7 Mart 2007 01:00
Çin, kapitalizmin ana birikim merkezi
Çinde başlayıp, dünya ekonomilerini sallayan dalgalanmayı değerlendiren Doç. Dr. Ahmet Haşim Köse ve Dr. Serdal Bahçe, Çinin dünya kapitalizminin üretim mekanı haline geldiğini ifade ettiler. Özellikle Çindeki ucuz emek gücüne de dikkat çeken Köse ve Bahçe, Çinin dünyanın emek deposu niteliğinde bir ekonomi olduğunu söylediler.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Doç Dr. Ahmet Haşim Köse, Bu ayın başında Çin, spekülasyon ve aşırı büyümeye yol açan döviz cinsinden borçlanma üzerine yeni tedbirler ilan etti diyerek, yerli borçlanma oranlarının geçen yılın yüzde 30ları düzeyine gerilemesi, 90 günlük döviz mevduat sertifikalarının ise kısa vadeli dış borçlanma kapsamına alınması kararları aldığını ifade etti. Çinin bununla, cari fazla ile artan yerel para arzının sıcak para akımları yoluyla daha da artmasını engellemek ve Yuanın aşırı değerlenmesine mani olmayı amaçladığını kaydeden Köse, Çinin bu müdahalesinin önce borsalar, ardından ticaret ve büyüme beklentileriyle, diğer ekonomilerde de kısa dönemli etkilerin hemen görüldüğünü söyledi.
Çinin bir yandan dünya ekonomisinden gelen küçül baskısına yanıt verirken, bir yandan da giderek artan küresel finans sermayesinin spekülatif baskılarını düzenleme arayışına girdiğini kaydeden Köse, bu düzenlemenin kısa dönemde dünya ekonomisine ve tek tek ekonomilere etkilerinin olacağının da altını çizdi. Çinin kısa dönemde çözümlenecek bir ekonomi olmadığının altını çizen Köse, Çinin geleceğine ve böylelikle küresel kapitalizmin sermaye birikiminin geleceğine Çin kapitalizminin uzun vadeli geleceğinin biçim vereceğini söyledi.
Çin dünyanın emek deposu
Dünyada en dinamik ekonomilerin başında gelen Çinin, 2003ten beri yüzde 10 düzeyi ile dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunun da altını çizen Köse, üstelik bu büyümenin yıllık yüzde 1 enflasyon oranı ile birlikte gerçekleştiğini ifade etti. Çinin kapitalist dünyada mucize olarak anılan bu performansını, büyük ölçüde Çin kapitalizminin emek piyasalarındaki örgütlenmesine dayandıran Köse, Çinde kayıtlı işsizlik oranı yüzde 4-5 düzeyinde. Çin bu düzeyde bir işsizlik oranını sürdürebilmesi için her yıl 10 milyonu aşan bir kitleye istihdam sağlamak durumunda. Bu istihdam ise neredeyse Çine özgü denilebilecek koşullarda çalışmaya razı kitleler eşliğinde sağlanıyor. Bu anlamda Çin, dünyanın emek deposu niteliğinde bir ekonomiye sahip diye konuştu.
Yabancı sermaye Çine yöneliyor
Dünya Bankası verilerine dayanarak yaptıkları hesaba göre, dünyadaki toplam emek gücünün dörtte birinden fazlasının Çinde olduğunu kaydeden Köse,Bu ekonomi uzunca süredir dünya kapitalizmi için hem yeni bir alan ve hem de yeni bir tehdit olarak algılanıyor. Dünyadaki doğrudan yabancı yatırımlarının dörtte birinden fazlası Çine yöneliyor yani Çin dünyadaki aşırı sermayenin yeni birikim mekanı işlevini yükleniyor dedi. Sadece 2006 yılında 60 milyar doların üzerinde yabancı yatırımın gerçekleştiği tahminlerine yer veren Köse, diğer taraftan ucuz mal ihracı ile aşırı tüketen merkez ekonomilerin (ve tabii başta ABDnin) ana arz kaynağını da Çinin oluşturduğunu, bu noktada Çinle rekabet etmek durumunda kalan, özellikle Türkiye gibi emek yoğun mal ihracatçısı ülkelerin temel sıkıntısının da bu olduğunu söyledi. Köse, Çinin kapitalist dünya pazarı için aşırı rekabet gücü, uzun süredir bu rekabette maruz kalan biz türü emek yoğun mallar ihraç eden ekonomilerin dünyaya yaptıkları Çini durdurun çağrılarının arkasındaki gerçekliği temsil ediyor dedi.
Düşük ücretli bol işgücü
Çini emek açısından değerlendiren SBFden Dr. Serdal Bahçe, Çindeki kapitalist gelişmenin altında yatan en temel etmenin düşük ücrete razı, bol miktardaki işgücü olduğunu söyledi. Ücretin düşüklüğü ve miktarın bolluğunun, Çinde 1978 sonrasında uygulanmaya başlanan reformların doğal sonucu olduğuna vurgu yapan Bahçe, Çindeki ucuz emeğin gelişimini şöyle anlattı; Kırsal kapitalizmin gelişmesi ve kırsal komünlerin çözülmesi, kırdan kente akabilecek çok büyük bir kitle yarattı. Buna ek olarak, devlet sektörünün serbestleştirilmesi ve bu sektördeki işgücü ilişkilerinin dönüştürülmesi şehirlerde giderek büyüyen bir yedek işgücü ordusunun temelini attı. Kırlardan akan kitle bu orduyu giderek büyüttü. Kapitalist ilişkilerin gelişimi her kesimden insanı, sosyalizmin yarattığı koruyucu yapıların çökmesi sonucunda, işgücü sürecine çekti.
İşçi sınıfı dağınık ve örgütsüz
Çinde toplam işgücünün 1978de 518 milyondan 2004 yılında yaklaşık 770 milyona çıktığına, büyüyen işgücünün direngen, sendikaların da yeterince güçlü olmadıklarından, gelişen ulusal kapitalist sermaye ve onunla stratejik işbirliğine giden yabancı sermayenin işgücünü, devletin de katkılarıyla, çok düşük ücretle satın alabildiklerine dikkat çeken Bahçe, Kırsal çözülme ve kamu sektörünün hızlı geri çekilmesi, kendi sınıf örgütlenmesini gerçekleştiremeden restorasyonun yarattığı fiziksel ve moral dağınıklığın ortasına düşen Çin işçi sınıfını sayısal olarak büyütse de, niteliksel olarak güçsüzleştirdi. Bu dağınıklık ve örgütsel çöküntü, Çin işçi sınıfının neredeyse serfliği kurumsallaştırmış olan bir işyeri rejimine de sessizce katlanmasına yol açtı dedi. Bahçe, bu dirençsizlik ve hâlâ kapitalist restorasyon tarafından emilmeyi bekleyen geniş halk yığınlarının varlığı dikkate alındığında, Çindeki ekonomik büyümenin yüksek temposunun en azından orta vadede süreceğine dikkat çekti. (Ankara/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et