16 Mart 2007 01:00
GERÇEK
Hekimler ve tüm diğer sağlık emekçileri, Tıp Bayramı günü bayram vesilesiyle eğlenceler düzenlemek yerine ülke çapında greve gidip alanlara çıkıyor. Hükümet ve Sağlık Bakanlığının bundan çıkardığı sonuç; Eyleme katılanları cezalandıracağız, Eyleme beklenenden az katılım olmuştur gibi propagandif amaçlı açıklamalar oldu. Sermaye basını ve TV kanalları da beklendiği üzere, sanki hastaların bile yarısı eyleme karşıymış gibi; birkaç eyleme destek veren hasta yakınını konuştururken eyleme karşı çıkan birkaçını da ekrana çıkararak objektiflik adına tipik emek düşmanlığı tavırlarını sürdürdü. Özellikle de gazeteler, pek çok ıvır zıvırı manşet yaparken onbinlerce sağlıkçının eylemini küçük görmeyi tercih ettiler. Kaldı ki eylem sadece sağlıkçıları kapsasa da gerçekte 70 milyon halkın çıkarlarını savunduğu gerçeği, bu basın ve TV kanalları tarafından hiç dile getirilmedi.
Oysa ortadaki, herhangi bir siyasi çevrenin kendi siyasi amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği bir eylem değildir. Tersine eylemin talepleri; bütün halka yönelik olarak üretilen bir hizmet kategorisinin, bu hizmetin çağdaş, insanca koşullarda üretilmesi ve herkese parasız bir biçimde verilmesinin şartlarının oluşturulmasına ilişkin taleplerdir. Onun için de medyanın eylemler karşısındaki tavrı bir halk düşmanlığı düzeyine yükselmektedir.
Başbakan ve Sağlık Bakanının tutumu ise hiç şaşırtıcı olmamıştır. Emekçilerin her talebi karşısında öfkeli tepkiler veren, Artık yan gelip yatma devri bitti gibi abuk subuk açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan (ve Sağlık Bakanı) bir yandan hak ve halkın sağlığı için mücadele veren sağlıkçıları tehdit ederken öte yandan da AKP Hükümetinin sağlık alanındaki sorunları çözmek için devrim niteliğinde yasalar çıkarmaktan dem vuruyor. Ama bu devrim niteliğindeki yasaların en devrimcisi diye ifade ettikleri Genel Sağlık Sigortası Yasasının (GSS) uygulanmasını da, Cumhurbaşkanının bazı maddeleri veto etmesini bahane ederek, seçimden sonraya ertelemeyi tercih ettiler. Çünkü, GSS uygulansaydı, yapılan devrimin ne menen bir devrim olduğunu halk görecekti. Böylece de Anasından doğduğu andan itibaren her vatandaşın sağlık sigortasına sahip olacağı balonu patlayacak; anasından doğan her çocuğun sigortalı olmasının aileye kaça patlayacağını, gerçekte her adımda sağlık sistemini paralı hale geldiğini herkes görecekti. Kısacası GSSnin amacının, halkın daha iyi ve daha kaliteli sağlık hizmeti alması değil, sağlık tekellerinin ve piyasanın ihtiyaçlarına göre, sağlık hizmetinin tümüyle alınıp satılan bir piyasa malına dönüştürülmesi olduğu görülecekti. Sağlık alanın sorunlarının çözümü için devrim yaptık şarlatanlığı, işte bu piyasacı yasanın ve uygulamaların gerçek amacının üstünü örtmek içindir.
Eğer ki; hükümet çıkardığı yasayla uygulamada halkı rahatlatacak bir şey olsaydı; AKP meclis grubunu toplar, 15 dakikada, Sezerin vetosunu etkisiz kılacak bir biçimde yasayı yeniden Meclisten geçirir, çoktan yürürlüğe sokardı.
Sağlıkçılar ve onların örgütleri TTB, SES, Dev Sağlık-İş ve öteki örgütler işte bu amaca karşı çıkıyor ve halkın bu uygulamalardan daha fazla zarar görmeden geri dönülmesi için mücadele ediyorlar.
Hükümet ve sermaye medyası ise sağlıkçıların direncini kırarak, ortamı GSSnin uygulanması ve sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması için dikensiz bir gül bahçesine dönüştürmek istiyorlar. Bunu başarabilecekler mi, bunu da göreceğiz!
İ. Sabri Durmaz
Evrensel'i Takip Et