11 Şubat 2007 01:00
SÖZ OLA, TORBA DOLA
Bir karşılaşmayı anlatırken yanında yorumcu olarak bulunan hakem eskisinin sözsüz yorumu için Başını sallayıp bu ofsayt olmayabilir dediği pozisyon bu diyordu Sabri Ugan, Starın akcamında.
Ofsayt olmasını ya da olmamasını başını oynatarak; ama salt başını oynatarak anlatabilir de insanoğlu, ofsayt olmayabiliri nasıl anlatabilir bir baş sallamasıyla anlayamadım gitti. Olmayabilirin sallanan baştaki karşılığı nasıl bir sallantıdır anlayan beri gelsin, anlamayan yanıma gelsin. Hani, dudağını büzüştürüp yüzünü buruştursa kararsızlığı ya da kuşkusu anlaşılabilir de, bir baş sallamasıyla...
Benim bildiğim nasıl sallarsan salla, gelmez o baş o anlama...
Uganın bu sözü de adını açık seçik bir biçimde açıklamasına karşın kimi yayın organlarınca CO adlı kişi olarak anılan kişinin özendirme, bezendirme haberi gibi sallamaydı. Oysa işini bilen sallama kullanmaz, demlendirir ondan sonra ortaya sürerdi becerisini.
Umarım Uganın baş sallamaya ilişkin bu sözü ağzına pelesenk ya da persenk olmaz. Daha önce değindiğim bir persenk sözcüğü vardı da onun. Benim ve birkaç yakınımın pelesenk olması gerektiğini düşündüğü ve daha önce de hiç duymadığı bir sözcüktü persenk. Elimin altındaki sözlüklerde beni doğrulayacak bilgiye rastlamayınca yanlış bildiğimi düşünmüş, yeni bir sözcükle birlikte doğruya ulaşmamı sağladığı için sağol bile demiştim Ugana. Ne var ki bildiğim ve yakınlarımca da doğrulanan bir sözcüğün düşündüğüm anlama gelmemesi içime oturmuştu. Ama yılmadım, yıkılmadım, ayakta kaldım ve sonunda da bildiğim anlamına kavuştum beni yoran bu sözcüğün. Yani pelesenk bulundu sonunda. Dile dolanan, daha doğrusu beyne takılıp da dili tökezleten, sonrasında da sürekli yinelenen anlamını buldum sözcüğün. Kimi zaman bir sözcüktür bu, kimi zaman birinin adı. Kimi zaman da bir şarkıdır ya da bir türkü. Sabah dile takılır, gün boyu söylenir. Yani, dile pelesenk olur. Sabri Uganın Nobre, Nobre demesi de böyle bir şeydi. Ama o persenk olduğunu söyleyerek bizi ve herkesi yanıltmıştı. Çünkü, persenk daha başka bir şeydi. Konuşma sırasında sık sık söylenen efendime söyleyeyim, sonracığıma, beyciğim gibi alışkanlık edinilmiş sözcükler ya da sözlerdi.
Sonuç olarak, bana ve bize yeni bir sözcük öğretmiş olsa da, bilerek ya da bilmeyerek sallamış Ugan bu sözcüğü. Şu anda ben de başımı sallamaya çalışıyorum olabilir bu tür yanlışlıklar anlamına gelebilmesi için; ama biraz karışık sallamış olmalıyım ki dönmeye başladı. Kesin olmayan, olabilecek olan bir ofsayt durumuna düşmemek için de sallamayı bıraktım.
Nasıl sallarsam sallayayım, o anlama gelmiyor işte bu baş.
Hele bugün, bu yaşta. Yıllar, yıllar öncesinden öncelikli hedefimin bugünü, yani bu yaşı görmek olduğunu bir yıl önce yazmıştım burada. Öncelikli hedef olmasının nedeni, tam da bu yaşımda oğlumun üniversiteyi bitirecek olmasaydı. Yani yaşamının o zorunlu öğretim dönemini sonlandıracaktı. Onun omzundaki eğitim yükü kalkacak, benim sırtımdaki ekonomik yük azalacaktı. Ve bütün bunları altmış yaşımda görecektim ben.
Oğlum üniversiteyi bitirdi bitirecek derken uzatma kararı aldı, benim öncelikli hedefimi hiç düşünmeden. Benim verdiğim süreyi onun kullanamaması benim suçum değil kuşkusuz. Onun omuzlarındaki yük biraz daha sürecek; ama benim sırtımdaki yük azalmış gibi görünüyor. Hem okuyor, hem çalışıyor bir konuma geldi. Yani, bir anlamda düzenini kurmuş oldu. O da mutlu, ben de.
Sonuçta altmışımı da görmüş, altmışımda görmek istediklerimi de görmüş oldum bugün. Gördüm de iyi mi oldu, görmeseydim daha mı iyi olurdu tartışılır. Şöyle sağına soluna bakınca yine de yaşamaya değer diyebilecek bir şey bulamıyor insan. Tam tersine Can verinceye dek bu çorak yerde / Dertten başka ne geçer ki eline?/ Ne mutlu çabuk gidene bu dünyadan,/ Hele bu dünyaya hiç gelmeyene diyesi geliyor, Ömer Hayyam gibi.
Ya... Bu güzel dörtlüğe bir baş sallayayım da siz ne anlama geldiğini anlayın.
Sizin da başınızı salladığınızı görür gibiyim. Ama ben ne anlama geldiğini çok iyi biliyorum. Ne yapayım, bugün benim doğum günüm. Altmış yaşındayım. Yaşlılıkta ilk günüm. Anlayın artık.
Üstün Yıldırım
Evrensel'i Takip Et