28 Şubat 2007 01:00

ÖSS için yeni model


Yükseköğretim Kurulu (YÖK), üniversiteye yerleştirmelerde ilk olarak “Ortaöğretim Bitirme Sınavı’nı ardından da özel yetenek ve sınavsız geçiş hariç iki ayrı sınavı öngören modele son şeklini verdi. Öğrenci Seçme Sınavı’na eleştiriler getirilen raporda, çarpık eğitim sisteminden kaynaklanan sorunların faturasının öğretmenlere ve idarecilere kesilmesi dikkat çekti. YÖK’ün yetkilerinin bugüne göre önemli ölçüde azaltılması önerilen raporda, yükseköğretime ayrılan payın ise artırılması talep edildi.
YÖK, 2006 yılının Haziran ayında açıklanan “Türkiye’nin Yükseköğretim Stratejisi” adlı rapora, öğretim üyesi, üniversite idari personeli, öğrenci, bürokrat ve patronlardan 7 aylık süreçte alınan görüşler çerçevesinde son şeklini verdi. Raporun son şekli YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç tarafından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e sunuldu.
YÖK’ün haziran ayında açıkladığı ve Öğrenci Seçme Sınavı’na yönelik eleştiriler ile üniversiteye girişte yeni bir modelle dikkat çeken raporun son şeklinde de yeni model korundu.
Rapordaki eleştiriler ve öneriler başlıklar halinde şöyle;
  • Türkiye’nin, yükseköğretime ayırdığı kaynaklar yetersizdir. Eğer arzı artırıp, kaliteyi yükselterek, çağdaş bir iddia taşınmak isteniyorsa finansman modelinde önemli değişiklikler yapmak gerekecektir.
  • Hiçbir ayrım yapmadan, bütün lise mezunlarına üniversiteye girişte tek bir katsayı uygulaması yapmak, koşulları eşit olmayan bir yarışma yaptırmakla eş anlamlıdır.
  • Uygulanmakta olan Öğrenci Seçme Sınavı, kendini ifade etmekte zorlanan, sorun çözme becerisi yeterince gelişmemiş, sosyal etkinlik deneyimi olmayan, toplumdan kopuk ve ortaöğretimin temel amaçları ile yoğrulmamış bir lise mezunu profilinin yetişmesine neden olmaktadır.
  • ÖSS, öğrencinin yeteneğini ve bilgisini nesnel olarak ölçen bir sınavdır. Kuşkusuz böyle sınavdan eşitsizlikleri gidermesini beklemek doğru değildir. Daha iyi bir çözüm bulunana kadar, merkezi yerleştirme uygulamasının sürdürülmesinin yararlı olacağı konusunda bir oydaşma bulunduğu söylenebilir.
  • Günümüz koşullarında öğretmenler ve okul yöneticileri, dershaneye ihtiyaç bırakmayacak bir öğretim verme iddiasını taşıyamamaktadır.
  • Ortaöğretimi Bitirme Sınavı yeniden konulmalıdır.
  • Mesleki eğitim özendirici hale getirilmelidir.
  • Yükseköğretime seçme ve yerleştirme sistemi yeniden düzenlenmelidir.
  • İmam hatip liselerinin sayıları, bu okulları, liselere alternatif konumdan çıkaracak biçimde sadece ‘din görevlisi yetiştirmekle sınırlı’ meslek okulu olarak programları yeniden düzenlemelidir.
  • YÖK’ün bir organ olarak varlığı korunmakla birlikte, görev ve yetkilerinde bugüne göre önemli bir sınırlama yapılması yararlı olacaktır.
  • Sık aralıklarla çıkarılan öğrenci aflarının akademik yaşama kabul edilemez bir siyasal müdahale biçimi olduğu dikkate alınmalıdır.
    Dershaneler daha da öne çıktı
    Raporun “Üniversiteye Geçişte Yeni Sınav ve Yerleştirme Önerisi” başlıklı bölümünde, yükseköğretime giriş sınavının kısa tarihçesine değinilirken, 2006 yılında uygulamaya konulan ÖSS’nin “dershane faktörünü” azaltmak amacıyla getirildiği ancak tersi bir sonuç yaratarak okulları devre dışı bıraktığı, dershaneyi daha da öne çıkardığı kaydedildi. “Getirilecek yeni sistem, en azından aşamalı olarak, çoktan seçmeli soruların yanında açık uçlu soruların da yer almasına imkan vermelidir” denilen raporda, ÖSS’nin diğer bir olumsuzluğunun da tüm alanlara neredeyse aynı sorunların sorulmasından kaynaklandığı belirtildi.
    Yeni model
    Cumhurbaşkanı Sezer’e sunulan raporda, üniversiteye girişte yeni bir modele de yer verildi. Yeni modelde, üniversiteye geçiş sürecinin önkoşulu, istisnasız tüm lise mezunu öğrencilerin “Ortaöğretimi Bitirme Sınavı” girmesine bağlanıyor. Bu sınavın ardından 4 ayrı yolla üniversiteye yerleşme imkanı getirilen sistemde, Ortaöğretimi Bitirme Sınavı’nın ardından gerekli şartları taşımaları durumunda isteyen öğrenciler sınavsız geçiş yöntemiyle 2 yıllık meslek yüksekokullarına yerleşebilecek. Yine Ortaöğretimi Bitirme Sınavı’nın ardından üniversitelerin özel yetenekle öğrenci alan bölümlerine girebilmek için özel yetenek sınavına da başvurulabilecek.
    DDSS’ye girme zorunluluğu
    Üniversitelerin tıp, mühendislik, hukuk gibi “iyi derecede temel donanımı” öngören bölümlerinde eğitim almak isteyen öğrenciler ise yeni sisteme göre, Ders Düzeyi Seçme Sınavı’na (DDSS) girmek zorunda. Raporda, “sıralama niteliğinde, ileri düzeyde” bir sınav olarak tanımlanan DDSS’nin haziran ayının ikinci yarısında, birbiri ardından gelen haftalarda dört aşamada gerçekleştirilebileceği kaydedilirken, aşamaların “matematik, sosyal bilimler, fen bilimleri ve Türkçe-yabancı dil” ile ilgili ders düzeylerindeki sınavlar olacak.
    Türban konusu
    Raporda, türban yasağına da değinilerek, bu konudaki yargı kararlarına atıfta bulunuldu. Bu konuda şu görüşlere yer verildi: “Türban diye adlandırılan bu örtünme biçiminin, kamusal alanda yasaklanması, önce ulusal yargı organlarımızın, ardından da uluslararası mahkemelerin bağlayıcı kararlarına dayanmaktadır.” (HABER MERKEZİ)
  • Evrensel'i Takip Et