03 Mayıs 2016 16:36

Uranyum kirliliği var ve hiçbir şey yapılmıyor

Manisa Salihli’de gerçekleştirilen “Terk edilmiş uranyum madenleri” konulu panelde yöredeki radyoaktif kirliliğe bir kez daha dikkat çekildi

Paylaş

Köprübaşı ilçesi ve Aydın Söke’nin Kisir köylerindeki uranyum madenciliği kaynaklı radyoaktif kirliliğin bilimsel olarak ölçüldüğünün altının çizildiği panelde, bu yörelerde derhal gerekli önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekildi. Panelde, radyoaktif kirliliğin tespit edildiği alanların işaretlenerek boşaltılması gerektiği dile getirildi.

‘TAEK ÜSTÜNÜ ÖRTÜYOR’

İzmir Nükleer Karşıtı Platform ve EGEÇEP bileşenlerinden Salihli Çevre Platformu tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen panel Salihli Ticaret Odası Konferans Salonu’nda yapıldı.  EGEÇEP Bilim Komisyonu Üyesi Erhan İçöz tarafından yönetilen panel Hayat Televizyonu Çepeçevre Yaşam programının Köprübaşı ve Kisir’de gerçekleştirilen bölümlerinden derlenen bir seçki ile başladı. Seçkinin gösteriminden önce konuşan Köprübaşı ve Kisir’deki uranyum kirliliğini haberleriyle ilk kez kamuoyuna duyuran Evrensel İzmir Muhabiri Özer Akdemir, her iki yörede de radyasyon kaynaklı kirliliğin bilim insanlarınca ölçülmesine rağmen TAEK’in olayın üstünü örtmeye çalıştığını söyledi. 

Dokuz Eylül Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Enver Yaser Küçükgül, Köprübaşı’da yapılan ilk radyasyon ölçümünün öyküsünü anlattı. Burada elde edilen ‘sarı pasta’ adlı nükleer yakıt hammaddesinin nereye gittiğinin hâlâ belirsiz olduğunu aktaran Küçükgül, sunumunda Gaziemir’deki nükleer atıklar ve söke Kisir köyünde gerçekleştirilen radyasyon ölçümleri ile ilgili de bilgi verdi. 

STANDARTLARIN BİNLERCE KATI URANYUM KİRLİLİĞİ

Panelin ikinci konuşmacısı olan Elazığ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şaşmaz 2009’da Köprübaşı bölgesinde yaptığı TÜBİTAK destekli bilimsel çalışma ve rapor hakkında bilgiler verdi. Köprübaşı’da uranyum madenleri ve sondajlarının olduğu bölgelerdeki bitkilerde, toprakta ve suda yaptıkları tahlillerde radyasyon kirliliğini tespit ettiklerini ve bunu raporladıklarını belirten Şaşmaz, “Bu sular Demirköprü Barajına ve Gediz’e gidiyor. Doğal olarak kirlilik de Ege Denizi’ne taşınıyor. Gerek yerel yönetimlere gerekse diğer yetkililere bu değerleri iletmemize ve bir an önce önlem alınması gerektiğini söylememize rağmen hiçbir şey yapılmış değil” dedi. 

BU ALANLARA GİRİŞLER ÖNLENMELİ

Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Raika Durusoy da radyasyonun sağlık etkileri olarak kanser, DNA hasarı, hücre bozulması gibi hastalıkları sıraladı. 

Uluslararası radyasyondan korunma ilkelerine göre radyasyonun hiçbir dozunun zararsız olacak kadar düşük risk kabul edilemeyeceğini belirten Durusoy, uranyumun sağlık etkileri arasında beyin ve böbrek rahatsızlığının başta geldiğini aktardı. Terk edilmiş uranyum madenlerinin olduğu ABD ve Portekiz’de bunların yol açacağı sağlık sorunlarını önlemek için haritalarla bazı alanların girilemez, suların kullanılamaz olarak işaretlendiğini kaydeden Durusoy, Köprübaşı ve Kisir köyünde de aynı işlemin yapılması gerektiğini söyledi. (İzmir/EVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

Diyarbakır Tabipler Odası'nın yeni başkanı Dr. Yakup Altaş

SONRAKİ HABER

İmzacı akademisyenlerden suç duyurusu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...