28 Şubat 2007 01:00

Barış dualarının fotoğrafları: Telqîn


Kürtçe bir sözcük olarak “telqîn”, ölüler ardından okunan bir tür duadır. Şöyle ya da böyle, çoğu zaman soyut ve yerine getirilmesi gereken geleneksel bir inanç sisteminin ritüeli olmanın da ötesine geçemeyen bu kavram, şimdilerde toplumsal yaşamımıza temas eden bir sergi olarak karşımızda.
Dijital ortamda grafik ve fotoğraf çalışmasından oluşan sergi, Kürtler arasında fotoğraf sanatçısı, prodüktör ve belgesel film yapımcısı olarak bilinen Koçer’e ait. 50’yi yakın çalışmanın yer aldığı serginin konusunu, ağırlıklı olarak Kürtler oluşturuyor ve kullanılan dil de oldukça politik.
Sergideki çalışmaların ortaya koyduğu görüntünün, “telqîn” kavramının bütün boyutlarını içerdiğini söylemek gerekir. “Lorinên Jinên Kûrd” adı altında sergilenen çalışmaya baktığımızda, geleneksel kıyafetleri içinde yüzü pörsümüş bir Kürt kadınını görüyoruz. Afiş, grafik tasarım formunda oluşturulmuş bir çerçevede dikenli tellerle farklı boyutlarda ilişkilendiriliyor. “Lorinên Jinên Kûrd”, yani “Kürt Kadının Ninnileri” başlığı ise izleyicinin dikkatini fotoğrafın politik yönüne çekiyor. Koçer’in deyimiyle; “Kadının düşleri dikenli tellerden kurtulamayacaktır.”
Töre ile hesaplaşan davetiye
Koçer, bu tür çalışmalar da dahil olmak üzere bütün çalışmalarının ideolojik bir dile sahip olduğunu söylüyor. Fotoğraftaki figürler, Kürt ama bu tür sorunları yaşayan bütün halkları kast edebilir. Bu yönüyle sergi, savaş mağduru bir toplumun, savaş karşıtı bir fotoğraf olarak yeniden kendisini tarif ettiği yerde duruyor.
Nitekim ırkçı milliyetçiliğin, sıradan insanların düşüncelerinde sıkıca bir yer tuttuğu şu sıralarda, bu serginin ziyaretçilere açılması; bir anlamda halkların kardeşliğine tahammül etmenin de sınavını vermiş oluyor. Elbette fotoğraftakiler, yukarıda da söz ettiğimiz bütünlüklü bir öyküden oluşuyor. Bunun daha evrensel bir örneği de İsrail’in Lübnan işgali sırasında BM’nin göndermiş olduğu yardım konvoyunun serüvenini irdeleyen bir çalışma. BM’nin yardımı bu çalışmada, kaplumbağa formundadır. Doğası gereği yürüyemeyecek kadar ağır hareket eden bir kaplumbağanın, bir de devrilip ters döndüğünü düşünün.
Başka bir çalışma ise hep alışık olduğumuz “töre” ve intihar görüntülerinin hesaplaşması. Türkçe adıyla “Davetiye”, Kürtçe ifadesiyle de “Xonçe” isimli bu çalışmanın üzerinde yer alan “T.C kapalı cezaevi” mührü, ucu açık, serbest bir gönderme. Bu noktada Koçer’in verdiği ilginç örnek şöyle: “(...) Diyelim 49 yaşında bir adam var. Onun psikolojisi bozuk ama 20 yaşındaki bir genç kız ile evlendirilmiş. O kadın için bu evlilik davetiyesi ne anlama gelir sizce? Bence o kadın için o eş, artık kendi omuzlarında bir baltadır... “
Sonuç olarak sergiyi dolaşan kişinin, omuzlarındaki baltanın ağırlığını daha da hissedeceğini söylemek gerek... (Diyarbakır/EVRENSEL)
Ali Rıza Kılınç

Evrensel'i Takip Et