20 Nisan 2016 00:58

Yolsuzluğu aklayanlar ‘barış’ diyenlere dokunmak istiyor!

Diyarbakır’ın da son günlerde önemli gündemlerinden biri dokunulmazlık tartışması. Diyarbakırlılara dokunulmazlıkları sorduk.

Paylaş

Meltem AKYOL
Fırat TOPAL
Diyarbakır

 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gündeme getirdiği ve AKP tarafından Meclise sunulan Anayasa değişikliği ile dokunulmazlıkların kaldırılması teklifi CHP ve MHP tarafından da destek gördü. Diyarbakır’ın da son günlerde önemli gündemlerinden biri dokunulmazlık tartışması. Biz de sokaklara Diyarbakır’da halkın yani o vekilleri meclise gönderenlerin dokunulmazlık tartışmasına ilişkin nabzını yokladık. Aylardır devam eden operasyonlarla onlarca Kürt siyasetçi cezaevine konulurken HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmak istenmesi halkın iradesinin yok sayılması olarak değerlendiriliyor. 1994 yılındaki tabloyu hatırlatan yurttaşlar, bu sürecin kimseye faydası olmayacağını kaydediyor.

'GEÇMİŞTE DE YAPTILAR, KİME NE FAYDASI OLDU?' 

Diyarbakır’da güneşli bir hava var. Bir bankta oturan Mehmet Karaaslan’a soruyoruz. Sorumuza soru ile karşılık veriyor önce: “Şimdi barış diyenin dokunulmazlığı kaldırılır mı?” Karaaslan Başbakan ve Cumhurbaşkanının hemen her konuşmasında kullandığı ‘ileri demokrasi’ hatırlatması yapıyor ve “Savaş olmasın diyenin dokunulmazlığının kaldırılması ileri demokrasiye uygun mu? Bir sürü hırsızlık, yolsuzluk yapanlar var. O zaman bütün dokunulmazlıkları kaldırsınlar” diyor. Dokunulmazlık tartışmalarının tek bir grubun üzerinden yürümesine tepki gösteren Karaaslan “1994’te yaşadığımız olayla görüldü işte, neye fayda getirdi, neye çözüm getirdi ki şimdi yine aynı şeyi yapıyorsun?” diye soruyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasını halkın iradesine ipotek koymak olarak niteleyen Karaaslan “Bu benim irademi hiçe saymaktır. Benim seçtiğim, benim hakkımı savunması gereken vekili  barış, özgürlük sözleri nedeniyle içeri tıkmak ne fayda getirir. Dünyanın hiçbir ülkesinde insanların seçme iradesine ipotek koyan bir ülke yok” diyor.

'TÜRKİYE İLERİ GİTMEZ'

Yanına yaklaşıp dokunulmazlıkları sorduğumuz Halef Yaşar “Hırsızların da çıkarsın o zaman, bir sürü hırsızlık yapanlar var, yolsuzluk yapanlar var. Mesela Muammer Güler’i ve diğer bakanları yargılama izni vermedi” diyor. HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmak istenmesinin süren çatışma ortamına bağlayan Yaşar, “Bu dokunulmazlığın kaldırılmasıyla Türkiye ileri gitmez, ben senden gıcık alıyorum senin dokunulmazlığını kaldırayım seni içeri atayım ama yan tarafta arkadaşım hızsızlık yapmış ona karışmayayım. Şimdi olur mu böyle bir şey? Eşit şekilde yaklaşılsın, o zaman herkesin dokunulmazlığını kaldır, ya da kaldırmayacaksan hiç birini kaldırma” dedi.

'BU SALDIRI HERKESE YÖNELİKTİR'

Bir kahveye girip oturuyoruz, Diyarbakır’da kahveler siyaset meydanı alanı gibi. Hemen her masada memleketin bir başka meselesi konuşuluyor. Bir masada oturan İsmail Aktaş’ın yanına gidiyoruz. “HDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması sadece Kürt halkının değil, Türkiye halklarının kazanılmış haklarının gasbedilmesi demek” diyen Aktaş “Yıllardır Kürt siyasi hareketi Kürt sorununu diyalogla müzakere ile çözmek istedikçe devlet sürekli baskı yapıyor, tutukluyor, katlediyor.  Özellikle 7 Haziran seçimlerindeki halkların büyük zaferinden sonra devlet bu zaferi kabul etmedi. Bu saldırı sadece HDP’lilere değil aslında Kürtlere, Türklere, Çerkeslere, Araplara vs. yöneliktir” ifadelerini kullandı. Aktaş yaşanan sürecin fitili ateşleyen şeyin 7 Haziran’daki seçim zaferi olduğunun altını çiziyor ve ekliyor: “Halkların zaferini yok etmek isteyenler vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak istiyorlar. Velev ki kaldırsınlar, halklar sokaklarda mücadeleye devam edecektir. Biz bunu geçmişte de gördük. DEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalktı ne değişti, hiçbir şey. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Meclis olmazsa mahalleler olur, mahalle meclislerimiz var. Vekillerimiz orada gençlikle, halka beraber yan yana omuz omuza vekilliklerini yapabilir.”

'NİYE 17-25 ARALIK’TA KALDIRMADINIZ?'

Diyarbakır sokaklarında dolaşmaya devam ediyoruz. Bir kafede Mete Gülsüm ile konuşuyoruz. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının iyi bir şey olduğunun altını çiziyor. Çünkü diyor; “Bir milletvekili de suç işleyebilir. Bir milletvekili suç işlediğinde kesinlikle yargılanmalı. Ama bu bakış açısına göre, bir düşünceye göre, yani bir partiye özel olmamalı. Demokrasinin olduğu gelişmiş hiçbir ülkede bir insan düşüncesinden dolayı tutuklanmaz, yargılanmaz bile yani. İnsanlar düşüncelerini dile getirmeli yani herkes aynı olursa ne anlamı var. Yani insanlar tabii ki devletin veya hükümetin yanlış yönlerini dile getirmeli.” Konuşmasının devamında 17-25 aralık yolsuzluk operasyonlarını hatırlatan Gülsüm “Madem milletvekili suç işlediğinde yargılanıyorsa neden 17-25 Aralık’ta dokunulmazlıklar kaldırılmadı ve milletvekilleri neden yargılanmadı” diye soruyor.

'BU ADALET DEĞİL'

Semra Çakır Urfakapı’da Surlara karşı oturuyor. Ona da soruyoruz, önce konuşmak istemiyor. Sonra kısaca yanıt veriyor sorumuza: “Orada kaç tane milletvekili var 550. Onlar da milletvekili diğerleri de, niye hepsi için konuşmuyorlar? Niye kaldırıyorlar, onlar halkların oylarıyla oraya gitti. Bu adalet değildir.” 

“Oy verdiğim kişinin dokunulmazlığının kaldırılmasını istemiyorum” diyor Çakır ve ekliyor; “Bunu bence hiç kimse istemez, hiçbir insan bunu onaylamaz. Verilen haklar da geri alınmaz bence. Halk tarafından bu haklar onlara verildi. Yani hiçbir insanın canının yanmasının taraftarı değilim. Yeter artık. Herkes huzurlu olsun. Huzurlu bir ortam olsun. Barış olsun.”

ÖNCEKİ HABER

Van halkı: 5 milyonun iradesi yok sayılacak

SONRAKİ HABER

Barışa tez yasak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa