİYETÇİLİK İŞÇİLERE KARŞI SİLAH OLARAK KULLANILDI

Bir HABAŞ işçisi süreci değerlendirirken, “Fabrikada çoğunluğu yakalama seviyesine gelmiştik. Farkında değilmişiz. Bize 800 civarında sendikalı olduğu söyleniyordu. 

Oysa seçimlerde gördük ki 500 civarındaymış. İstifacılar olarak 400’e yaklaşmıştık. İşin başındaki insanlar korktu endişeye kapıldı ya da bilmediğimiz başka bir şey oldu ve geri döndü. Onlar satınca herkes geri dönmeye başladı. HABAŞ tarihinde bir ilki başarmıştık. Herkesi birbirine düşman bilirdik herkes yan yana geldi birlik oldu. Ama tecrübesizliğimize yenildik. Sonrasında temsilcilik seçimleri oldu, istifacılar tarafındaki arkadaşlar temsilci oldu ama ne garip bir şey ki aşırı milliyetçi oldular ve eskilerden daha fazla sendikayı savunmaya başladılar. En anlamsız bulduğum şey bu oldu” diyor. 

İDÇ’de ise istifacı bir işçi, “Müdürler baskıcı davrandı ama sanki bize karşı değilmiş de bizden yanaymış gibi görünerek yaptılar bunu. Milliyetçilik yaparak, ‘biz bir aileyiz’ laflarını kullandı. Milliyetçilik hassasiyeti olan arkadaşlar bu yemi yediler. Şimdi asgari ücret sonrası ek zam için sesimizi çıkaralım dediğimizde bu arkadaşların farklı davranmasını bekledik ama olmadı. Sendika ve fabrika yönetimi yasal şeyleri öne sürerek 2017’yi beklememizi söylediler” diyor.

HABAŞ işçisi, “İDÇ, HABAŞ, Ege Çelik işçileri olarak beraber davranabilmeliydik ama ayrı ayrı kaldık, birleşemedik. Halbuki bu havzada tek başımıza bir şey yapmaktan daha kolay birleşerek bir şeyler yapmamız. Şimdi istifa eden arkadaşlar bir daha aynı şekilde bir direniş olmayacağını düşünüyor ama ben öyle düşünmüyorum. 2017 sözleşme süreci önemli bir süreç, ne olacağını göreceğiz” diyor.

İSYAN ETTİREN KOŞULLAR HALA ORTADA

Metal fırtınadan sonra ileri ve geri giden yanlarıyla pek çok şey var demir çelik fabrikalarında. 

İşçilerin kazandığı deneyim ve dayanışma maddi olanlardan daha büyük bir kazanım. İşçilerin söylediklerine daha çok kulak kabartan, dikkate alan bir Türk Metal ve yönetim var artık. 

İşten atılma tehdidi en çok yinelenen tehditti, sendikayı, sendikacıyı eleştirme suç sayılırdı, şimdi değil. 

Direnişin başındaki, “Bizim fabrikayla sorunumuz yok, bu sendikayla sorunumuz var” anlayışı, henüz büyük bir kesimde olmasa da önemli bir kesimde değişmiş durumda. 

Aslında bu, işçilerin önüne daha büyük ve zorlu görevler koyduğu için şu an bir adım geride durarak hareket ediyorlar. 

Fabrikalarda değişen şeylerin yanından değişmeyen temel şey ise işçileri isyan ettiren çalışma koşulları ile bu çalışma koşullarına denk gelen ücretlerin alınamaması. Bu yönüyle henüz yeni başlayan ve gelişmeye açık bir istifa hareketi mevcut.

ÖNCEKİ HABER

'Sırtımızda bir tek kırbaç eksik'

SONRAKİ HABER

Termikel’de ne yapmalı ve metal fırtına

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa