25 Nisan 2016 00:58

Yeni ittifaklar yeni çatışmaları tetikliyor

Arap basını Suudi Arabistan’ın son bir yıl içerisinde gerçekleştirdiği sayısız ittifakların bölgede yeni çatışmaları tetiklediğine dikkat çekiyor

Paylaş

Yusuf ERTAŞ
 Ali KARATAŞ

Arap basını Suudi Arabistan’ın son bir yıl içerisinde gerçekleştirdiği sayısız ittifakların bölgede yeni çatışmaları tetiklediğine dikkat çekiyor.Rai al Youm gazetesi “birçok kişinin adlarını, toplantı tarihlerini ve beklenilen hedeflerini bile hatırlaması imkânsız” olan bu ittifaklar için çok büyük bir tehdidin olması gerektiğini ancak bu tehdidin İsrail olmadığını yazdı. Bu ittifakların geri planında Suudi-İran çatışmasının yattığına dikkat çeken Ahram Weekly yazarı Dina Ezzat, bölgenin yeniden şekillendirilmesi için yeni dinamiklerin devreye sokulduğunu öne sürdü.

SÜNNİ ARAP MONARŞİLERİ MECLİSİ

“Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bu günlerde zirve izdihamı var”  diye yazan Rai al Youm gazetesi, son günlerde yapılan Arabistan-ABD, Arabistan-Fas zirvesi, başmisafir Obama’nın mevcudiyetiyle Körfez-ABD zirvesi ve Fas kralı 6. Muhammedin katılımıyla gerçekleştirilen Körfez-Fas zirvesini gündemine taşıdı. Gazete, Körfezin güvenliği merkezli bu zirvelerin “Arap baharının başlangıcında bir önceki kral olan Abdullah’ın söz ettiği ve 6 Körfez ülkesi ile Ürdün ve Fas’ı kapsayan Sünni Arap monarşilerinin meclisini oluşturma planının canlandırılmasında bir adım” olarak değerlendirdi.

DOĞUDA MEZHEP BATIDA COĞRAFYA BÖLÜNMESİ

Rai al Youm, Sahra sorununda Fas’a tam destek verdiklerini açıklayan Suudi Kralın bu tutumunun “Suriye’de rejimin yıkılmasını isteyen ve Hizbullah’ı terör listesine alan Suudi Arabistan’ın pozisyonuna onay vermeyen” Fas’ın komşusu Cezayir ile bir kopmaya yol açacağına dikkat çekti.

“Körfez’in, Sahra’nın Fas’a ait olduğunu onaylamasına Cezayir’in tepkisi ne olacak?” diye soran gazete, “Mezhep bölünmesi neşteri doğu Arap coğrafyasını böldü. Bu neşteri vurma sırası Batı Arap İslam coğrafyasına geldi. Belki de bu bölünmenin başlığı ‘coğrafya’ olacak” diye yazdı.

ÜRDÜN ZİRVEYE KATILMADI

Öte yandan, Ürdün’ün, daha önceki zirvelere daima katıldığını anımsatan al Kuds al Arabi, Ürdün’ün son Körfez zirvesine katılmamasına dikkat çekti. 

“Ürdün’ü izleyen gözlemciler, içeriye ve dışarıya yönelik mesajlardaki çelişkilerin birbirine karıştığını, politik etkilerinde de bir çatışma olduğunu görür” diyen al Kuds al Arabi, “Amman’ın bölgenin sıcak dosyalarında; özellikle Suriye, Irak ve Filistin’de oynadığı kritik role baktığımızda, Ürdün’ün yokluğu ‘üzeri atlanması’ kolay olmayan açık bir mesaj taşımaktadır” yorumunu yaptı.


CEZAYİR-FAS SAVAŞINA DOĞRU MU?

Rai al Youm 
Başyazı

Suudi Arabistan, Fas kralını Körfez Zirvesine çağırarak Arap krallarını toplamaya başladı.  Lakin Ürdün kralını bir istisna olarak niçin bunun dışında tuttu? Körfez’in, Sahra’nın Fas’a ait olduğunu onaylamasına Cezayir’in tepkisi ne olacak? Siyasi çözümün mü, yoksa Cezayir-Fas savaşının ön gününde miyiz?

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, bu günlerde zirve izdihamı var. Burada Arabistan-ABD, Arabistan-Fas zirvesi, başmisafir Obama’nın katılımıyla Körfez-ABD zirvesi vardı. Son olarak da Fas Kralı 6. Muhammed’in katılımıyla Körfez-Fas zirvesi gerçekleşti. 

Bu zirvelerin merkezinde Körfez’in güvenliği var. 

Mısır’dan destek sağlandıktan sonra, Fas bunun önemli bir parçası haline geldi. Bu toplantılar, Arap baharının başlangıcında bir önceki kral Abdullah’ın söz ettiği ve 6 Körfez ülkesi ile Ürdün ve Fas’ı kapsayan Sünni Arap monarşilerinin meclisini oluşturma planının canlandırılmasında bir adım oldu. 

Fas kralını kabulü esnasında Suudi Kral Selman bin Abdulaziz’in kendisi ve Körfez liderleri adına yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Sekreteri Ban Ki Moon ile ihtilaf yaşadığı Sahra sorununda Fas’ı desteklemeyi kararlaştırdıklarını kesinleştirdi. Olay Suriye’de rejimin yıkılmasını isteyen ve Hizbullah’ı terör listesine alan Suudi Arabistan’ın pozisyonuna onay vermeyen Cezayir ile bir kopmaya yol açacak. 

Suudi kralın açıklamaları son derece açık. Çatışmaların başladığı 1975 yılından bu yana da ilk defa bu kadar kuvvetli. Harfiyen aktaracak olursak; “Körfez ülkelerinin Fas ile siyasi, iktisadi, güvenlik yani her yönlü ilişkilerinin en üst düzeyde olmasına dikkat edeceğiz” dedi. Fas ile dayanışma içinde olacaklarını ve Sahra sorunu dahil kardeş ülke Fas’ı ilgilendiren siyasi ve güvenlik bütün sorunlarda destek olacaklarını sözlerine ekledi. 

Suudi Arabistan kralı “El Mağrib (Fas) Sahrası” terimini kullandı “Batı Sahra” terimini değil. Bu, “Fas Sahra’dadır, Sahra Fas’ta” diyen “Fas’ın toprak bütünlüğünü” tamamen onaylaması anlamına geliyor. Durum; bunun tamamen aksini iddia eden Cezayir ile diplomatik ve siyasi bir krize ve Sahra’nın Fas’tan ayrılmasını savunan Polisario hareketini desteklemesine yol açacaktır. 

Yeni Suudi kralının birinci yılında oluşturduğu; birçok kişinin adlarını, toplantı tarihlerini ve beklenilen hedeflerini bile hatırlaması imkansız olan ittifaklar büyük bir tehdit gerektirir. Ama her halükarda bu büyük tehdit İsrail değildir. 

Mezhep bölünmesi neşteri doğu Arap coğrafyasını böldü. Bu neşteri vurma sırası Batı Arap İslam coğrafyasına geldi. Belki de bu bölünmenin başlığı “coğrafya” olacak. Allahtan yanılmış olmayı diliyoruz!


ABD-SUUD İTTİFAKININ YIKILAN ÜÇ DİREĞİ

Abdulbari ATWAN
Rai al Youm

Obama’nın Riyad’a ziyaretini tarihi olarak nitelendirdiğimizde iki ülke arasından 80 yıldan uzun bir süredir devam eden stratejik ilişkilerin “defnedilebileceğini” ve tamamen farklı yeni bir sürecin başlayabileceğini kastediyoruz. İki ülke arasındaki stratejik ortaklığın dayandığı üç direk çöktü ve artık hiçbir varlıkları yok; komünizme karşı savaş, İsrail işgalini sonlandırmaya öncelik veren şiddet yanlısı Arap milliyetçiliğine karşı savaş ve petrol.  

Üç ana nokta Amerikan-Suudi Arabistan stratejik ilişkilerinin bitmesine etki etmiştir. 

Birincisini; Libya’da yaptığı gibi 2013 yılında kırmızı çizgi olan Suriye muhalefetine karşı kimyasal silah kullanmasından sonra Obama’nın, Beşar Esad rejiminin yıkılması için Şam’a hava saldırısından geri durması temsil etmektedir. 

İkincisi; Tahran üzerinden ambargoyu kaldıran ve (İran’ın) uluslararası camiaya dönmesini sağlayan, haydut devletler listesinden çıkaran Amerikan-İran nükleer anlaşması. 

Üçüncüsü; Başkan Obama’nın Atlantik dergisine verdiği uzun mülakatta Suudi Arabistan’ı şiddet yanlısı İslam’ı yaymayla suçlaması. 11 Eylül saldırısını gerçekleştirenlerden 19 kişiden 15’nin İranlı değil Suudi olduğunu vurgulaması. Suudi Arabistan’ı, İran’la soğukkanlı bir barışa ve bölgeyi beraber paylaşmaya çağırması. 


ÜRDÜN KÖRFEZ ZİRVESİNE NEDEN YOK? 

al Kuds al Arabi
Başyazı

Ürdün’ü izleyen gözlemciler, içeriye ve dışarıya yönelik mesajlardaki çelişkilerin birbirine karıştığını, politik etkilerinde de bir çatışma olduğunu görür. Bunun en son örneği Fas Kralı 6. Muhammed’in katıldığı ve Obama’nın misafir edildiği Körfez zirvesindeki yokluğu. Ürdün, daha önceki zirvelere daima katılırdı. Coğrafi olarak da Ürdün, bu zirveye Fas’tan daha yakın. 

Amman’ın bölgenin sıcak dosyalarında; özellikle Suriye, Irak ve Filistin’de oynadığı kritik role baktığımızda, Ürdün’ün yokluğu “üzeri atlanması” kolay olmayan açık bir mesaj taşımaktadır. 

Durum zirveden kısa süre önce Kral Muhammed bin Selman’ın Ürdün’de bulunmasıyla iç içe gözükmektedir. Ürdün hükümeti ziyaretten sonra İran büyükelçisini,Tahran’ın Arapların iç işlerine karışmasını protesto etmek gerekçesiyle geri çekmişti. Bu Amman’ın, İran ile çatışmasında Suudi Arabistan’ın yanında olduğunu bildiren bir mesajdı. 

Fotoğrafı netleştirmek için Ürdün’ün meselelerine daha derinden bakmayı gerektirmektedir. Bu meselelerde yerel sorunlar, bölgesel ve uluslararası sorunlardan ayrılamaz durumdadır. Yani Suudi Arabistan’la ve Körfez ülkeleri ile ilişkilidir. Özellikle de İran’ın bölgede; Suriye, Irak ve Lübnan’da yayılması planı merkezlidir. Belki de Suudiler, Arap daimi krallıklarından biri olan Amman’a, Tahran’a karşı daha keskin bir pozisyonda bulunması çağrısında bulundular.

Ürdün’ün girişimleri bu manada her şeye açık durumda ve bölgede çatışan güçlere çelişkili mesajlar göndermektedir. Eğer Arap cephesindeki ateş yüksek olmasaydı her tarafta kurbanlar ölürken Amman siyasi hattında yürüyebilirdi; Filistin’de İsrail işgal güçlerinin genelkurmay başkan yardımcısı, Ürdün ve Mısır’la daha önce görülmemiş bir askeri işbirliği olduğunu ilan etti. Ancak bir yandan bölgesel eksenlerin planlarının Suriye’de sürdürülmesinin süresi çoktan doldu. Diğer yandan Rusya’nın ve İran’ın müdahalesi ile dengeler değişti. Oradan Irak’a geçersek 2003’te düşmesi ile büyük Arap çöküşü başladı.


AMERİKAN-KÖRFEZ ZİRVESİ

al Ahram
Başyazı

Kral Selman bin Abdülaziz ve Barack Obama’nın hazır bulunduğu Körfez-ABD zirvesi, Körfez ülkeleri ile Amerika arasında var olan uyumun tekrar tesis edilmesini hedefledi. Amerika tarafından, özellikle nükleer anlaşma sonrasında ortaya çıkan Amerikan-İran yakınlaşması için İran’a yönelik davranışlara karşı güvence mesajları verildi. Amerika ve Körfez ülkeleri arasında İran tarafından gelebilecek güvenlik tehditleri nedeni ile yoğun görüşmeler yaşandı. Yine İran’la yapılan nükleer anlaşmadan sonra yaşanan gerginlikten sonra iki taraf arasındaki stratejik müttefikliğin onarılması için görüşmeler gerçekleşti.

ÖNCEKİ HABER

Kolombiya’ya barış ne zaman gelir?

SONRAKİ HABER

İTO seçimlerin Demokratik Katılım Grubu kazandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...